1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"Avrupa’da ebedi barış hayali suya düştü"

5 Nisan 2016

Panama Belgeleri’nin yankıları, AB Komisyonu’nun iltica başvurularını karara bağlama yetkisini üye ülkelerden devralma planı, SIPRI raporu ve İran uçuşlarında kadın personele başörtüsü zorunluluğu öne çıkıyor.

Fotoğraf: imago/C. Thiel

06.04.2016 - Alman basınından özetler

This browser does not support the audio element.

Die Welt gazetesinin dünya genelinde birçok devlet adamının koltuğunu sallayan ve İzlanda Başbakanı’nın istifasına yol açan Panama Belgeleri'ne dair yorumunda şu satırlar dikkat çekiyor:

"Maliyeyi dolandıranların cezalandırılması gerekir. Ancak yine de birçok ülkede offshore firmaların kurulması, özel hayatın korunması anlamına da geliyor. Bu yolla yatlar, hisse senedi paketleri ya da dev gayrimenkuller satın alınıp yönetiliyor. Özellikle Almanya’da 'zenginlere' yönelik imrenme, bu tür bir gizlenme faaliyetini destekler nitelikte. Vergi kaçakçıları ile uluslararası mücadelede bir adım daha ilerleme kaydedildi. Panama uzmanlar tarafından vergi şeffaflığını engelleyen son ülke kabul ediliyordu. Bu şimdi kesin değişecektir. Bu da gösteriyor ki, sonunda kazanan her zaman maliye olacaktır."

Münchner Merkur gazetesi, yorum sütunlarında Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'nun iltica başvurularını karara bağlama yetkisini üye ülkelerden devralma hazırlığını ele alıyor:

"AB Komisyonu’nun yeni fikrinin vereceği memnuniyet Varşova, Prag ve Budapeşte’de muhtemelen çok sınırlı olacaktır. Bu kentlerde, şimdi Brüksel’in direktiflerine boyun eğmek için mi aylarca Berlin’in insani diktasına karşı konuldu! O nedenle söz konusu plan için 'ölü doğum' demek yanlış olmaz. AB Komisyonu, Brüksel’in bir süper kurumunun gelecekte AB ülkelerine sığınmacı gönderme işini devralması hayali ile oyalanacağına, sığınma arayanları gönüllü olarak kabul eden ülkelerin ekonomik yükünün AB bütçesi ile nasıl hafifletileceği tartışmasını körüklemeli. Bu hiç şüphesiz gönülsüzleri, sığınmacılara yardıma teşvik etmek için daha şık bir çözüm olurdu."

Dünya çapında askeri harcamalar dört yıllık gerileme sürecinin ardından yeniden yükselişte. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü SIPRI'nin açıkladığı rapora göre 2015 yılında dünyada askeri amaçlı 1 trilyon 471 milyar euroluk harcama yapıldı. Regensburg’da çıkan Mittelbayerische Zeitung'un konuya ilişkin yorumunda ilginç bir karşılaştırma dikkat çekiyor.

"Avrupa’da ebedi barış hayali suya düştü. Bu acı gerçeğin kanıtlarını SIPRI Enstitüsü'nün son silahlanma raporu da ortaya koyuyor. Halklar arasında dostluk ve barış dönemi yerine siyasi slogan yine barışı silahlarla sağlamak oldu. Bu da tıpkı bir sismograf gibi sürekli yeni kriz noktalarının haberini veriyor. 2015 yılında bir buçuk trilyon euroluk askeri harcama yapıldı. Şu an yaklaşık 7 buçuk milyar olan dünya nüfusu göze alındığında bu harcamalardan kişi başına 200 euro düşüyor. Karşılaştırma yapmak için önemli bir rakam. Zira neredeyse 1 milyar insan günde sadece 1 euro ile geçinmeye çalışıyor."

İran’a yönelik uluslararası yaptırımların kaldırılmaya başlanmasının ardından Air France firması 17 Nisan’da yeniden Paris-Tahran seferlerine başlayacak. Ancak hostes ve kadın pilotların İran’da uçaktan iner inmez başörtüsü takma zorunluluğu tartışmalara yol açtı. Air France kadın personeline İran uçuşlarında görev almayı reddetme hakkı tanıdı. Basın turumuzu Koblenz’te yayımlanan Rhein-Zeitung adlı gazetenin konuya ilişkin yorumu ile noktalıyoruz:

"Sinagog ve camilerdeki başörtüsü kuralına uymak kesinlikle sorun değil. Aynı şekilde bir camiye girmeden ayakkabıların çıkartılması da. Bu mekanlar, ister doğuda, ister batıda ister güney isterse kuzeyde olsun fark etmez, kesinlikle başkalarının duygu ve inançlarının dikkate alınması gereken yerler. Ama İran bir cami değil. Ve tıpkı başörtüsünün Almanya’da da alışılmadık bir şey olmadığı gibi, isteyen herkes saçlarını örtebilir. Ancak bunu istemeyen de örtmek zorunda bırakılmamalı. İran’ın uluslararası topluluğa yeniden entegrasyonu için on yıllar boyu gösterilen çabalarda diplomatlar, bu tarz bir açıklığa izin verilmesini gerektiren sonuçları açıkça ortaya koymakta başarısız oldu. Yürütülen müzakere ve diyalog toplantılarında Mollaları, esnekliğin onların da çıkarına olduğuna ikna etmek politikacıların görevi değil mi? Batı değerlerini elde etmeye yönelik çaba gösteren İran gençliğini, dindarlığın özü ile ilgisi olmayan alanlarda onlara ne kadar özgürlük verirlerse o kadar kendilerine bağlayacaklarını anlatmak da?"

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Başak Demir