1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Banu Güven: Facebook imtihanı

Türkei Banu Güven
Banu Güven
7 Nisan 2018

Cambridge Analytica şirketinin Facebook uygulaması üzerinden yaklaşık 87 milyon kullanıcının verilerini ele geçirmesine ilişkin skandal büyüyor. Gazeteci Banu Güven skandalı ve etkilerini DW Türkçe için değerlendirdi.

Banu Güven

00:33

This browser does not support the video element.

Fotoğraf: Tugce Simsek

Ne yediğiniz, siyasi görüşünüz, hobileriniz, yaşınız, cinsel yöneliminiz, ayakkabı numaranız, ayakkabı zevkiniz, varsa çocuğunuz, kediniz ya da köpeğiniz… Ciddi ciddi ya da gırgırına Google’ladığınız herşey… Hepsini biliyorlar. Kim mi? Facebook ve reklam alışverişinde oldukları şirketler.

Youtube’da izlediğiniz bir videonun başında beliren reklam “pat” diye Facebook’ta da karşınıza çıkabiliyor, değil mi? Bir arkadaşınızın izleyip beğendiği filmin tanıtımı ana sayfada sizi bulabiliyor. Reklam verenler belki adınızı bilmiyor, ama hedef kitledeyseniz, Facebook tarafından sizinle buluşturuluyor. Bu platforma rızanızla yüklediğiniz her bir veri Facebook’un işlediği bir madene dönüşüyor. Bu sayede bazı reklam verenler o güne kadar hiç bilmediğiniz ve görmediğiniz bir üründen hoşlanabileceğinizi bile tahmin edebiliyor.

Siz Facebook’u bedava kullandığınızı zannediyordunuz değil mi? Facebook’un patronu Mark Zuckerberg, “Biz kişisel verileri satmıyoruz” diyor ama gerçeği tam söylemiyor. Aslında yaptığı kişisel bilgileri kullanarak reklam almak ve servetini büyütmek. Şirketin dijital reklamlardan elde ettiği gelir 2017 yılının tek bir çeyreğinde 7,9 milyar doları bulmuş. Bu, aldığınız hizmet karşılığında kendi rızanızla hayal edemeyeceğiniz kadar büyük bir bağışta bulunduğunuz anlamına geliyor. Bunu Facebook’un verilerinizi korumak konusunda verdiği güvenceye inanarak yapıyorsunuz. Ama son skandal da gösterdi ki, Facebook kullanıcılarının nefsi sadece reklam verenler tarafından imtihan edilmiyor. Siyasi çıkar peşinde olanlar da potansiyel seçmenleri etkilemek için platformun güvenlik açıklarını kullanıyor. Veri analizi şirketi Cambridge Analytica’nın tek bir uygulamayla 87 milyon Facebook kullanıcısının bilgisine ulaşmasından ve bunu Trump’ın kampanyasında kullanmasından söz ediyorum. Aynı şirketin sosyal medyada sahte hesaplarla Hillary karşıtı gündem yaratan ve Trump’ı destekleyen Rus İnternet Araştırmaları Ajansı’yla da ilişkisi olduğu öne sürülüyor.

Facebook’un patronu bu hafta Kongre’de ifade vermeden hemen önce gazetecilerle konuştu. Topu kendi ayağında tutup maçı istediği zaman bitirmek için telekonferans yöntemini seçmişti. Lafa Facebook’un faydalarını anlatarak girdi: “Biz idealist bir kuruluşuz” dedi, “Bu platformda tanışan insanlar evlendi, iş güç kurdular. Toplumsal hareketler ve yürüyüşler burada örgütlendi” diye devam etti. Dijital reklamlar sayesinde on milyonlarca küçük ölçekli girişimciyi potansiyel müşterilerle buluşturduğunu özellikle vurguladı. “Ama” dedi, “Bu alanın kötüye kullanılmasını engellemek için yeterince çalışmadık. Yalan haber, seçimlere dışarıdan müdahale, nefret söylemi ve kişisel verilerin korunması konularında sorumluluğumuzu yerine getiremedik. Bu devasa bir hataydı ve bu hatayı ben yaptım. Fazla iyimserdim”. Zuckerberg’i iyimserliğe iten saflığı mıydı, sistemin kârlılığı mı? Siz karar verin.

Kişisel verileri korumak için önlem almak şart

Facebook’un ne kadar kullanıcı kaybettiğini henüz bilmiyoruz. Bazı sosyal medya lokomotifleri “Sizin güveninizi hak edemedik” minvalindeki tam sayfa ilanlar üzerine “Evet, öyle” deyip hesaplarını kapatsalar da, Facebook’u sil çağrıları yapsalar da, galiba çoğunluk yerli yerinde. Belki bu haberleri hiç okumadılar, belki de “Dur bakalım, şimdi ne olacak? Bekleyip görelim” dediler. Sanırım bunda Facebook’un geçmişinizi kaydetmesi, bazen “İşte Hayatınız” programında olduğu gibi, sürprizlerle size hatırlatması da rol oynuyor. Kimsenin gönlü, en iyi göründüğü fotoğraflarıyla kurduğu, beğenilerle, yorumlarla ilmek ilmek ördüğü bir geçmişi bir kalemde silmeye razı değil. Oradaki varoluş hali ve beğeniler çoğu insana mutluluk veriyor. Kolay vazgeçemeyeceğiniz bir eş dost topluluğu oluşturmuş oluyorsunuz.

Bir de… Haber kaynaklarının tekdüzeleştiği memleketimizde Facebook hala derdimize çare. Sahte hesapların, bin türlü rivayetin ve yalan haberin arasında bocalansa da, Facebook bağımsız medya için önemli bir mecra, çünkü Türkiye’de 51 milyon kullanıcısı var. Ben de çoğunuza buradan ulaşıyorum.

Avrupa Birliği Mayıs sonunda yürürlüğe girecek yeni bir düzenlemeyle kişisel verilerin daha iyi korunmasını hedefliyor. Facebook’un patronu da buna uyacaklarını açıkladı, seçim ortamında kötüye kullanıma karşı önlemler aldıklarını anlattı. Ortada bir gayret olduğu aşikâr, ama son tahlilde işin ucunda ticaret var. Dolayısıyla kişisel verileri korumak için herkesin kendi önlemini alması şart. Acaba verilerinizin ne kadarı kime açık? Biraz uğraştırıyor, ama ayarlara girip bunu düzenleyebiliyorsunuz. Mümkün olduğu kadar.

Yazıyı yazarken ekranımda skandalı duyuran The Guardian gazetesinin bir haberi açık. Haberde Facebook’un gazeteyi dava açmakla tehdit ettiği de yazıyor. Sayfanın hemen sağında ise bir pencere var. Geçenlerde kendimi tutamayıp Facebook’taki reklamı incelediğim için olsa gerek; şık bir sırt çantası o pencereden bana bakıyor.

Banu Güven

© Deutsche Welle Türkçe

Banu Güven Gazeteci ve TV moderatörü. Türkiye, Almanya ve dünyadaki gelişmeler üzerine yazılar kaleme alıyor.
Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik