1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ankara-Berlin hattında ipler gerildi

4 Kasım 2016

Cumhuriyet’e operasyon ve HDP milletvekillerinin tutuklanması, Almanya ile Türkiye arasında gerilimi tırmandırdı. Perde arkasında yaşananlar, gerilimin boyutlarını gözler önüne seriyor.

Berlin Merkel Erdogan
Fotoğraf: Imago/Zuma

Almanya-Türkiye ilişkilerinde haftalardır süren gerginlik, Cumhuriyet gazetesine yapılan operasyon ve HDP milletvekillerinin tutuklanması ile yeni bir boyuta ulaştı.

Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier’in talimatıyla, Türkiye’nin Berlin’deki en üst düzey diplomatı olan Maslahatgüzar Ufuk Gezer, Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı.

Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Stephan Steinlein’ın, Gezer ile görüşmesinde, son gelişmelerle ilgili kaygılarını net ifadelerle aktardığı öğrenildi.

Türkiye'nin teröre karşı mücadelesi ile darbe girişiminin aydınlatılması çabalarının hukuk devleti ilkeleriyle uyumlu olması gerektiği vurgulayan Steinlein, muhalefetin susturulması ve hapsedilmesinin kabul edilemez olduğunu aktardı.

Alman diplomatik kaynaklar, yaklaşık 20 dakika süren görüşmenin gergin geçmediğini, dostane bir şekilde konuşulduğunu aktardılar. Gezer’in de görüşmede, tamamen hukuk çerçevesinde hareket edildiğini aktardığı öğrenildi. 

Kamuoyuna yansıtılmamaya çalışılsa da iki ülke ilişkilerinde son bir kaç aydır büyük gerilimin yaşandığı, diplomasi kulislerinde bir sır değil. Sadece son dönemde yaşanan gelişmeler gerilimin ulaştığı boyut hakkında fikir veriyor.

Steinmeier, Çavuşoğlu ile görüşemedi

DW’nin edindiği bilgilere göre Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier bir süredir Ankara’yı ziyaret etmek istiyor. Ancak Ankara'nın tarih önerilerine hızlı yanıt vermediği kaydedildi. Hatta Steinmeier’in ziyareti için haftalar öncesinde bir tarih önerildiği, söz konusu tarihten iki gün önce “bize uygun değil” yanıtının verildiği belirtildi.

Steinmeier ile Çavuşoğlu’nun telefon görüşmeleri konusunda yaşanan sıkıntılar da gerginliğin bir göstergesi olarak görülüyor. Bakanların telefon görüşmesi için iki kez tarih belirlendiği, ancak ikisinde de Steinmeier’in telefonda bekletildiği, Türk tarafının programı nedeniyle bunların son anda iptal edildiği öğrenildi.

Milli güne büyükelçi boykotu

Öte yandan Türkiye, son dönemde Almanya’dan beklentilerine karşılık bulamayışına tepkisini, resepsiyon boykotu ile sürdürdü.

Almanya’nın yeniden birleşme günü olan 3 Ekim’de tüm dünyadaki Alman temsilciliklerinde verilen resepsiyonlara, hiçbir başkentte Türk büyükelçiler katılmadı.

Berlin’de bu tavır not edilirken, Ankara’nın tepkisinin arkasında, 15 Temmuz darbe girişimine karşı “Almanya’nın Türkiye ile güçlü bir dayanışma göstermediği” algısı olduğu yorumları yapıldı. 

Bu arada Türkiye’nin Berlin Büyükelçiliği’nin 29 Ekim Cumhuriyet bayramı resepsiyonuna da Almanya’dan üst düzey katılım olmaması dikkat çekti.

 ‘Yapıcı eleştiri’ politikası

Almanya, yaşanan sorunlara rağmen Türkiye ile ilişkileri koparmak istemiyor. Berlin “temkinli” ve yapıcı” olarak nitelendirdiği bir stratejiyle Ankara’ya kaygılarını aktarmayı, ancak aynı zamanda işbirliğini sürdürmeyi hedefliyor.

Türkiye IŞİD ile mücadele ve Suriye’de siyasi çözüm konularında kilit bir önem taşıyor. Ayrıca mülteci kriziyle mücadelede Türkiye ile önemli bir işbirliği alanını oluşturuyor.

Önce terör saldırısını kınadı

Bu politik tavır Almanya Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert, bugünkü haftalık basın toplantısına da yansıdı. Seibert, Türkiye ile yapıcı ve iyi bir işbirliği arzuladıklarına bir kez daha işaret etti.

Steffen SeibertFotoğraf: picture-alliance/AA/M. Kaman

Seibert, Alman basının Türkiye sorularını yanıtlamadan önce Diyarbakır’daki bombalı saldırıyla ilgili açıklama yapmak istediğini söyledi ve “Federal Hükümet terör saldırısını en sert şekilde kınıyor” şeklinde konuştu.

Türk devletinin basın özgürlüğü ve muhalefetteki siyasetçilere yönelik hamlelerini ise “son derece endişelendirici” olarak nitelendiren Seibert, “HDP Eşbaşkanları Demirtaş ve Yüksekdağ’nın tutuklanmaları, Mayıs ayında milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla uluslararası toplumda oluşan endişelerin yerinde olduğunu gözler önüne seriyor” dedi.

Desteğin koşulu hukuk devletine uyum

Seibert, Almanya’nın desteğinin hukuk devleti ilkelerine bağlı kalınması şartına bağlı olduğunu açıkladı:

“Federal Hükümet, kanlı ve sert bir şekilde kınanması gereken askeri darbe girişimine karşı Türk devletinin, hukuk devletinin tüm araçlarıyla aydınlatılması çabalarını ve sorumluların hesap vermesini sağlaması gerektiğini anlamaktadır. Federal Hükümet, Türk devletinin teröre karşı kendisini savunması gerektiğini de anlamaktadır, bu her devletin yurttaşlarına karşı sorumluluğudur. Biz bunda Türkiye'yi, hukuk devleti ilkelerine ve orantılılık ilkesine uyulduğu müddetçe destekliyoruz. Bunda şüphemiz olduğunda, Cumhuriyet gazetesi ve HDP’de olduğu gibi, bunu her düzeyde Türk partnerlerimize iletiyoruz.”

Erdoğan ve Bozdağ’a yanıt

Bu arada Seibert'e, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Almanya’nın teröre çanak tuttuğu” ve Adalet Bakanı Bozdağ’nın “Almanya’daki Türklerin hakları olmadığı” yönündeki açıklamaları da soruldu.

Teröre destek suçlamalarını kesin bir dille reddettiğini söyleyen Seibert, “Tabii ki Almanya terörü desteklemiyor” dedi ve Almanya’nın son dönemlerde attığı adımların da bunu gözler önüne serdiğini kaydetti.

Bekir BozdağFotoğraf: picture-alliance/dpa/E.Sansar

Seibert, “Türk Adalet Bakanı’nın açıklamalarına ilişkin şunu söylemek isterim: Bu absürt bir iddia. Almanya’daki milyonlarca Türkiye kökenli insan, onu bu konu hakkında bilgilendirebilir” ifadelerini kullandı. 

Farklı beklentiler

Alman hükümetinin, Türkiye ile gerilimi düşürme, görüş ayrılıklarını kapalı kapılar ardında görüşmeler yoluyla aşma çabası devam ederken, iki ülkenin önünde zor dosyalar bulunuyor.

Federal Meclis’te 2 Haziran tarihinde kabul edilen soykırım tasarısının yol açtığı gerilimin aşılması çabaları, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Ankara’nın Almanya ve AB’yi Türkiye’yi yalnız bırakmakla suçlayarak mesafe koyması nedeniyle zora girmiş durumda.

Ankara darbe girişimi sonrasında Almanya’nın Türk Hükümeti’ne destek amacıyla yeterince hızlı bir şekilde hareket etmediğini, AB’yi harekete geçirmediğini, üst düzey bir destek ziyareti gerçekleştirmeyerek Türkiye’yi yalnız bıraktığını düşünüyor.

Türkiye, PKK ile mücadele kapsamında Almanya’ya ilettiği 4 bini aşkın dosya hakkında işlem yapılmamasından rahatsızlık duyarken, Gülen hareketinin Almanya’da mercek altına alınması ve mali faaliyetlerinin izlenmesi beklentilerine yanıt verilmemesine de tepkili.

Almanya ise son yıllarda Türkiye’de insan hakları, basın özgürlüğü ve Kürt sorunu konusunda yaşanan olumsuz gelişmelerin darbe girişimi sonrasında artmasından kaygı duyuyor.

Türk Hükümeti’nin attığı adımların, yalnızca iç istikrar açısından değil, bölge ve Avrupa açısından da olumsuz etkileri olabileceği değerlendirmesini yapan Berlin gerilimin diyalog yoluyla çözümlenmesinden yana tavır koymaya çalışıyor. Ancak Alman kamuoyundan artan baskılar ve Türkiye’den yapılan eleştirel çağrılar Merkel hükümetini tavır almaya zorluyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Değer Akal