Atina’nın AİHM’deki Batı Trakya çıkmazı
27 Mart 2008
Davalar, “İskeçe Türk Birliği” adına Türk kökenli 9 Yunan vatandaşı ve “Rodoplar Bölgesi Türk Kadınları Kültür Derneği” adına da Türk kökenli 7 Yunan vatandaşı tarafından 2005 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gündemine taşınmıştı. İskeçe Türk Birliği, 1927 yılında kurulmuş ve bu adla 55 yıl faaliyet gösterdikten sonra “Türk kimliği propagandası yaptığı” ve “Lausanne Antlaşması’na aykırı” olduğu gerekçesiyle 1983 yılında Yunan makamları tarafından kapatılmıştı.
Atina, dava hakkında Strasbourg’da yaptığı savunmada, ülkede Türk değil Müslüman azınlık bulunduğu ve kapatma kararının kamu düzenini koruma amacı taşıdığı tezlerini ön plana çıkarmıştı.
Yargıçlar Atina'yı ikna edici bulmadı
Strasbourg Mahkemesi ise bu tezleri ikna edici bulmadı. Mahkeme, bir derneğin sadece Türk terimini kullandığı için kapatılmasını, demokratik toplumda gereksiz bir uygulama olarak değerlendirdi ve derneğin, Yunanistan’da bir etnik azınlık varolduğu fikrini savunsa dahi, demokratik bir toplum için tek başına tehdit oluşturamayacağı görüşünü belirtti.
Mahkeme, bu değerlendirmelerden yola çıkarak derneği kapatan Yunanistan’ın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin örgütlenme özgürlüğü ve adil yargılanmayla ilgili maddelerini ihlal ettiğine hükmetti. Atina, karar gereği kapatılmış davacı derneğe 8 bin Euro manevi tazminat da ödeyecek.
Mahkeme, Atina’nın “Yunanistan’da etnik azınlık yoktur, dini azınlıklar vardır” tezini Rodoplar Bölgesi Türk Kadınları Kültür Derneği davasında da geri çevirdi. Strasbourg yargıçları, 2001 yılında kurulmak istenen derneğin, adında “Türk” kelimesi olduğu gerekçesiyle mahkemeler tarafından kaydının reddedilmesini, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin örgütlenme özgürlüğü hakkına aykırı buldu.
Kararların yaptırımı bulunuyor
Bu kararların Avrupa Konseyi standartlarına göre, doğrudan yaptırımı bulunuyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, haklarında ihlal kararı hükmettiği ülkeler, normal olarak yasalarını kararla uyumlu hale getirmek zorunda. Yunanistan’ın da bu karar çerçevesinde yasalarını gözden geçirmesi ve “Türk” adıyla dernek kurulmasına olanak tanıması gerekiyor. Aksi halde Strasbourg kulislerinde, örnek oluşturan bu kararlar ışığında, Atina’nın benzer davalarda yeniden mahkum olacağı söyleniyor.
Bu konuda, Strasbourg Mahkemesi kararlarının uygulanmasından sorumlu Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin önümüzdeki aylarda izleyeceği politika da Batı Trakya Türkleri açısından belirleyici olacak.