1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa'dan Türkiye'ye yüzde 30 kadın aday kota çağrısı

Kayhan Karaca
17 Ekim 2024

Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi, Türkiye'de kadınların yerel siyasetteki rolünün artırılması için seçimlerde yüzde 30 kadın aday kotası uygulanması tavsiyesinde bulundu.

Oy kullanan bir kadın, kucağında bebek var
Avrupa Konseyi, Türkiye'ye kadın adaylar için yüzde 30 kota çağrısı yaptıFotoğraf: picture alliance / Anadolu

Avrupa Konseyi üyesi ülkelerin yerel yöneticilerinin parlamentosu olan Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi (AYBYK), Türkiye'de kadınların siyasette yeterince temsil edilmediği gözleminden yola çıkarak, yerel planda karar makamlarına katılımlarının artırılması amacıyla asgari yüzde 30 aday kotası uygulanması tavsiyesinde bulundu.

Karar, AYBYK'nın 31 Mart 2024 yerel seçimleriyle ilgili bugün Strasbourg'da tartışılıp oylanan gözlem raporunda yer aldı.

AYBYK Genel Kurulu'nda 4'e karşı 65 oyla kabul edilen rapor ve tavsiye kararında, Türkiye'deki son yerel seçimlerde kadın belediye başkanı ya da il genel meclis üyesi aday oranının sadece yüzde 15,7 olduğuna işaret edilerek, kimi siyasi partilerin belediye başkanlığı için "neredeyse hiç kadın aday göstermediği" kaydedildi.

Raporda, 2019 yerel seçimleri sonunda belediye başkanlarının sadece yüzde 3'ünün, belediye meclis üyelerinin yüzde 11'inin, muhtarların ise yüzde 2'den biraz fazlasının kadın olduğu hatırlatıldı.

31 Mart seçimlerinde ise seçilen büyükşehir belediye başkanları, il belediye başkanları, ilçe belediye başkanları, belediye meclis üyeleri ve muhtarların yüzde 14,7'sinin kadın olduğu, 5 büyükşehir (Diyarbakır, Eskişehir, Tekirdağ, Gaziantep, Aydın), 6 il ve 64 ilçede kadınların yönetimde görev aldığı not edildi. AYBYK, az da olsa bu artışı geçmişteki seçimlere nazaran "iyileşme" olarak değerlendirdi.

Kadın aday sayısındaki yetersizliğin sadece yerel yönetimlerde değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) de gözlemlendiğine dikkat çeken AYBYK, kadın milletvekili oranının yüzde 19,9 olduğunu, Türkiye'nin bu alanda 184 ülke arasında 117'nci sırada yer aldığını kaydetti. Raporda Türkiye'de DEM ve CHP gibi kimi partilerin kadın kotaları uygulamaya başlamasının memnuniyet verici olduğu belirtilmekle birlikte, bu konunun siyasi aktörlere bırakılması halinde kadınların yerel siyasete katılımlarının iyileşmesinin zaman alacağı görüşü savunuldu. Bu gözlemden yola çıkan AYBYK, Türkiye'ye yüzde 30 kadın kotası tavsiyesinde bulundu.

CHP yüzde 50'yi hedefliyor

AYBYK bünyesindeki Türkiye heyetinin yeni Başkanı, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlücü (CHP), oylama öncesi Genel Kurul'da yaptığı konuşmada, 2019 yerel seçimlerinde 40'larda olan belediye başkan sayısının bu seçimlerde 75'e yükseldiğini hatırlatarak, "Tabii ki çok az bu sayı. Bunun yükseltilmesi için Avrupa Konseyi'nin önerilerine ve diyaloglarına açık bir şekilde yolumuza devam etmemiz gerekir" ifadelerini kullandı. CHP tüm seçimler için yüzde 33 olan kadın ve gençlik kotasını gelecek 10 yıl içinde yüzde 50'ye çıkarmayı hedefliyor.

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlücü (CHP) seçim kampanyası sırasındaFotoğraf: ANKA

AYBYK Türkiye raportörlerinden İsviçreli vekil David Eray, Türkiye'de CHP'nin geliştirdiği kota modelinin sadece Türkiye için değil Avrupa için de model oluşturabileceğini söyledi

Diyarbakır Çınar Belediye Meclis Üyesi Kader Uzun Madenkuyu (DEM) ise partisinin kadın kotasına ek olarak eş başkanlık sistemi uygulamasını örnek gösterdi.

Rapor ve kararda neler var?

AYBYK kararında 31 Mart seçimlerinin genel olarak düzenli ve iyi biçimde yönetildiği not edildi. Seçim kampanyasının "rekabetçi" ve 2016 darbe girişiminden bu yana düzenlenen seçimlere oranla adaylara daha az kısıtlamalar getirilen, güvenlik konularına daha az odaklanılan ve daha az çatışmacı bir ortamda gerçekleştiğine vurguda bulunuldu.

Seçime katılım oranının yüksek olmasını "vatandaşların yerel ve bölgesel demokrasiye bağlılığının göstergesi" olarak değerlendiren AYBYK, seçmen kütüklerine kayıt için üç aylık ikamet şartı ve mobil sandık uygulamalarını pozitif gelişme olarak not etti. İlk seçim sonuçlarının, yönetimin el değiştirdiği il ve ilçeler dahil, adaylar tarafından derhal kabullenilmiş ve yeniden sayım işlemlerinin hızla yapılmış olması da karar metninin pozitif hanesinde yer aldı.

AYBYK, buna karşılık, "seçim mevzuatındaki yetersizliği, teknik yeterliliğini sorgulamadığı Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunu, seçmen listelerinin doğruluğuyla ilgili tartışmaları, resmi olarak sadece 10 gün süren seçim kampanyasını, idari kaynakların iktidar partisi adayları tarafından kötüye kullanıldığı iddialarını, siyasi parti ve kampanya finansmanıyla ilgili standartların yeterince uygulanmıyor olmasını, kayyum atamalarını ve ifade, örgütlenme ve medya özgürlüğüne getirilen kısıtlamaları" raporun negatif hanesine ekledi.

Tavsiye kararında Ankara'ya seçim mevzuatının açıkça anlaşılırlığını artırması ve seçimler için birleştirici bir çerçeve sağlamak amacıyla seçimle ilgili tüm kanunları uyumlaştırması, YSK bünyesinde karar alma sürecini saydamlaştırması, ulusal gözlemcilerin tüm seçim sürecini takip etmelerine olanak tanıması, seçmen listelerinin doğruluğu konusunda önlemler alması, askeri öğrencilerin ve silah altındaki yükümlü askerlerin oy hakkına yönelik kısıtlamaları kaldırması çağrısı yapıldı.

Kararda, siyasi partilerin ve seçim kampanyalarının finansmanı konusunda Avrupa Konseyi tavsiyeleri temelinde adımlar atması, muhtar seçimleriyle ilgili düzenlemeye gitmesi, idari kaynakların kampanya süresi boyunca kötüye kullanımının önlenmesine ilişkin hükümleri artırması, Cumhurbaşkanının yerel seçim sürecine katılımını netleştirmesi ve gazetecilerin ifade özgürlüğü önündeki engelleri kaldırması çağrısı da yer aldı.

AYBYK'nın diğer Türkiye raportörü Slovenyalı vekil Vladimir Prebilic, Genel Kurul oturumunda yaptığı konuşmada, seçim mevzuatının, başta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) ifade ve örgütlenme özgürlüğüyle ilgili içtihadı olmak üzere, uluslararası standartlar ve Türkiye'nin taahhütleriyle uyuşmayan yanları bulunduğunu söyledi.

Kayyum tartışması

Hakkari belediyesine kayyum atanmasını da gündeme getiren Prebilic, kayyum uygulamasından vazgeçilmesi gerektiğini, bu uygulama yerine "ya belediye meclisi bünyesinde seçim ya da seçimin yenilenmesi" seçeneklerine yönelinmesi gerektiğini dile getirdi.

AYBYK Türkiye heyeti üyelerinden İstanbul Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün (CHP), konuşmasının kayyum atamalarıyla ilgili bölümünde, "Anayasadan İçişleri Bakanına verilen yetkinin kaldırılarak, kayyum meselesinin tümüyle tarihe gömülmesi ve vatandaşın seçmiş olduğu belediye başkanının ve seçilmiş olan kişilerin ancak bağımsız yargı organları tarafından görevden alınıp, suçu kesinleştikten sonra yerlerine meclis üyelerinden seçilmiş birisinin getirilmesi Türk ve Avrupa yerel demokrasisine katkı sağlayacaktır" ifadelerini kullandı.

Niğde Belediye Başkanı Emrah Özdemir (AKP) ise kayyum kararını "meşru bir güvenlik tehdidine karşı atılan zorunlu bir adım" olarak değerlendirdi. Özdemir, Genel Kurul'daki konuşmasında, "Terör örgütüyle bağlantılı olan belediyeler terör örgütlerinin faaliyetlerini finanse etmekte ve örgütsel yapıya maalesef destek vermektedir. Zorunlu olan bu önlemin tek amacı halkın güvenliği ve demokrasiyi korumaktır. Bu önlem kalıcı değil, geçici bir önlemdir" görüşünü savundu.

Strasbourg merkezli AYBYK, Avrupa Konseyine üye 46 ülkede yerel ve bölgesel demokrasiyi ve bu yönetimlerin özerkliğini güçlendirmek, yerel ve bölgesel yönetişimi iyileştirmek ve Avrupa'daki bölgelerarası ve sınır bölgeleri arasındaki iş birliğini geliştirmek için faaliyet gösteriyor. Kongre, 1985 yılında hazırlanan ve yerel yönetimler için bugün en önemli referans belge olan Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı temelinde çalışıyor. Yerel yönetimin temel prensiplerini ortaya koyan ve yasal planda bağlayıcı olan Şart, Türkiye tarafından bazı çekincelerle kabul edilerek, 1 Nisan 1993'ten itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe konmuştu.

 

DW Türkçe'ye sansürsüz nasıl erişebilirim?