1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Basın özeti

Ahmet Günaltay19 Ekim 2007

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in nükleer silahlanmayla ilgili açıklamaları ve Amerika Birleşik Devletleri’nden Irak’tan çekilme takvimi istemesi, Alman gazetelerinin yorum sütunlarına yansıyan konular arasında.

Fotoğraf: dpa

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in nükleer silahlanmayla ilgili açıklamaları ve ABD’nden Irak’tan çekilme takvimi istemesi Alman gazetelerinin yorum sütunlarına yansıyan konular arasında. Flensburger Tageblatt gazetesi, Putin’in açıklamalarını şöyle değerlendiriyor:

“Yeni atom denizaltıları, füze üsleri ve avcı bombardıman uçakları.. Tüm bunlar şimdilik kağıt üzerindeki projeler. Ama Ruslar’a moral kazandırırken Batı’nın korkularını depreştirmeye yetiyor. Putin psikolojik manevralarla, Rusya’nın ‘fakir ama mağruruz’ formüllü süper güçlük kompleksiyle oynuyor. Peki bu silahları kim ödeyecek? Tabii, zengin ama enerji bağımlısı olan Batı. Sürekli tırmanan petrol ve doğalgaz fiyatları buna benzer daha nice fikirlere ebelik edecek.”

Münchner Merkur gazetesi yorumunda, Vladimir Putin’in Rusya’nın otoritesini İran gibi uluslararası krizlerle mücadeleye yönlendirmemesinin endişe verici olduğunu belirtiyor ve, ‘temenni edelim Rusya seçimden sonra dünya barışındaki sorumluluğunu müdrik davransın’ diyor. ABD Başkanı Bush ile Vladimir Putin arasındaki çekişmeyi değerlendiren Braunschweiger Zeitung gazetesinin yorumu ise özetle şöyle:

“Rusya ile ABD’nin siyasi kültürleri arasındaki bütün farkllılıklara rağmen her iki tarafın da çıkarlarını koruma politikasını aynı ölçüde körüklemesi ilginçtir. Dış politikadaki gövde gösterisinin içte sağladığı başarı küçümsenmemeli. Bush ve Putin’in, darbeci generaller değil, ikinci kez seçilmiş tecrübeli devlet adamları oldukları unutulmamalı. Avrupa’nın diplomatlarına ise, zararı sınırlı tutma ve karşılıklı güç gösterisinin bloklaşmaya dönüşmesini önleme görevi düşüyor.”

Badische Zeitung gazetesinin yorumunda ise şu saptamalar yapılmış:

“Doğu ve batılı bloklar arasındaki hasımlaşma tarihe karıştı. İdeoloji savaşı sona erdi. Komünizmin çökmesinden sonra Rusya ile batılı ülkeler arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkiler arttı. Nasıl Avrupa Rusya’nın enerji hammaddelerine bağımlıysa, Rusya da hammadde gelirleriyle ekonomisini düzeltip halkın refahını arttırabilmek için Batı’ya muhtaç. Putin’in sert çıkışlarını seçim kampanyasının ışığında değerlendirmek gerekir. Devlet başkanı, eski ihtişamlarının hayalini kuran Ruslar’ın özlemlerini besliyor.”

ABD ile Rusya yönetimlerinin İran’ın nükleer programına verilmesi gereken tepki konusunda anlaşamamalarının vahim gelişmelere yol açabileceğini yazan Rhein Zeitung gazetesi Bush’un İran politikasına yorumunda şöyle değinmiş:

“İran’a karşı sertleşmenin yeridir. Rusya devlet başkanının moral verdiği mollalar rejimi giderek global güvenlik riski haline geliyor. Uluslararası anlaşmaları hiçe sayıp petrol gelirleriyle Irak’taki iç savaşı körüklüyor. Nükleer politikasıyla da bütün Ortadoğu’nun korkulu rüyası oluyor. Hiç şüphe yok ki nükleer hegemonyacılık peşinde koşan İran, ABD’nin bölgedeki müttefiki İsrail’e güçlü bir rakip olabileceğini kanıtlamak istiyor.”