Süddeutsche Zeitung gazetesinde yayımlanan yorumda, PKK’nın 15 Türk askerini öldürmesi üzerineTürk kamuoyunda başgösteren infial ve basının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a aşırı baskısı sonucu Erdoğan’ın askere olası bir operasyon için yeşil ışık yakma zorunda kaldığını belirtiyor. Yorumun devamında özetle şu satırları okuyoruz:

“Başbakan bu girişimiyle askere çok tehlikeli bir hareket serbestisi tanımıştır ve bu girişimin faturası Erdoğan’a çok pahalıya malolabilir… . PKK bitirmek isteniyorsa, bu örgütün liderlerinin bu anlamsız mücadeleyi sona erdirmeleri için girişimde bulunmak gerekir. Bu da Iraklı Kürt liderlerin görevidir ve onlara da yarar sağlayacaktır. Ankara ise bu komşularına tehdit savuracağına, onlarla diyalog aramalıdır. Erdoğan, olası bir Irak operasyonu ile sadece Türkiye’nin AB opsiyonunu tehlekiye düşürmekle kalmıyor; genarallerin elinden kendini kurtarmak isterken, kendi rızasıyla onların eline düşmüş oluyor.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi ise, “Türkiye PKK ile Irak’ta Mücadele Etmek İstiyor” başlıklı bir haber yayımlamış. Haberde, Başbakan Erdoğan’ın sınırötesi harekat da dahil PKK’ya yönelik her türlü önlemin alınacağını ve gerekli emirlerin yerlerine gönderildiğini haber veriyor. Gazete, güncel gelişmeleri özetle okuyucusuna aktarırken, Türk hükümetinin Kuzey Irak’taki PKK üslerine karşı ABD’nin hiçbir girişimde bulunmadığı yönündeki suçlamasına da yer veriyor.

Dünya Ruh Sağlığı Günü dolayısıyla “Cellesche Zeitung” gazetesinden seçtiğimiz, çocuklara yönelik şiddetle ilgili şu yorumu aktarıyoruz:

”Konu, her zaman olduğu gibi, para ve personel kıtlığı. Çocuklarla ilgilenen kurumların mali kaynakları kısıldığı ve tek bir uzmanın 150 olayla ilgilenmek zorunda kaldığı bu koşullar altında haftada üç çocuğun Almanya’da şiddet ve kötü muamele nedeniyle ölmesine şaşırmamak gerekir. Gerçi mali kaynakların arttırılması tek başına sorunu çözmeye yetmez. Makamlar, doktorlar ve polis arasında çok daha etkin bir işbirliği gerek.”

“Frankfurter Rundschau” gazetesinin, Frankfurt kitap fuarına ilişkin yorumu da şöyle:

”Tüm diplomatik çabalara karşın, Katalan milliyetçiliği diye birşey var. Dışardan bu milliyetçiliğin içeriğini okumak güç. Bir çok Katalan yazar ise bunun herhangi bir gerilime yol açmasını istemiyor. Katalonya yol açacağı polemiğin farkında, bu nedenle fuarda bir ülke olarak değil bir kültür olarak ön plana çıkmak istiyor. Ama bir yandan siyasi yaklaşım içinde olmak, diğer yandan da sadece kültürel değerleri öne çıkartma isteğinin çelişkisini de yaşıyor. Her halükarda fuar konusunda söylenebilecek en önemli şey, Katalanların size sunacağı kültürel hazinelere daha bir yakından bakmanız tavsiyesi olacaktır.”