1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ankara’ya kadına şiddetle mücadele karnesi

15 Ekim 2018

Avrupa’nın kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda Türkiye ile ilgili ilk denetim raporu açıklandı. Avrupa Konseyi raporuna göre atılan adımlara rağmen kadına yönelik şiddetle mücadelede yasal boşluklar var.

Fotoğraf: picture-alliance/dpa/dpaweb

Türkiye, kısaca “İstanbul Sözleşmesi” olarak anılan “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”ni, imzaya açıldığı 11 Mayıs 2011 tarihinde imzalayan ilk “Avrupa ülkesi” olmuştu. Sözleşme Ankara tarafından 2012’de onaylanmış, 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe konmuştu.

Taraf devletleri sözleşmenin getirdiği yükümlülükler konusunda GREVIO adı verilen Kadınlara Karşı Şiddet ve Aile İçi Şiddete Karşı Uzman Eylem Grubu denetliyor. GREVIO’nun Türkiye’yle ilgili ilk denetim raporu bugün açıklandı.

GREVIO uzmanlarının 2017’de Türkiye’de gerçekleştirdiği saha çalışması, uzman sivil toplum kuruluşlarının katkıları ve Türk hükümetinin verileri ışığında hazırlanan raporda, Türkiye’de 2012 yılında çıkarılan “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu” ve bu yasayı izleyen milli eylem planları önemli adımlar olarak gösterildi. Ancak kadına karşı şiddeti önleme ve mücadalede genel politikaların sistematik ve kapsamlı değerlendirmeye tutulmaması eleştirildi. Kadının "anne ve bakım sağlayıcı” şeklindeki geleneksel rollerini vurgulamaya dayalı yaklaşımın “kadın ve erkeğin aile ve toplumdaki rol ve sorumluluklarına ilişkin klişeleşmiş ayrımcı önyargılar ile mücadeleyi engellediği” görüşüne yer verildi.

Sistematik veri toplanmalı

Kadına yönelik şiddet konusunda daha kapsamlı ve sistematik veri toplanmasının istendiği raporda, “Suç işleyenlere yönelik soruşturmalar, kovuşturmalar ve cezalandırmalara ilişkin adli verilerin mevcut olmaması, yetkililerin mahkumiyet oranlarını izleme ve bunun sonucunda da yasaların kolluk kuvvetleri, savcılıklar ve mahkemelerce uygulanmasını etkin biçimde izlemesi önünde engel oluşturmakta” ifadelerine yer verildi.

Raporda, şiddet mağduru kadınların yeterince korunamadığına da vurguda bulunuldu. Devletin mağdurları koruyamamasının, “kadınların zaman zaman yeniden mağdur edilme ve/veya çifte mağduriyete uğrama nedeni olduğu” not edildi. Bu alanda uzman sivil toplum kuruluşlarıyla daha fazla işbirliğine gidilmesi önerildi.

Fotoğraf: Reuters

Daha fazla ŞÖNİM

Kısaca ŞÖNİM olarak bilinen "Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri”ni “memnuniyet verici yatırım” olarak tanımlayan GREVIO, buna rağmen, “mağdurların şiddetten kurtulmasının kolaylaştırılması ve ekonomik olarak güçlendirilmesi” amacıyla bu merkezler için “daha fazla gayret gösterilmesi” çağrısında bulundu. Türkiye genelinde yeterli sayıda ŞÖNİM’in açılmasının yanı sıra, kadına karşı her türlü şiddet mağdurlarının ihtiyaçlarını karşılamak üzere, kadın sığınma evleri, telefon imdat hatları ve cinsel istismar mağdurlarına destek gibi uzmanlık hizmetlerinin geliştirilmesi istendi.

Ceza mevzuatı yetersiz

Kadına karşı şiddet konusunda Türk ceza mevzuatında yapılan değişikliklerin olumlu yönde olduğunu belirtien GREVIO, bununla birlikte, İstanbul Sözleşmesi’nde öngörülen birçok hükmün henüz hayata geçirilmediğini hatırlattı. Buna örnek olarak, ısrarlı takiple tacizde bulunma, zorla evlendirme ve 15 ila 18 yaş arasındaki kızlara yönelik cinsel şiddet gibi suçlar gösterildi. “Bunlar kadına karşı şiddet eylemlerini haklı gösteren ve evvelce kullanılan gerekçelerin yasaklanması ve cezai yaptırımların caydırıcılığının sağlanması gerekliliğine ilişkindir” ifadelerine yer verilen raporda, bu suçlarla ilgili spesifik yasal mekanizma geliştirilmesi gerektiği not edildi. GREVIO, tecavüz veya taciz mağdurlarının suçu işleyenle zorla evlendirilmesinin önüne geçilmesi, müftüler dahil nikah kıyma yetkisine sahip devlet görevlilerinin zorla evlendirmeleri ihbar etmelerinin sağlanması, zorla evlendirmelerin iptal edilebilmesi ve tacizin de özel bir suç olarak işlem görmesi için ceza yasasında değişikliğe gidilmesini istiyor.

Ankara'ya öncelikler listesi

GREVIO, Türk makamlarının İstanbul Sözleşmesi’yle tam uyum bakımından ek tedbirler almasını gerektiren bir dizi öncelikli alan da belirtti. Bu alanları; “kadın ve kzılara yönelik cinsel şiddet, zorla evlendirme ve namus cinayetlerinin etraflı biçimde ele alınması”, “uzman sivil toplum kuruluşlarının desteklenmesi”, “milli koordinasyon kurumunun güçlendirilmesi”, “sağlık hizmetleri sektöründe veri toplamanın sistematik hale getirilmesi”, “yargı sürecinde adli yardım ve koruma tedbirleri sağlanması”, “mağdurların cezai arabuluculuk sürecine kendi rızalarıyla katılımlarının temin edilmesi” ve “tüm profesyonellere zorunlu ilk ve iç eğitim sağlanması” olarak sıraladı.

Ankara’nın yanıtı

Türk hükümeti rapora gönderdiği yanıtta, “cinsiyet eşitliği ve aile politikaları arasında çelişkili gerilim” olduğu görüşüne karşı çıktı. Türk Silahlı Kuvvetleri ve Diyanet İşleri personeline özel iç eğitim verildiğini belirten Ankara, 2018 yılı boyunca 81 ilde kamu kurum ve kuruluşlarında kamu personeline kadınlara karşı şiddetle mücadele konusunda seminerler verileceğini bildirdi. Türk hükümeti, şu anda 75 olan ŞÖNİM sayısının arttırılacağını ve 2018 sonunda tüm illerde faaliyet göstermelerinin planlandığını da bildirdi. Kadına yönelik şiddet konusunda uzman sivil toplum kuruluşlarıyla yeterince işbirliği yapılmadığı veya bu kuruluşlara ayrımcı davranıldığı iddialarını ise reddetti.

GREVIO raporuna temel oluşturan İstanbul Sözleşmesi şu ana kadar Rusya ve Azerbaycan dışındaki 45 Avrupa Konseyi üyesi ülke tarafından imzalandı. Bu ülkelerden 33'ü sözleşmeyi onaylayıp yürürlüğe koymuş durumda.

Kayhan Karaca / Strasbourg

© Deutsche Welle Türkçe

 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik

Bu konuda daha fazla içerik

Daha fazla içerik göster