1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ankara-Tahran hattında yeni açılım

19 Ekim 2017

İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cihangiri’nin Ankara temaslarında Suriye ve Irak'ta danışma mekanizması kurulması kararlaştırıldı. Türkiye-İran yakınlaşması ve ABD'nin yaklaşımını uzmanlar DW Türkçe'ye değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan 4 Ekim'de Tahran'da İran'ın dini lideri Hamaney ile görüşmüştü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 4 Ekim'de Tahran'da İran'ın dini lideri Hamaney ile görüşmüştü.Fotoğraf: picture alliance/abaca/Handout: Iranian Leader's Press Office

İran Cumhurbaşkanlığı Birinci Yardımcısı İshak Cihangiri, Suriye ve Irak'taki sorunlar çerçevesinde ikili ilişkilerin ivme kazandığı bir dönemde Ankara'da Başbakan Binali Yıldırım ile bir araya geldi. Çankaya Köşkü'ndeki görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın açıklamasında, iki ülkenin ekonomik işbirliğine vurgu yapıldı. İkili ticarette milli para birimlerini kullanma kararı alan taraflar, Türk mallarının Katar’a İran aracılığıyla ulaştırılması konusunda da anlaştıklarını duyurdu. İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cihangiri, Türkiye ve Irak ile düzenli toplantılar yapıp Irak’taki gelişmeleri yakından izleyeceklerine, Suriye’de de işbirliğinin güçleneceğine vurgu yaptı.

Dışişleri yetkililerinden edinilen bilgiye göre hem ikili hem de heyetlerarası görüşmelerde Türkiye ile İran’ın Suriye ve Irak'ta yürütecekleri işbirliğinin detayları değerlendirildi. Tarafların, terörle mücadelede işbirliği kanallarını zenginleştirme kararı alırken, karşılıklı bir "danışma mekanizması"nı işleterek Suriye ve Irak’ta ortak planlamaların hızlı uygulanması konusunda görüş birliğine vardıkları öğrenildi.

ABD ne yapacak?

Peki, iki ülkenin Suriye ve Irak’ta işbirliği yapmaları ne anlama geliyor? Ortadoğu ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nden (ORSAM) Suriye uzmanı Oytun Orhan DW Türkçe’ye bu soruyu yanıtlarken, Türkiye’nin İdlib konusunda Rusya ve İran’la koordinasyon içinde olduğuna, bu koordinasyonun bölgede "sınırların değişimi" ve "terörle mücadele" konusuna da doğrudan yansıyacağına dair ciddi işaretler olduğuna dikkat çekiyor.

Irak ordusunun Kerkük’e ilerlemesinde hem Türkiye’nin hem de İran’ın desteğinin olduğunu vurgulayan Orhan, “Türkiye-İran işbirliği kendisini YPG’yle mücadelede de doğrudan gösterecektir. Amerika’nın bölgede IŞİD’le mücadeleden çok, İran öncelikli bir stratejiye geçtiğine dair izlenimler de artıyor. Bu yüzden İran, önümüzdeki dönemde Türkiye’yi kendi yanına daha çok çekmek isteyecektir. Bunun farkında olan Amerika da, Türkiye’yle vize krizi dahil tüm gerilimleri çözmek için yeni girişimlerde bulunacaktır. Bunları önümüzdeki günlerde daha net görebiliriz” diyor. Orhan’a göre, Irak ve Suriye’de İran etkisini azaltmak isteyen Amerika, YPG’ye verdiği desteği de yeniden gözden geçirecek ve Türkiye’nin bu konudaki kırgınlığını da azaltmaya çalışacak. Orhan, “Bölgede dengeler değişiyor. Eğer Türkiye, Amerika ve İran hattında dengeli ve kuvvetli bir diplomasi yürütebilirse önemli kazanımlar elde edebilir. İşler sahada şimdilik iyi gidiyor” yorumu yapıyor.

“Akıllı diplomasiye ihtiyaç var”

Terör uzmanı Nihat Ali Özcan da, İran ve Türkiye’nin özellikle terörle mücadelede yeni işbirliklerine gitmesinin Türkiye-Amerika ilişkilerini yakından etkileyeceğini düşünüyor. Özcan, DW Türkçe’ye Ankara-Tahran hattındaki yakınlaşmayı değerlendirirken, “Öyle bir süreçten geçiyoruz ki, hangi işbirliğinin dönemsel, hangi işbirliğinin kalıcı olacağını zaman gösterecek. Çünkü bölgede ciddi değişiklikler yaşanıyor. ABD de bu değişiklikleri yakından izliyor ve Türkiye’yi İran’la çok yakın görmek istemeyecektir ve Türkiye’yi yanına çekmek isteyecektir” diyor.

İran’ın ‘taktiksel’ ya da ‘dönemsel’ hareket etme kültürünü daha çok benimsediğinin Türk hükümeti tarafından unutulmaması gerektiğini de vurgulayan Özcan, “Herkes biliyor ki; Türkiye ve İran, bölgesel rekabetin temsilcileri. Ama şimdi çıkarlar örtüştüğü için yeni işbirliği kapılarını açıyorlar. Bu kapılara yön vermek, kalıcı kılmak da diplomasiye, stratejiye kalıyor” diyor. Özcan, bölgedeki değişimlerin, işbirliklerinin Türkiye’nin dış politikasına yeni bir yön vereceğini vurgularken, “Şu anlaşıldı ki; hem ABD’yle hem İran’la hem de bölgenin diğer ülkeleriyle iyi ilişkiler kurmak şart. Herkes şimdi Türk hükümetinin nasıl formüllerle ilerleyeceğini merak ediyor. Şimdilik iyi giden işlerin kötüleşmemesi için çok akıllı bir diplomasiye ihtiyaç var. Şu açık; terörle mücadele konusunda İran’la işbirliğine gitmek, ABD’yle ilişkileri de olumlu etkileyecektir” yorumu yapıyor.

İlişkilerde dikkat çekici ivme

Suriye krizinin çözümünde Moskova ile birlikte hareket eden Ankara, İran’la da anlaşarak 7 Ekim’de İdlib operasyonunu başlatmıştı. Operasyondan hemen önce Ankara-Tahran hattında gerçekleşen ziyaretler dikkat çekiciydi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın 3 Ekim’deki İran ziyaretinden bir gün sonra, 4 Ekim’de de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan İran’ı ziyaret etmişti. Ankara’nın İran’dan beklentisi bölgedeki IŞİD ve PKK varlığıyla mücadele ederken işbirliğinin güçlendirilmesiydi. Türk Dışişleri yetkililerinden edinilen bilgiye göre Erdoğan’ın ziyaretinden sonra Ankara-Tahran hattında iletişim hız kesmedi. Bölgesel Kürt Yönetimi’nin 25 Eylül’de Kuzey Irak’taki bağımsızlık referandumuna Türkiye kadar sert tepki veren Tahran, Türkiye’yle işbirliğini artırmaya kararlı olduğunu diplomatik yollardan Ankara’ya sürekli iletti. Dışişleri yetkilileri, İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı İshak Cihangir’in Ankara ziyaretini de bu diplomasinin ‘en kuvvetli’ basamaklarından biri olarak değerlendiriyor.

Hilal Köylü /Ankara

© Deutsche Welle Türkçe

 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik

Bu konuda daha fazla içerik

Daha fazla içerik göster