1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Arap isyanı yayılıyor

17 Şubat 2011

Tunus ve Mısır, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki diğer ülkelere örnek oldu. Libya, Bahreyn ve Yemen’de yönetim karşıtı gösteriler, güvenlik güçlerinin şiddete başvurmasına rağmen büyüyor.

Fotoğraf: AP
Bahreyn'deki gösterilerde en az 4 kişi öldüFotoğraf: picture alliance/dpa

Küçük Körfez ülkesi Bahreyn’de hükümet karşıtı protestolar hafta başından bu yana sürüyor. Protestocular 1971'den bu yana görevde olan Başbakan Şeyh Halife bin Salman el Halife'nin istifasını talep ediyor, politik reform ve yeni bir anayasa istiyorlar. Mısır’daki Tahrir Meydanı’ndan esinlenen yüzlerce muhalif, Salı gününden bu yana başkent Manama’nın merkezindeki İnci Meydanı’nda çadırlar kurararak protestolarına devam ediyorlardı. Ancak güvenlik birimleri dün gece, göstericileri sert bir şekilde dağıttı. En az dört kişinin öldüğü ve çoğu ağır olmak üzere çok sayıda kişininin yaralandığı bildirildi. Görgü tanıkları, polisin önceden hiçbir uyarıda bulunmadığını belirtiyorlar. Onlardan biri dün gece yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

''Biz meydandaydık, her şey sakindi. Çoğu kişi uyuyordu. Birdenbire polis, genç-yaşlı, kadın-erkek, çoluk-çocuk demeden göz yaşartıcı gaz ve plastik mermilerle insanlara saldırdı. Ben de yaralandım.''

Bahreyn'in stratejik önemi

Pazartesi gününden bu yana süren gösterilerde daha önce de iki kişi hayatını kaybetmişti. Muhalifler ülkede bir devlet terörü estiğini savunuyor... Suudi Arabistan açıklarında Basra Körfezi’nde ve İran’ın yaklaşık 200 kilometre uzağında bulunan ada ülkesi Bahreyn, ABD’nin bölgedeki müttefiklerinden biri ve ABD’nin 5’inci Filosuna da ev sahipliği yapıyor. O nedenle ülkede yaşananlardan endişe duyan Washington’un küçük Körfez krallığına mesajı geçikmedi. ABD Hükümet Sözcüsü Jay Carney şunları kaydetti:

''Bahreyn de bölgedeki diğer ülkeler gibi, vatandaşlarının toplantı ve gösteri, sıkıntılarını dile getirme gibi evrensel haklarına saygı göstermeli. Ve her iki taraf da şiddetin her türlü biçiminden uzak durmalı.''

AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton da bir açıklama yaparak, Bahreyn yönetimine, halkın temel haklarına saygı gösterilmesi ve korunması çağrısında bulundu. Barışçıl protestoların da temel haklara dahil olduğunu belirten Ashton, halkın taleplerine şiddet değil diyalogla karşılık verilmesi gerektiğini kaydetti.

''Şiilere ayrımcılık yapılıyor''

Körfez ülkesi Bahreyn’i bölgedeki diğer ülkelerden ayıran özelliği ise kültürel, siyasal ve dini bakımdan hem Şiilerin ağırlıkta olduğu İran’dan hem de Sünnilerin ağırlıkta olduğu Arap ülkelerinden fazlasıyla etkilenmiş olması. Ancak 700 bine yakın nüfusunun yaklaşık yüzde 70’i Şii olan Bahreyn, 1971 yılında Birleşik Krallık’tan bağımsızlığını ilan ettiği tarihten bu yana, Sünni hanedan Kral Şeyh Hamid Bin İsa El Halife ve ailesi tarafından yönetiliyor. Protestocuların çoğunluğunu ise Şiiler oluşturuyor. O nedenle Arap medyasında veya Sünni hanedanlıkta protestoların İran tarafından yönlendirildiği iddia ediliyor. Ancak son üç haftasını Bahreyn’de geçiren Alman İlahiyatçı Sabine Demir-Geilsdorf, protestoların başka sebeplerine de dikkat çekiyor. Protestoların Tunus ve Mısır’daki ayaklanma dalgasını takip etmesinin yanı sıra, aynı zamanda hanedanın vatandaşlarına demokratik bir anayasa için söz verişinin 10’uncu yıldönümünde patlak verdiğine işaret ediyor. Ülkedeki yolsuzluk ve ekonomik perspektif kaybının protestoların ana sebebi olduğunu ancak bundan en çok Şiilerin etkilendiğini söylüyor:

''Sünni hanedanlık tarafından yönetilen ülkede nüfusün büyük kısmını oluşturan Şiilerin karşılaştığı ayrımcılığı ülkenin her köşesinde görmeniz mümkün. Şiiler arasında işsizlik çok yüksek. Çoğunun mesleğinde yükselme şansı da çok az. Örneğin polis teşkilatı veya orduda görev verilmiyor onlara. Şiilerin ağırlıkta olduğu köylerdeki alt yapı sistemi Sünnilerinkine oranla çok daha kötü. Bu durum ülkenin her yerinde aynı.''

Libya'da ''öfke günü''

Libya’da da durum farklı değil. Kaddafi’ye karşı yapılan protestolar ülkede giderek yayılıyor. 1969'dan beri Muammer Kaddafi tarafından yönetilen Libya'da rejim karşıtı gösteriler alışıldık bir manzara değil. Bütün bunlara rağmen Bingazi’de dün düzenlenen gösterilerde 2 bin kişi sokaklara döküldü.

Çarşamba akşamı Bingazi sokaklarında kadınlar ‘’Uyan Bingazi, uyan! Beklediğin gün geldi!’’ sloganları attı. Ancak polisin göz yaşartıcı gaz ve tazyikli suyla müdahalesi gecikmedi. Muhalefet kesimlerinden alınan bilgilere göre Salı akşamından bu yana Kaddafi karşıtları ve polis arasında çıkan çatışmalarda 5’i Al Bayda ve ikisi de Bingazi kentlerinde olmak üzere, toplam 7 kişi hayatını kaybetti. Rejim karşıtlarının Facebook ve YouTube üzerinden yapılan protesto çağrılarında 17 Şubat, özellikle ‘’öfke günü’’ olarak ilan edilmiş, ülke genelinde protesto çağrısı yapılmıştı. Amaç 2006 yılındaki 17 Şubat’ı da yâd etmekti. Zira o gün Hz. Muhammed karikatürlerini protesto etmek için sokaklara dökülenlerin gösterileri Libya hükümeti tarafından kanlı bir şekilde bastırılmıştı. 10 kişi güvenlik güçleri tarafından vurulmuştu.

Libya'da Kaddafi yanlıları da sokaklara döküldüFotoğraf: picture alliance/dpa

Yemen'de çatışma çıktı

Arap Yarımadası’nın güneyindeki, 32 yıldır Ali Abdullah Salih tarafından yönetilen Yemen'de de gösteriler devam ediyor. Binlerce kişi bugün de başkent Sanaa’da sokaklara dökülüp 32 yıldır ülkeyi yöneten Ali Abdullah Salih’in istifasını istedi. Yemen, bugün de hükümet yanlıları ve karşıtları arasında çıkan çatışmalara sahne oldu. Çatışmalarda çok sayıda yaralının sokaklardan taşındığı haberleri geldi. Görgü tanıklarına göre polis iki taraf arasındaki kontrolünü kaybetti ve çatışmalara engel olamayınca geri çekildi ve uyarı ateşleriyle olayları bastırmaya çalıştı.

Protestocular ülkeyi soymakla suçladıkları Ali Abdullah Salih'in istifa etmesini istiyor. Yemen’de yolsuzlukla mücadele grubunun başkanı Selahattin Talib şunları kaydediyor: ''Bu rejim, bir kişi ve onun ailesi tarafından yönetilen despot bir rejim. Bunlar bütün ülkeye soyup soğana çeviriyor, ülkenin bütün zenginliklerine kendileri sahip çıkıyor. Tıpkı Tunus ve Mısır’da yaşanmış olanlar burada da yaşanıyor.''

Yemen'de 23 milyon nüfusun 7 milyonu açlık sınırında yaşıyor. En fakir Arap ülkesi olarak da bilinen Yemen’de yoksulluk sorununun yanı sıra ülkenin eski sosyalist güney bölümü, birleşmeden yirmi yıl sonra yeniden Kuzey'den ayrılmayı talep ediyor. Yemen’de yönetim giderek zayıflarken El Kaide’nin güçlenmesi de bir başka sorunu teşkil ediyor.

Yemen'de hükümet yanlıları ve karşıtları arasında çatışma çıktıFotoğraf: AP


© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Başak Demir (DW, Reuters, dpa, afp)


Editör: Beklan Kulaksızoğlu

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik