Almanya’nın Göç, Mülteciler ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Aydan Özoğuz Akdeniz sularındaki göçmen ölümlerini ve Almanya'daki mültecilere kötü muamele iddialarını DW Türkçe'ye değerlendirdi.
Reklam
Korku ve yıkıntılar arasında: Yezidi mültecilerin dramı
Binlerce Yezidi, Sincar bölgesinde İslam Devleti milislerinden kaçışlarının ardından zorluklarla karşı karşıya. ABD bölgeye besin maddesi ve su sağlarken şimdilik bir kurtarma operasyonu gerekli görmüyor.
Fotoğraf: AHMAD AL-RUBAYE/AFP/Getty Images
Güvenlik arayışı
Nereye gittiklerinin önemi yok, buradan güvenli olsun yeter! Binlerce Yezidi vahşi İslam Devleti teröründen kaçıyor. Kuzey Irak’ta saklanabilecek bir sığınak bulanlar şanslı. Çünkü Sincar Dağları’nda mültecilerin ihtiyaçlarını karşılaması oldukça zor. Batı’nın yardımına daha çok ihtiyaç var.
Fotoğraf: Reuters
Yezidilerin büyük göçü
Yezidiler İslam Devleti’nin kontrolü altındaki bölgelerden sıklıkla şiddet yoluyla uzaklaştırılıyor. Binlercesi Suriye’ye göç etti. Ancak bir kısmı Irak-Suriye sınırında yer alan Fişhabur köyünde olduğu gibi Irak’a tekrar geri döndü.
Fotoğraf: Reuters
Soyulmuş, aşağılanmış ve travmatik
İslam Devleti savaşçıları genellikle mültecilerin paralarını, değerli eşyalarını ve pasaportlarını çalıyor. Mültecilerin çoğu, üzerlerindeki kıyafetler dışında her şeylerini kaybetmiş durumda. Ülkelerini terk etmek zorunda olan birçok çocuk büyük travma yaşıyor. Bu süreçte en az beş yüz Yezidi’nin öldürüldüğü düşünülüyor.
Fotoğraf: Reuters
En önemli ihtiyaçlara erişemiyorlar
Mülteci Yezidi ailelere su dağıtımı sırasında izdiham yaşanıyor. Kürt bölgelerindeki mültecilerin ihtiyaçlarının karşılanması konusunda lojistik açıdan sıkıntılar var.
Fotoğraf: Ahmad Al-Rubaye/AFP/Getty Images
Kürt Kızılayı görev başında
Zorluklar tıbbi ihtiyaçlar konusunda da geçerli: Kürt Kızılayı üyeleri Sincar Dağları sınırında bulunan mültecilere yardım ediyor. Birçoğu yaralı ya da yaya olarak yaptıkları uzun süren bu kaçış yolculuğundan bitap düşmüş durumda.
Fotoğraf: Reuters
Geçici koşullarda yaşam
Kuzey Irak’taki birçok mülteci gelecekti yaşamları konusunda umutsuz. Uluslararası Göç Örgütü verilerine göre Irak genelinde aralarında Yezidi ve birçok Hrıstiyan’ın da bulunduğu toplamda bir milyondan fazla insan göç etmiş durumda.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Eski günlerden kalan oyuncak bir tavşan
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği üyeleri başka bir Kuzey Irak kenti Erbil’de geçici mülteci çadırları kurdu. Bez de olsa kendilerine ait duvarlarının olmasından memnun olan mültecileri, ana vatanlarından kaçarken birkaç kişisel eşyayı kurtarabilmiş olmaları da mutlu ediyor.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
İhtiyaçlar helikopterlerle sağlanıyor
ABD Hava Kuvvetleri bir kaç gün önce helikopterlerle Sincar Dağları’nda yaşayan Yezidilere su ve gıda maddesi dağıtmaya başladı. Mülteciler bu yardımlara muhtaç çünkü dış dünyayla tüm bağlantıları kopmuş durumda.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Havadan son kurtarma
13 Ağustos’ta bir Irak helikopterinin inişi sırasında izdiham yaşandı. ABD birlikleri tarafından yapılması planlanan kurtarma operasyonu büyük bir olasılıkla yapılmayacak. Pentagon’a göre bölgede kalan mülteci sayısı endişe edilenden daha az.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Açlık, susuzluk ve ölüm korkusu
Birleşmiş Milletlere göre bine yakın kişi yüksek sıcaklıklar ve su sıkıntısı nedeniyle dağlarda hayat mücadelesi veriyor. CNN’in henüz doğrulanmamış haberine göre yüze yakın Yezidi kadın ve çocuk Sincar Dağları’ndaki İslam Devleti militanları tarafından kaçırıldı. Başarabilenler bir helikoptere binip kurtulmaya çalışıyor.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Önce kadın, çocuk ve yaralılar
Yardım güçleri her şeyden önce yaralıları ve zayıf düşmüş mültecilerle, kadınlar ve çocukları kurtarıyor. Yakın zamanda bir kurtarma operasyonu helikopteri trajik bir biçimde fazla yolcu aldığı için düştü.
Akdeniz'de mülteci ölümleri, özellikle Nisan ayında 800’e yakın mültecinin boğularak ölmesi, başta Avrupa olmak üzere tüm dünyada büyük yankı uyandırmıştı. AB de, bu konudaki sorumluğunu masaya yatırarak, mültecilerin zor şartlarını ortadan kaldırmak için çareler arıyor. Bu kapsamda insan kaçakçılığını önlemek üzere mülteci kotası ve askeri misyonu da içeren bir plan hazırlandı. Almanya’nın Göç, Mülteciler ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Aydan Özoğuz, sorunun çok yönlü ve hassas olduğunu belirterek, çarelerinin de bu minvalde oluşturulması gerektiğini savunuyor.
DW: Sayın Bakan, AB Komisyonu, mülteciler konusunda yeni bir strateji planı ortaya koydu. Birliğin bu konudaki girişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aydan Özoğuz: Öncelikle şunu görmek lazım; AB'nin kâğıt üzerinde diyebileceğim bir mülteci politikası var. Ve bu politikayı bir türlü hayata geçiremiyoruz. İlk göze çarpan bu. Öyle ki, bazı AB ülkeleri mültecilere yardım etmeye hiçbir şekilde yanaşmıyor. Dolayısıyla mülteci sorunu AB için son derece ciddi bir imtihan. Kuşkusuz bu konu hakkında bir sürü görüşmeler var ve biz bunu Almanya olarak, daha öncelikli bir hale getirmeye çalışıyoruz. Zira Avrupa'da sadece dört beş ülke, mültecilere gerçek anlamda yardım sunuyor.
DW: Peki, bu konuda bir çözüm olabilecek, AB Komisyonu'nun mültecilerin AB ülkelerine adilce dağıtılmasını öngören kota sistemi önerisi var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Korku ve yıkıntılar arasında: Yezidi mültecilerin dramı
Binlerce Yezidi, Sincar bölgesinde İslam Devleti milislerinden kaçışlarının ardından zorluklarla karşı karşıya. ABD bölgeye besin maddesi ve su sağlarken şimdilik bir kurtarma operasyonu gerekli görmüyor.
Fotoğraf: AHMAD AL-RUBAYE/AFP/Getty Images
Güvenlik arayışı
Nereye gittiklerinin önemi yok, buradan güvenli olsun yeter! Binlerce Yezidi vahşi İslam Devleti teröründen kaçıyor. Kuzey Irak’ta saklanabilecek bir sığınak bulanlar şanslı. Çünkü Sincar Dağları’nda mültecilerin ihtiyaçlarını karşılaması oldukça zor. Batı’nın yardımına daha çok ihtiyaç var.
Fotoğraf: Reuters
Yezidilerin büyük göçü
Yezidiler İslam Devleti’nin kontrolü altındaki bölgelerden sıklıkla şiddet yoluyla uzaklaştırılıyor. Binlercesi Suriye’ye göç etti. Ancak bir kısmı Irak-Suriye sınırında yer alan Fişhabur köyünde olduğu gibi Irak’a tekrar geri döndü.
Fotoğraf: Reuters
Soyulmuş, aşağılanmış ve travmatik
İslam Devleti savaşçıları genellikle mültecilerin paralarını, değerli eşyalarını ve pasaportlarını çalıyor. Mültecilerin çoğu, üzerlerindeki kıyafetler dışında her şeylerini kaybetmiş durumda. Ülkelerini terk etmek zorunda olan birçok çocuk büyük travma yaşıyor. Bu süreçte en az beş yüz Yezidi’nin öldürüldüğü düşünülüyor.
Fotoğraf: Reuters
En önemli ihtiyaçlara erişemiyorlar
Mülteci Yezidi ailelere su dağıtımı sırasında izdiham yaşanıyor. Kürt bölgelerindeki mültecilerin ihtiyaçlarının karşılanması konusunda lojistik açıdan sıkıntılar var.
Fotoğraf: Ahmad Al-Rubaye/AFP/Getty Images
Kürt Kızılayı görev başında
Zorluklar tıbbi ihtiyaçlar konusunda da geçerli: Kürt Kızılayı üyeleri Sincar Dağları sınırında bulunan mültecilere yardım ediyor. Birçoğu yaralı ya da yaya olarak yaptıkları uzun süren bu kaçış yolculuğundan bitap düşmüş durumda.
Fotoğraf: Reuters
Geçici koşullarda yaşam
Kuzey Irak’taki birçok mülteci gelecekti yaşamları konusunda umutsuz. Uluslararası Göç Örgütü verilerine göre Irak genelinde aralarında Yezidi ve birçok Hrıstiyan’ın da bulunduğu toplamda bir milyondan fazla insan göç etmiş durumda.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Eski günlerden kalan oyuncak bir tavşan
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği üyeleri başka bir Kuzey Irak kenti Erbil’de geçici mülteci çadırları kurdu. Bez de olsa kendilerine ait duvarlarının olmasından memnun olan mültecileri, ana vatanlarından kaçarken birkaç kişisel eşyayı kurtarabilmiş olmaları da mutlu ediyor.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
İhtiyaçlar helikopterlerle sağlanıyor
ABD Hava Kuvvetleri bir kaç gün önce helikopterlerle Sincar Dağları’nda yaşayan Yezidilere su ve gıda maddesi dağıtmaya başladı. Mülteciler bu yardımlara muhtaç çünkü dış dünyayla tüm bağlantıları kopmuş durumda.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Havadan son kurtarma
13 Ağustos’ta bir Irak helikopterinin inişi sırasında izdiham yaşandı. ABD birlikleri tarafından yapılması planlanan kurtarma operasyonu büyük bir olasılıkla yapılmayacak. Pentagon’a göre bölgede kalan mülteci sayısı endişe edilenden daha az.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Açlık, susuzluk ve ölüm korkusu
Birleşmiş Milletlere göre bine yakın kişi yüksek sıcaklıklar ve su sıkıntısı nedeniyle dağlarda hayat mücadelesi veriyor. CNN’in henüz doğrulanmamış haberine göre yüze yakın Yezidi kadın ve çocuk Sincar Dağları’ndaki İslam Devleti militanları tarafından kaçırıldı. Başarabilenler bir helikoptere binip kurtulmaya çalışıyor.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Önce kadın, çocuk ve yaralılar
Yardım güçleri her şeyden önce yaralıları ve zayıf düşmüş mültecilerle, kadınlar ve çocukları kurtarıyor. Yakın zamanda bir kurtarma operasyonu helikopteri trajik bir biçimde fazla yolcu aldığı için düştü.
Aydan Özoğuz: AB ülkelerinin standartları, durumları çok farklı. O nedenle tabii ki, Almanya her zaman daha fazla mülteci alacak. Aynı şekilde İsveç'in de çok fazla sığınmacıyı aldığını biliyoruz. Bazı ülkeler ise hiç almıyorlar. İşte bunu değiştirmemiz lazım. Biz diyoruz ki, belli bir kotayı bulmamız gerekiyor. Ve bu kota her ülkenin durumuna dair bir kota olmalı. Yani bir ülkenin ekonomik şartları zorsa, küçükse elbette daha az sayıda kişi alacaktır. Ama buna da standartlar bulmamız lazım. Malum herkes bu konuda istediği gibi davranamaz. Bazı ülkelerden kötü muamelelerle ilgili haberler geliyor. Bunun da, olmaması lazım. Anlaşıldığı gibi konu çok yönlü ve hassas, çareleri de öyle. Yolumuz uzun, ama biz bunu hızlandırma gayretindeyiz. Bu nedenle söz konusu ülkelerle sürekli görüşme halindeyiz diyebilirim.
DW: Sayın Özoğuz, sizin de ifade ettiğiniz gibi mülteci sorunu çok yönlü bir sorun ve ülkelerin dış siyasetini olduğu kadar iç siyasetini de ilgilendiriyor. Almanya da dâhil olmak üzere AB ülkelerinde mültecilere karşı muhalif bir kitle de var. Bu konuda neler söylersiniz?
Aydan Özoğuz: Maalesef birçok ülke kendi ülkesindeki sağ kesimden korktuğu için mültecilere yardım elini uzatmıyor. Ben bunu görüyorum ve hiçbir şekilde tasvip etmiyorum. Her zaman böyle şeylere karşı çıkmak lazım. Ve bir devlet, özellikle de Avrupa'daki bir devlet böylesi hareketlere daha kuvvetli bir duruş sergilemeli. O nedenle de biz bunu her gün gündemimizde konu ediyoruz.'
DW: Tabii, Almanya'dan da zaman zaman mültecilere kötü muamele edildiğine dair haberler geliyor. Bu husustaki değerlendirmeleriniz ne yönde?
Aydan Özoğuz: Baştan şunu görmek gerekiyor, 90'lı yıllarla bugünü karşılaştırırsak, Almanya çok değişti. Binlerce kişi, mültecilere el uzatıyor, yardım ediyor; Almanca kursları veriyor, kahve içiyorlar, bir araya geliyorlar. Yirmi yıl önce buraya gelenlere yaklaşım, bu denli sıcak değildi. Elbette bazı sağcı topluluklar da var. Mesela Pegida olsun, başkaları olsun kuşkusuz bunlar da mevcut, ama bunlara karşı protesto için caddelere dökülen insanlar, bunlara karşı ışıklarını söndüren kiliseler var. Eskiden böyle şeyleri yaşayamıyorduk. Almanya bu konuda çok yol kat etti. Ama bunu tabii ki desteklemek lazım.
Mültecilere uzanan ilk yardım eli
Geçen yıl 40 bin mülteci sahil güvenlik yerine ticari gemiler tarafından kurtarıldı. İnsan kaçakçıları AB’nin kurtarma misyonu Mare Nostrum bittiğinden beri bu gemilerin rotalarına doğru dümen kırıyorlar.
Fotoğraf: OOC Opielok Offshore Carriers
Neredeyse güvende
Bu şişme bot kurtarılmak üzere. Mülteciler birazdan "Jaguar" ile karşı kıyıya geçebilecekler. Bu özel ticaret gemisi aslında Akdeniz‘de petrol platformları taşıyor.
Fotoğraf: OOC Opielok Offshore Carriers
Özel kurtarıcı
Jaguar gibi gemiler giderek daha fazla mülteciyi almak durumunda kalıyorlar. Zira, Avrupa Birliği Triton Misyonu kapsamında kurtarma gemilerinin sayılarını düşürdü. Bu kurtarma gemileri de İtalyan kıyılarından yalnızca 30 deniz miline (yaklaşık 56 kilometre) kadar devriye geziyorlar.
Fotoğraf: OOC Opielok Offshore Carriers
Dalgalı denizde korumasız
Aralık ayından bu yana Alman armatör Christopher Opielok’a ait petrol platformu taşıyan yalnızca iki gemi, batan gemilerden bin 500 mülteciyi kurtardı. Bir çok mülteci ise kurtarılamadı. Burada Jaguar'ın Nisan ayı ortalarında karşılaştığı alabora olmuş bir bot görülüyor.
Fotoğraf: OOC Opielok Offshore Carriers
Çelik yerine battaniye
Opielok’un gemileri aslında Malta’dan Libya kıyılarına yağ ve petrol platformları taşıyor. Şimdilerdeyse gemide erzak, battaniye ve ilaç da bulunduruyorlar.
Fotoğraf: OOC Opielok Offshore Carriers
Güvertede hayatta kalanlar
Ne var ki, Jaguar gibi bir gemiye ayak basmayı başaranlar dahi henüz güvende değil. Armatör Opielok, buz kesmiş bir halde sudan çekip çıkarttıkları bazı mültecilerin dakikalar içinde güvertede donduğunu söylüyor. Daha sonra hayatta kalanlar sayılıyor.
Fotoğraf: OOC Opielok Offshore Carriers
Alabora olmanın eşiğinde
Ticaret gemilerinin kaptanları denizdeki acil durumlarda yardımcı olmakla yükümlü. İnsan kaçakçıları da bunu biliyorlar ve Libya kıyıları önündeki Lojistik Destek Gemileri’nin rotalarına doğru dümen kırıyorlar. Burada görülen balık istifi gemi alabora olmak üzere.
DW: Yeniden AB'ye dönecek olursak, AB ayrıca, Akdeniz'de mülteci ölümlerinin önüne geçmek için insan kaçakçılığına karşı askeri misyonu tartışıyor. Almanya'nın tartışmalardaki pozisyonu nedir?
Aydan Özoğuz: Biz biraz endişeliyiz, onu açıkça söyleyebilirim. Askeri misyon konusunda tabii şunları düşünmek lazım: Nereye kadar gidip, hangi gemiye bomba atabiliriz. Mülteciler olduğu zaman zaten bir şey yapamazsınız. Öncesinde onların kurtarılması gerekiyor. Gemiyi istediğiniz gibi batıramazsınız. Ayrıca Avrupa'nın karşı kıyısında bulunan ülkelerdeki gemilere de istediğiniz gibi müdahale edemezsiniz. Yani burada açıkta kalan birçok soru işareti var.
DW ile Haber 21.05.2015 - 12:00
01:52
DW: Sizin çözüm öneriniz nedir?
Aydan Özoğuz: Bizim dediğimiz şu; burada meseleye taraf olan tüm ülkeler beraber çalışmaları gerekiyor ki, bir çözüm bulunabilsin. Ayrıca mülteciler için legal yollar açmamız gerekiyor. Çünkü şu an Avrupa'ya gelebilmek için legal yollar da yok. Bir mülteci buraya gelmek istiyorsa, mutlaka insan kaçakçılığı yapan bir gemiye binmesi lazım ve bir anlamda kaçakçılara kendi hayatını teslim etmesi lazım. Kuşkusuz bu duruma bir çare bulmak zorundayız. Bunun için legal yolları açmamız gerekiyor. Yani ailelere burada birleşim programlarını yeniden devam ettirmemiz gerekiyor.