Ankara siyasetinde Sarraf gerginliği
1 Aralık 2017İran ambargosunun delindiği iddiasıyla ABD’de Halkbank eski yöneticisi Mehmet Hakan Atilla’nın yargılandığı davada Rıza Sarraf’ın itiraf niteliğindeki açıklamaları Ankara’da siyasetçiler tarafından dakikası dakikasına izleniyor. Sarraf dünkü ifadesinde, Ziraat ve Vakıfbank'ın İran'la ticari işlem yapmasını o dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onayladığını söylemişti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakınlarını vergi cenneti Man adasına para transferinde bulunmakla suçlamasının hemen ardından gelen Sarraf’ın açıklamaları özellikle hükümet ile CHP arasındaki gerilimin dozunu artırdı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da aralarında bulunduğu 121 milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılmasını öngören başbakanlık tezkeresinin TBMM’ye sunulması “Hükümet, muhalefet üzerindeki baskıyı artırıyor” değerlendirmelerini beraberinde getirdi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı belgelerdeki iddialarla ilgili soruşturma başlatırken, belgeleri CHP’den istedi. Ancak, Türkiye’de yargıya güvenin kalmadığı düşüncesindeki CHP, belgeleri basına dağıtmayı uygun gördü. CHP, Sarraf’ın eski bakanlardan Zafer Çağlayan’a 45-50 milyon Euro rüşvet verdiği, İran’la ticarette yine eski bakanlardan Egemen Bağış’ın yardımını aldığını söylemesinin hemen ardından da TBMM’de yeni bir soruşturma komisyonu kurularak bakanlar için Yüce Divan yolunun açılmasını istedi.
CHP’li Yılmaz: Utanç verici
CHP Genel Başkan Yardımcılarından Öztürk Yılmaz DW Türkçe’ye Sarraf’ın açıklamalarına ilişkin partisinin yaklaşımını anlatırken “Pandoranın kutusu açıldı. Sarraf, hükümetle nasıl yasadışı bir işbirliği yaptığını anlatıyor ve bütün Türkiye bunu öğreniyor” diye konuştu. Türk hükümetinin Sarraf’ı bir zamanlar ‘hayırsever’ olarak kamuoyuna sunduğunu belirten Yılmaz, “Şimdi de, biri çıkıp da Sarraf’ın kendilerini kandırdığını söyleyecek mi diye bekliyoruz. Bir hırsızın uluslararası bir davada Türkiye’yi konu etmesi utanç vericidir” dedi. Yılmaz, rüşvet iddialarını gündemden düşürmemeye kararlı olduklarını belirtirken de “AKP, eften püften sebeplerden ötürü bizim hakkımızda fezlekeler çıkaracağına bu rüşvet iddialarının üzerine gitmelidir. Bir zamanlar sahip çıktıkları Sarraf’ı, şimdi kötü diye damgalamaları da bizim için sürpriz olmayacak. Sarraf’ı burada yargılasalardı bu rezalet yaşanmayacaktı” değerlendirmesinde bulundu.
MHP’de meraklı bekleyiş
MHP lideri Devlet Bahçeli, Sarraf için ‘şarlatan’ sıfatını kullanıyor ve Sarraf’ın tanık olarak ABD’de dinlenmesine de karşı çıkıyor. Halkbank davasının ABD’de değil de Türkiye’de görülmesi gerektiğini, Sarraf’ın da cezasını Türkiye’de çekmesini istediklerini düşünen Bahçeli, Türk hükümetinden çok ABD’ye yüklenmeyi tercih ediyor ve davayı –Türkiye’ye karşı komplo- olarak nitelendiriyor. Bahçeli, Türk hükümetinden beklentisini açık bir dille dile getirmeyi tercih etmezken, DW Türkçe’nin konuştuğu MHP’li vekiller Sarraf’la bağlantılı tüm konuların, İran’la ticaretin tüm ayrıntılarının aydınlığa kavuşturulmasını istiyor. Davanın nasıl sonuçlanacağını merakla bekleyen vekiller, Türk hükümetinin kamuoyunun kafasındaki soruları aydınlatacak açıklamalar yapması gerektiğini savunuyor.
HPD’li Beştaş: AKP’nin davasıdır
HDP de, Sarraf davası konusunda AKP’nin kamuoyunu aydınlatacak girişimlerde bulunmasını istiyor. Hükümet partisi AKP’nin muhalefetten gelen soruşturma isteklerini özellikle geri çevirdiğini düşünen HDP’liler, konuyu gündemde tutmaya kararlılar. HDP’li Meral Danış Beştaş Sarraf’ın tanık olduğu dava için DW Türkçe’ye “Bu, AKP’nin ve onun koruduğu bir avuç mutlu azınlığın davasıdır” nitelemesinde bulundu. Beştaş, 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarını da hükümetin gereği gibi yapmadığını öne sürerken, “O zaman; dönemin rüşvetçi bakanlarını, Sarraf’ı akladılar. Hatta, kahraman ilan ettiler. Hayırsever nitelediler. Şimdi de vatandaşı kandırmak istiyorlar. Şu anda istifaların olması gerekiyordu. Yargı da sus, pus. Neden, rüşvet iddialarına maruz kalan bakanlar hakkında soruşturma açılmıyor” eleştirisi getirdi.
AKP: Sarraf’ın derdi kendini kurtarmak
Muhalefetteki bu yaklaşımları hükümet partisi AKP, topyekün reddediyor. TBMM Başkanvekili, AKP’li Naci Bostancı DW Türkçe’ye Sarraf’ın kendini kurtarmak için geçmişte yalan söylediğini kabul ettiğini belirtirken, “Şimdi de kendini kurtarmak için konuşuyor. Derdi bu. Sarraf’ın doğru söylediğinin karinesi nedir?” diye soruyor.
ABD’deki davanın uluslararası bir dava olduğunu hatırlatan Bostancı, Fethullah Gülen yapılanmasıyla mücadele ve YPG’ye destek konusunda Türkiye’yle ters düşen Amerika’nın, Sarraf’ın da tanık olduğu dava sürecini hızlandırdığını belirtiyor. Bostancı “Bu dava, uluslararası siyasetten bağımsız değil. Davanın iddianamesine baktığımızda, 17-25 Aralık’taki FETÖ iddialarıyla örtüştüğünü görüyoruz. Sarraf’ın sahte veriler ortaya döktüğünü görüyoruz” diyor. 17-25 Aralık’ta AKP hükümetinin bakanlarının yolsuzlukla suçlandığını, kamuoyuna yaşananların rüşvet skandalı gibi anlatıldığını dile getiren Bostancı, “Böyle yanlış bir algı yaratıldı. Oysa 17-25 Aralık, seçilmiş hükümete karşı bir darbe girişimiydi. Bunu nasıl ıskalarsınız?” değerlendirmesi yapıyor.
Mecliste soruşturma komisyonu kurulur mu?
17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasında adı geçen bakanlar Egemen Bağış, Muammer Güler, Zafer Çağlayan, Erdoğan Bayraktar’ın soruşturulması için 2014’te kurulan meclis komisyonu, altı aylık çalışmanın ardından AKP’li üyelerin oy çokluğuyla bakanların Yüce Divan’a gönderilmesine gerek olmadığına karar vermişti. Yeni bir komisyon kurulması için muhalefetin mecliste imza toplaması bekleniyor. TBMM'de Meclis soruşturması açılıp açılmamasına, meclis genel kurulu tarafından gizli oyla karar veriliyor. Oylamada nitelikli çoğunluk aranmayıp olağan karar yeter sayısı, yani katılanların yarısından bir fazlasının oyu gerekiyor.
Hilal Köylü /Ankara
© Deutsche Welle Türkçe