1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"Shakespeare bile bunu sahneleyemezdi"

5 Eylül 2019

Hong Kong'daki gelişmeler ve Brexit Alman basınında öne çıkan yorum konuları. Badische Neueste Nachrichten yorumunda "İngiliz Avam Kamarası’nda oynanan oyunları Shakespeare bile bu kadar dramatik sahneleyemezdi" diyor.

İngiltere Başbakanı Boris Johnson
İngiltere Başbakanı Boris JohnsonFotoğraf: picture-alliance/dpa/AP/House of Commons/J. Taylor

05.09.2019 - Alman basınından özetler

This browser does not support the audio element.

Britanya parlamentosunun alt kanadı, Birleşik Krallık'ın AB'den anlaşmasız bir şekilde ayrılmasını engelleyen yasa tasarısını kabul etti. Başbakan Boris Johnson erken seçim çağrısı yaptı. Konuyla ilgili Badische Neueste Nachrichten gazetesinde yer alan yorum şöyle:

"Shakespeare bile bu malzemeyi bu kadar dramatik bir biçimde sahneleyemezdi. Avam Kamarası'nda oynanan sahneler o kadar absürt ki. Brexit, İngiltere'nin en ünlü oyun yazarının ifadeleriyle söylemek gerekirse Britanyalıların Avrupa Birliği içinde ‘olmak ya da olmamak' meselesi tartışmalarda hemen hemen arka plana itilmiş görünüyor. Erken seçimler çözüm getirecek mi? Başbakan yolunu şaşırmış Brexit rotasının günahını böylece çıkarmaya çalışıyor. Johnson geçen günlerde yenilgilere katlanmak zorunda kaldı, kendi partisi içerisinde güven kaybı yaşadı. Erken seçimler halk tarafından seçilmemiş bir adama bunların bir yenisini hazırlayabilir.”

Pforzheimer Zeitung ise yorumunda erken seçimin Johnson'ın sonunu getirebileceğini dile getiriyor:

"Parlamento yetkisiz bırakılmış, siyasi çizgiden sapanlar meclis grubundan uzaklaştırılmış… Ülkesinin geleceğini düşünen böyle davranmaz. Ancak kendi geleceğini düşünen bunları yapar. Mesele bütünüyle Başbakan Boris Johnson'ın iktidarda kalmasıyla ilgili. Johnson Avrupa Birliği ile yeniden müzakere planından uzun süredir uzaklaşmış durumda, her ne kadar Brüksel üzerindeki baskıyı daha da artırmaktan söz etse de. Pratikte ise Johnson'ın görevde olduğu yaklaşık altı haftadır Londra'dan çıkan hiçbir şey yok. Tabii tehditleri saymazsak. Ancak AB sıkı ve sakin duruyor. Provokasyonlara gelmiyor. Doğrusu da bu. Zira Johnson'un daha uzun bir süre başbakan olarak kalması gerektiğinden şüphe duyan seslerin sayısı artıyor. İktidardan düşmesi imkânsız değil. Kendisini göreve getiren neyse kötü sonunu da o hazırlayacak: İnsafsızlığı ve güç istemi.”

Almanya Başbakanı Angela Merkel bugün Çin'i ziyaret ediyor. Ziyaret öncesi Hong Kong'da aylardır protestolara neden olan suçluların sınır dışı edilmesine yönelik yasa geri çekildi. Konu Alman basınında da işleniyor. Neue Osnabrücker Zeitung konuyla ilgili şu yorumu yapıyor:

"Hong Kong yönetiminin suçluların sınır dışı edilmesini öngören tartışmalı yasayı tam da Başbakan Angela Merkel'in Çin ziyareti öncesinde Çin'in lütfuyla geri çekmesi bir tesadüf olabilir. Bu değişiklik her ne kadar sevindirici olsa da Çin komünist rejiminin 2048 yılına kadar güvence altına alınmış temel özgürlüklerle bir zamanların Britanya sömürgesini nasıl tutacağı bir sorun olmaya devam ediyor. Sistem rekabetinde uzun vadede sadece bir kazanan olacak. Almanya ve Avrupa Çin'in partneri olarak ağırlıklarını ‘bir ülke iki sistem' prensibinin uzun vadeli olarak kalıcı olabilmesi için koymalı; vatandaşlık hakları savunucularının ahlaki olarak desteklenmesi de buna dâhil. Yoksa Hong Kong totaliter bir kadere mi terk edilecek?"

Magdeburg'da yayımlanan Volksstimme gazetesi de aynı konuda şu yorumu yapıyor:

"Başbakan'ın çerçevesi ekonomik olarak çizilmiş Çin ziyareti Hong Kong faktörü nedeniyle tamamen farklı bir yön kazanıyor. 20 yıldır Halk Cumhuriyeti'ne ait olan eski Britanya sömürgesindeki kitlesel protestolara benzer gösteriler Çin'de en son 1989 yılında olmuştu. Pekin'in aşırı derecede artan etkisine karşı düzenlenen protestolar etkisini gösteriyor. Gösterilere yol açan sınır dışı yasası geri çekildi. Ancak bununla kalınamaz. Bu gerilimli ortamda insan hakları savunucuları Merkel'den Çin yönetimiyle müzakerelerinde Hong Kong'u muhakkak gündeme getirmesini istiyor. Başbakan bunu belki de yapmayacak ya da düşük bir tonla yapacak. Çin Hong Kong'daki isyanı iç işleri sayıyor ve nasıl olursa olsun karışılmasını istemiyor. Merkel Hong Kong için bir mücadeleye girişmeyecek. Almanya'nın en büyük ticaret ortağı olan Çin ile ciddi bir anlaşmazlık Alman ekonomisi açısından da zehir anlamı taşıyor."

DW / EC, JD

©Deutsche Welle Türkçe

 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik