1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ankara’nın acil durum zirvesinden ne çıktı?

28 Şubat 2020

Türkiye’nin İdlib konusundaki yol haritası, dün geceki devlet zirvesinde şekillendi. Gazeteci Murat Yetkin, S400’lerin kullanılma ihtimalinden Avrupa’ya göç dalgasının etkilerine kadar birçok konuyu DW Türkçe için yazdı.

Fotoğraf: picture-alliance/K. Akacha

Suriye’nin İdlib şehri yakınlarında hava saldırılarıyla öldürülen Türk askerlerinin sayısı yükseldikçe Ankara’daki gerilim daha da artıyor. Hatay Valisi Rahmi Doğan’ın "Şehit sayısının 33’e yükseldiği” açıklamasına rağmen yaralıların bulunduğu haberleri alınıyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çağrısı üzerine Batı savunma ittifakı NATO bugün olağanüstü toplanma kararı aldı. Türkiye çağrısını NATO sözleşmesinin “ulusal güvenlik ve sınır bütünlüğü” üzerine ortak tavır için diğer üyelerle istişarelerde bulunmayı öngören 4’üncü maddesine dayandırdı. Bu madde, bir üyenin saldırıya uğraması halinde bütün üyelerin harekete geçmesini öngören 5’inci madde sürecinin ön şartı kabul ediliyor.

Gazeteci Murat Yetkin, DW Türkçe için yazdı Fotoğraf: Privat

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Türkiye’nin NATO’dan öncelikli beklentisinin Suriye’nin kuzey batısında uçuşa yasaklı bölge ilanı olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin İdlib bölgesinde yaşadığı en büyük sorunun hava sahası kontrolünün Rusya ve Suriye’de olmasını, yani Türk savaş uçağı ve helikopterlerinin kara birliklerine destek sağlayamaması olduğunu söylemişti. İdlib’deki saldırının ardından Rusya destekli Suriye hava kontrolünün, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hava saldırısında yaralanan askerlerini helikopterlerle Türkiye’deki hastanelere nakline dahi izin vermediği, yaralıların ve cenazelerin kara yoluyla Türk sınırına taşındığı bildiriliyor.

Meclis’e savaş tezkeresi gelir mi?

27 Şubat gecesi başlayıp, 28 Şubat’ın ilk saatlerine dek Cumhurbaşkanlığı'nda devam eden acil durum toplantılarında TBMM’den Suriye’ye savaş ilan etme yetkisi isteme doğrultusunda bir karar çıkmadığı öğrenildi. Bunun yerine NATO’ya başvurma, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşüp durumun kontrol altına alınabilmesi için bir yol haritası çıkarmaya çalışması ve muhalefet liderlerini bilgilendirme, bu arada Suriye’deki hedeflere misilleme atışlarına devam etme kararı çıktı.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve komutanlar bu amaçla sınır bölgesinde kurulan geçici komuta merkezine geçti. Akar’ın son açıklaması, bu misilleme saldırılarında şimdiye dek 300’den fazla Suriye rejim gücünün öldürtüldüğü yönünde. Misilleme harekâtının kapsamının NATO’dan çıkacak karara göre değişebileceği de gelen bilgiler arasında. Moskova’dan gelen “Türk askerini hedef almadık, orada bulunmamaları gerekiyordu” açıklaması sonrasında Erdoğan’ın Putin’le görüşmesi, Türk askerlerine yönelik hava saldırılarının durdurulması konusunda önem taşıyacak.

Bu arada CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti lideri Meral Akşener’in yaptığı Meclis’in olağanüstü kapalı oturuma çağrılarının da -en azından bugün- 28 Şubat’ta karşılık bulması beklenmiyor. Bunun yerine muhalefet partilerine hükümetçe “belli bir gizlilik düzeyinde” bilgi verilmesi bekleniyor. Meclis’in hafta başında kapalı oturum yapabileceği ancak bunun için de Erdoğan-Putin görüşmesi ve NATO kararının beklenebileceği bilgisi var.

Alman Patriotları sevk edilir mi?

Ankara’nın beklentisi doğrultusunda NATO’dan uçuşa yasaklı bölge kararı çıkması demek, aynı zamanda NATO’nun Suriye hava sahasında Suriye ve daha önemlisi Rusya jet ve füzeleriyle karşı karşıya gelmesi demek. Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 füzeleri henüz hava savunma sistemine eklemlenmediği gibi, bu füzelerin Rus yapımı jet ve füzelere karşı koruma sağlayıp sağlamayacağı da bilinmiyor. Bu durumda NATO üyesi ülkelerden Patriot, ya da SAMP-T füzesavar sistemlerinin Türkiye topraklarına, özellikle Hatay ve Kilis bölgelerine ve İncirlik üssüne yerleştirilmesi söz konusu olabilir. NATO’nun askeri planlamasına göre daha önce Türkiye’ye yönelik tehditler üzerine genellikle ABD, Almanya, Hollanda ve İspanya füzesavar bataryaları Türkiye’ye sevk edilmişti. Halen Malatya-Kürecik’teki Füze Kalkanı radarı, bir İspanyol Patriot bataryası tarafından korunuyor. Suriye iç savaşının ilk aşamalarında Türkiye’ye gönderilip daha sonra geri çekilmişti; bunların yeniden Türkiye’ye sevki ihtimaller arasında. Bir başka ihtimal de ABD’nin Akdeniz’deki 6’ıncı Filosuna bağlı gemilerin Suriye’nin Hatay-İdlib bölgesinde Türkiye’ye elektronik hava koruma desteği vermesi. Bu ihtimaller önümüzdeki saatlerde, belki günlerde kesinlik kazanır.

Yeni göç dalgası gelir mi?

Ankara’nın krizin ilk saatlerinden itibaren üzerinde çalıştığı bir plan da 2016’da Alman Şansölyesi Angela Merkel ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında varılan anlaşma sonrasında Avrupa Birliği'yle varılan göçmen kontrolü anlaşmasının rafa kaldırılması oldu. Reuters haber ajansının artık Avrupa’ya giden mültecilerin durdurulmayacağı haberi üzerine çok sayıda Suriyeli mültecinin Yunanistan’a geçmek üzere Edirne’ye gitmeye başladığı gözleniyor. Bu durum zaten göçmen-karşıtı gösterilerin alevlendiği Yunanistan ve göçmenlerin asıl hedefi olan Almanya olmak üzere pek çok AB üyesi hükümet üzerinde ciddi bir baskı oluşturabilir.

Gelişmeler son derece hızlı ve akışkan olduğu için uzun vadeli tahminlerde bulunmak da güçleşiyor ama gerilimin sadece Ankara’yla sınırlı kalmayacağı, pek çok başkenti etkisi altına alacağı anlaşılıyor.

Murat Yetkin

© Deutsche Welle Türkçe

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik