1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
Futbol

Dışlandığını hisseden sadece Özil değil

25 Temmuz 2018

Göçmen kökeni nedeniyle ayrımcılığa maruz kaldığı hissine kapılan sadece Mesut Özil değil. Lukaku, Benzema ve Balotelli gibi başka Avrupalı yıldızlar da aynı dertten yakınıyor.

Belçika'nın Kongo kökenli forveti Romelu Lukaku
Belçika'nın Kongo kökenli forveti Romelu LukakuFotoğraf: Reuters/M. Brindicci

Bugün kahraman, yarın dışlanmış. Bu hisse sadece Almanya Milli Takımı’nı bıraktığını açıklayan Mesut Özil kapılmıyor. Özil, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada şöyle demişti: “(Almanya Futbol Federasyonu Başkanı) Grindel ve yardımcılarının gözünde kazandığımızda Alman’ım, kaybettiğimizde ise göçmen.” Başka Avrupa ülkelerinde de göçmen kökenli ailelere mensup futbol yıldızları, kendilerini bu rolde görüyor. “İşler iyi gittiğinde gazetelerde benim hakkımda ‘Belçikalı forvet’ diye yazdıklarını okudum. İşler kötü gittiğinde ise bana ‘Kongo asıllı Belçikalı forvet’ diyorlardı.” Bu sözler, geçtiğimiz Haziran ayında “The Players Tribune” adlı Amerikan internet platformuna konuşan Belçikalı milli futbolcu Romelu Lukaku’ya ait. Lukaku, Kongolu bir ailenin çocuğu olarak Belçika’nın Anvers kentinde doğup büyüdü. Romeru Lukaku'nun babası Roger Lukaku da 90'lı yıllarda Gençlerbirliği'nde forma giymişti.

Karim BenzemaFotoğraf: picture-alliance/ZUMAPRESS/M. Taamallah

Zidane da nasibini aldı

Cezayir kökenli Fransız futbolcu Karim Benzema, 2014 yılında yaptığı açıklamada “Gol atarsam Fransızım, atamazsam Arap” demişti. Göçmen kökenli futbolcuların maruz kaldığı muameleye dair Fransa’da sık sık tartışmalar yaşandı. 1998’de kendi evindeki Dünya Kupası’nı kazandığında “Çok kültürlü şampiyon takım” olarak göklere çıkarılan Fransa Milli Takımı, başarılı bir uyuma örnek gösterildi. Ancak sonraları başta Zinedine Zidane olmak üzere, pek çok göçmen kökenli futbolcu, aşırı sağcı Front National (Ulusal Cephe) mensuplarının ırkçı söylemlerine hedef oldu.

Başarının reçetesi çok kültürlülük

Güney Afrika’da düzenlenen 2010 Dünya Kupası’nda Fransa’nın gruplardan çıkamayıp erkenden havlu atması, tartışmaları daha da alevlendirdi. Fransa’nın elenmesinin baş sorumluları olarak Arap ve Afrika kökenli futbolcular gösterildi. Hatta dönemin milli takım teknik direktörü Laurent Blanc’ın, futbol eğitim merkezlerinde çifte vatandaşlar için yüzde 30’luk bir üst kota getirilmesini önerdiği ortaya çıktı. Federasyon yetkilileriyle yapılan toplantıda Blanc’ın “Yeni bir yapılanmaya gitmemiz ve kültürümüze uyumla ilgili daha farklı kriterler getirmemiz gerekir” ifadelerini kullandığı belirtildi. Toplantı protokolü kamuoyuna sızdığında Blanc geri adım attı, önerdiği kota da yürürlüğe konmadı. Neticede çok kültürlü Fransa takımı, 2018’de Dünya Şampiyonu oldu.

Ruud Gullit şu an 55 yaşındaFotoğraf: picture-alliance/Imaginechina/X. Lei

Gullit: İyi oynadığımda kabul görüyordum

Futbolda ırıkçılığın ne denle başarı endeksli olduğunu bizzat yaşayanlardan biri de Hollandalı Ruud Gullit. 1980’lerin sonunda dünyanın en iyi futbolcularından biri olarak gösterilen Surinam asıllı Gullit, kendi neslinin de ırkçılığa maruz kaldığını belirtiyor ve ekliyor: “O zamanlar kimse bize destek çıkmıyordu. Ben de kendi kendime ‘Herhalde farklı göründüğüm için böyle şeyler oluyor’ diyordum. İyi oynadığım zaman kabul gördüğümü hissediyordum. Dış görünüşüm farklıydı ama iyi oynadığımda itibar kazanıyordum.”

Balotelli’nin önerisi kabul edilmedi

Avrupa’nın pek çok ülkesindeki aşırı sağ akımlar, sorunu daha da arttırdı. Artık ırkçı sesler fütursuz bir üslupta yükseliyor. Göçmen kökenli insanlar alenen hakir görülüyor. Bu sadece futbolda değil, toplumun her kesiminde böyle. İtalyan milli futbolcu Mario Balotelli de bu konuda mağduriyet yaşayanlardan. Gana asıllı bir ailenin çocuğu olarak Palermo’da doğan Balotelli, sık sık ırkçı hakaretlere maruz kalıyor.

Balotelli, 2018 Dünya Kupası’na katılmaya hak kazanamayan İtalya Milli Takımı’nda kaptanlık görevine Afrika kökenli bir futbolcunun getirilmesini önerdi: “Bu, İtalya’ya gelen göçmenler için de önemli bir mesaj olur.” Sağcı parti Lig'e mensup İtalya İçişleri Bakanı Matteo Salvini ise milli takımın kaptanın, ülkeyi temsil eder nitelikte olması gerektiğini belirterek bu öneriyi geri çevirdi ve ekledi: “Balotelli’ye kolay gelsin. Onun işi top oynamak.”

Stefan Nestler

© Deutsche Welle Türkçe

 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik

Bu konuda daha fazla içerik

Daha fazla içerik göster