1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AP'den Ankara'ya sert mesajlar

7 Ekim 2020

AP'de Ermenistan ile Azerbaycan arasında Dağlık Karabağ nedeniyle yaşanan çatışmalar ele alındı. Türkiye'nin bölgeye Suriyeli paralı milisler ve silah yolladığı iddialarının gündeme geldiği oturumdan sert mesajlar çıktı.

Fotoğraf: picture-alliance/dpa/A. Vitvitsky

Avrupa Parlamentosu'nda (AP) bugün Ermenistan ile Azerbaycan arasında Dağlık Karabağ nedeniyle yaşanan gerilim ele alındı. Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, bölgede gerilimin tırmanmasına karşı uyardı ve "Tutumumuz açık ve nettir: Bölgedeki çatışmalar son bulmalı" diye konuştu. Bu talebin geçen hafta düzenlenen liderler zirvesinde varılan sonuç olduğunu da hatırlatan Borrell, "Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki gerilimin tırmanmayacağını söylemek zor. Oysa böyle bir gelişme bütün bölgedeki durumu tehlikeye sokacaktır" dedi.

Son günlerde hem Ermenistan hem de Azerbaycan Dışişleri Bakanları ile görüşmeler yapıldığına da işaret eden Josep Borrell, her iki ülkeden de düşmanlığa son vermelerini ve derhal diyalog masasına dönmelerini talep ettiklerini vurguladı ve sorunun askeri yöntemlerle çözülemeyeceğini tekrarladı. Avrupa Birliği Komisyonu Başkan Vekili de olan Borrell, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) tarafından Ermenistan-Azerbaycan arasındaki Dağlık Karabağ sorununun çözümü için oluşturulan Minsk Grubu'nun da mümkün olduğunca en kısa sürede müzakerelere başlayacağını açıkladı.

Viola von CramonFotoğraf: DW/R. Oberhammer

"Bu yeni bir savaş türü" eleştirisi

Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu adına konuşan Viola von Cramon, Dağlık Karabağ sorununda taban tabana zıt iki prensibin karşı karşıya geldiğini söyledi. "Bir tarafta ülkelerin toprak bütünlüğü, diğer tarafta ise halkların kendi geleceğini tayin hakkı... İkisi karşı karşıya gelmiştir" diye konuştu. Uluslararası toplumun 28 yıldır devam eden bu sorunu çözememiş olmasını "büyük başarısızlık" diye niteleyen von Cramon, güven ortamı sağlanması yerine söz konusu bölgenin yıllarca askeri olarak donatılmasını da eleştirdi. Hem Ermenistan hem de Azerbaycan'ın Rusya ve Sırbistan başta olmak üzere bazı ülkelerce baştan aşağı silahlandırıldığını savunan Yeşiller grubu vekili, bu sebepten de savaşın sadece kaybenleri olacağını söyledi.  Viola von Cramon, "Kaybedenlerin başında da Ermenistan, Dağlık Karabağ ve Azerbaycan'daki sivil halk ile Minsk Grubu yer alıyor. Kazananlar ise uluslararası askeri gözlemciler" dedi ve şöyle devam etti:

"Bakın yüksek teknoloji ile üretilmiş son model silahlar ilk kez orada deneniyor. Silahlı drohnlar ve hedefini mükemmel biçimde vuran silahlarla yürütülen, gelişmiş teknolojilerin olduğu yeni bir savaş yürütme biçimi bu."

Von Cramon, Dağlık Karabağ krizinde Avrupa Birliği'nin yapması gerekenin de Ermenistan'ın yanında yer alan Fransa, Rusya ve ABD'nin tek taraflı tutumunu değiştirmesi için onlar üzerinde etki sağlamak olduğunu belirtti. "İkinci olarak da Türkiye'nin yangına körükle gitmesini önlemeli" talebinde bulundu. Üçüncü olarak ise savaşın vurduğu sivillere insani yardımda bulunmanın gerekliliğine dikkat çeken vekil, "Bu krizde rolümüz açık, net, gerçekçi ve hedefin ne olduğunu bilerek hareket etmek ve partnerlerimiz üzerinde etkili olmaktır" dedi.

Fotoğraf: Aris Messinis/AFP/Getty Images

Sağ popülistler de Ankara'yı hedef aldı

Avrupa Parlementosu'ndaki sağ popülistler ile aşırı sağcıların oluşturduğu grup adına söz alan Lars Patrick Berg ise özellikle Ankara'yı hedef alan açıklamalarda bulundu. Güvenilir kaynaklara göre Türkiye'nin Azerbaycan'a destek olması için bölgeye Suriyeli paralı milisler gönderdiğini savunan Berg, "böylece Ankara'nın Libya'da da yaptığı gibi, zaten huzursuzluğun hakim olduğu bölgeye daha da fazla istikrarsızlık ile şiddet götürdüğünü" ileri sürdü. Türkiye'nin Suriyeli paralı milisler yollamasından büyük endişe duyduğunu ifade eden Berg, Ankara'nın Libya'da uyguladığı gibi Suriyeli milislere para vermeyi kesmesi halinde ise "onların orada başıboş kalacağını ve öfkeli başıboş radikallerin neler yapabileceğini düşünmenin bile korkunç olduğunu" ifade etti. Berg, "Böyle bir risk sadece Ermenistan için değil, hepimiz için büyük tehlike arz etmektedir" diye konuştu.

Lars Patrick Berg, ayrıca Azerbaycan'ın sosyal medyadaki örgütlülüğünü de vurgulayarak, en ufak bir eleştiriden bile büyük kampanyalar başlatıldığını ve kişisel küfürler olarak geri döndüğünü belirtti ve "Azerbaycan'ı bundan dolayı kutlarım" diyerek ironik konuştu.

Sol Parti vekilleri Özlem Alev Demirel ve Martin SchirdewanFotoğraf: picture-alliance/dpa/O. Berg

"Erdoğan yangına körükle gidiyor"

Avrupa Parlamentosu Güvenlik ve Savunma Komisyonu Başkan Vekili Özlem Alev Demirel de Erdoğan'ı "yangına körükle giderek Bakü'yü sorunu askeri yöntemle çözeceği yönünde güçlendirmekle" suçladı. Azerbaycan Cumhurbaşkanının Türk drohnları kullandığını kendisinin itiraf ettiğini söyleyen Demirel, Kanada'nın bunun üzerine Türkiye'ye silah ihracatını durdurduğuna dikkat çekti. Putin'in çatışmanın bir vekalet savaşına dönüşmesini engellediğini da savunan Demirel, Rusya Devlet Başkanı'nın Ermenistan'ı Batı'ya yanaşmaması için baskı altına almakla meşgul olduğunu belirtti. Demirel, bölgeye silah ve askeri mühimmat satışının derhal tamamen durdurulması ve ateşkes sağlanması için taraflar üzerinde etkili olma çağrısı yaptı. Demirel ayrıca, AB'den Erdoğan ile "çıkara dayalı arkaşlığa son vermesini, barış ve demokrasi için çabalamasını" talep etti.

Alman Bakan Maas'tan Azerbaycan'a çağrı

Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas da Azerbaycan'a Dağlık Karabağ'da sağlanacak bir ateşkese onay vermesi çağrısında bulundu. Ermenistan'ın prensip olarak bir ateşkesi onaylayacağını belirttiğini hatırlatan Alman Bakan Maas, Bakü'den henüz bu yönde bir cevap alınmadığını söyledi. Bakan Azerbaycan'ın tutumunu değiştirmemesi halinde Avrupa Birliği'nin Bakü üzerindeki baskıyı artırması gerektiğini belirtti.

DW,dpa/ETO,HT

© Deutsche Welle Türkçe    

 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik