1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Basın özeti

Çelik Akpınar15 Ekim 2007

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Almanya’daki temasları, Çin Komünist Partisi’nin Kongresi ve Alman Yayıncılar Birliği’nin Saul Friedländer’e verdiği Barış Ödülü, Alman basınının yorum konularında öne çıkıyor.

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi, Rusya’nın dış politikada yine süper güç olma talebini yüksek sesle dile getirdiğine dikkat çekerek, bu konunun ve Putin tarzı yönetimin Avrupa ile ortak politikaları oluşturmada belirleyici olamayacağını, ancak yine de ortak çıkarlar bulunduğunu vurguluyor. Yorumun devamında şu görüşler savunuluyor:

“BM Güvenlik Konseyi’nde veto hakkı bulunan daimi üye Rusya olmadan önemli uluslalararası anlaşmazlıkları çözmek mümkün değil. Ancak, Rusya her defasında dayatıcı olmasa ve zafer edasıyla ortaya çıkmasa, yapıcı bir işbirliğine hazır olsa, o zaman herşey daha kolay olurdu. Buradan yola çıkılarak şu söylenebilir: Rusya Devlet Başkanı Putin ile Almanya Başbakanı Merkel arasındaki “Petersburg Diyaloğu” çerçevesindeki görüşmelerde ele alınacak çok hassas konular bulunmaktadır.”

Der Berliner Tagesspiegel adlı gazete de aynı konudaki yorumunda, eğer bir ülke sürekli güç gösterisinde bulunuyorsa, bunun ardında kendi zaafiyetini örtbas etme kaygılarının yattığı görüşünü dile getiriyor. Gazete bu kapsamda Putin’in ülkesine gıda ithalatını durdurma kararını, uzun menzilli füzeleri yeniden gündeme getirmesini, Kosova’ya ilişkin ya da İran’a yaptırımlar konusundaki muhalif politikalarını anımsatıyor ve yorumunu şöyle tamamlıyor:

„Bu politikalar güvensizliği sergiliyor. Bunlar, Rusya ekonomisinin ve neredeyse ülkenin tüm devlet bütçesinin enerji ihracaatına bağımlı olduğunu gizlemeye yönelik politikalardır ve hiçbir sonuç da getirmezler.“

Çin’de Komünist Parti’nin 17.ci Kongresi’ne ilişkin olarak Maerkische Oderzeitung adlı gazetenin yorumunda şu görüşlere yer veriliyor:

“Dünya üzerinde görülmemiş bir çelişki, bir yandan Marksizm-Leninizm’e bağlı olan bir partinin diğer taraftan ülkede vahşi kapitalizmin yerleşmesine önayak olmasıdır. Milyarlık nüfusa sahip olan, büyük bir büyüme içindeki bu ülkede reformların ayak sürümesi tüm dünyayı tehdit eden bir gelişmedir.”

Frankfurt Kitap Fuarı dün akşam sona erdi. Dünkü son günde İsrail’li tarihçi Saul Friedlander’e Alman Yayıncılar Birliği’nin barış ödülünün layık görülmesi Braunschweiger Zeitung gazetesindeki yorumda şu ifadelerle yer aldı:

“Friedlander kurbanların sesi oldu. O, teşekkür konuşması yerine, Yahudi anne ve babasıyla, ailesinin nasyonal sosyalistler tarafından öldürülmeden önce yazdıkları mektuplardan alıntılar okudu. Şiddet kurbanları adına konuştu. Dilin gücü ile ve insanları yüreklerinden etkileyerek özgür ve açık bir toplum için bundan daha iyi bir reklam yapılamazdı. Ve dilin gücünü kullanarak, diktatörlük kurbanları için bu ölçüde bir hassasiyet sağlanamazdı.”