1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Basın özeti

Ahmet Günaltay7 Kasım 2007

Beyaz Saray’daki Bush-Erdoğan buluşmasının sonuçları Alman basınının yer verdiği konular arasında. Ayrıca AB Komisyonu’nun dün açıkladığı ilerleme raporunda üye adaylarına yöneltilen talepler de işleniyor.

Fotoğraf: dpa

Münih’te yayımlanan Süddeutsche Zeitung gazetesi muhtemel sınır ötesi operasyonla ilgili yorumunda şu satırlara yer vermiş:

“Başbakan Erdoğan Bush ile görüşmmesinden sonra şüpheye mahal vermeyecek şekilde askeri harekatın yapılacağını duyurdu. Vaşington yönetimi de Irak’ın kuzeyindeki PKK kamplarının bombalanmasına kerhen onay verdi. Hava taarruzu ve komando birliklerinin baskınlarıyla sınırlı kalması beklenen operasyon içteki baskıyı azaltır. Batılı devletler de buna ses çıkarmazlar. Peki ya PKK da misilleme olarak terörü büyük şehirlere taşır ve bombalar patlatırsa ne olur. Avrupa ve ABD 25 yıldır ilk kez PKK ile mücadelede Türkiye’nin yanında yer alıyor. Erdoğan bu fırsatı iyi değerlendirirse Kürt örgütünü mağlup edebilir. Ancak dağlardaki mağaraları bombalamakla PKK’nın dize getirilemeyeceğini Türkiye çok kereler tecrübe etti. Sorunun kökünde ülkedeki Kürtler’e yapılan muamele yatıyor. Başbakan Erdoğan bunu unutmamalı.”

Berlin’in Tageszeitung gazetesi ise konuya şu satırları ayırmış:

“Erdoğan anti PKK operasyonu için Vaşington’dan onay aldı. Karşılığında, ayrıntıları ABD ile koordine etme ve askerlerini Mesud Barzani kuvvetlerinin üzerine sürmeme sözü verdi. Böylece Erdoğan kamuoyundaki baskıdan sıyrılmayı başardı. Askeri istihbaratın paylaşılmasıyla ilgili mutabakat PKK yuvalarına komando baskınları düzenleneceğini gösteriyor. Öncelikli hedef PKK elebaşlarının bertaraf edilmesi ya da yakalanması olabilir.”

Berlin’in Neues Deutschland gazetesi Türkiye-ABD-AB üçgenindeki ilişkileri PKK ile mücadele açısından şöyle değerlendiriyor:

“Başbakan Erdoğan Vaşington’da PKK ile mücadelede istihbarat desteğini garantilerken Avrupa Birliği Komisyonu Türkiye’nin üyeliğini erteleten nedenlerden birinin de Kürt politikası olduğunu duyurdu. İlk bakışta, bu iki konunun birbirinden bağımsız olduğu düşünülebilir. Türkiye’nin Avrupa ailesine katılmasını isteyenlerin başında Vaşington geliyor. Erdoğan Türkiye’nin medeniyetler çatışmasının önüne dikilen, Asya ile Avrupa arasındaki bir kale olduğunu söylüyor. Vaşington’un lojistik destek vaadi ise, ABD’nin Irak politikasına ses çıkarılmaması için yapıldı. ABD gibi AB de PKK’yı terör örgütü sayıyor ama Türkiye’nin azınlık politikalarını farklı değerlendiriyor. Türkiye Irak’ın kuzeyine askeri müdahale yaparsa AB üyeliğinin ana kriterlerinden birini ihlal etmiş olur. O zaman da, Türkiye’nin Birlik üyesi olup olamayacağını söylemekten şimdiye kadar kaçınan Brüksel’in bu tavrı bırakıp kesin kararını vermesi gerekecektir.”

Tagesspiegel gazetesi Birlik Komisyonu’nun ilerleme raporunda Türkiye’ye yöneltilen talepleri şöyle yorumluyor:

“Brüksel öteden beri Ankara’dan daha fazla fikir hürriyeti, azınlık hakları, din ve ibadet hürriyeti istiyor. Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığına seçilmesinin generaller tarafından engellenmemesiyle rahat nefes alan AB, askeri müdahale propagandası yapan Genelkurmay’ın amacına ulaşmasına da ses çıkarmayacaktır. Bu bakımdan Türkiye’nin Avrupa yolunda mesafe katedememesine şaşmamak gerek. Çünkü askeri konular gündemde kaldığı sürece Ankara acilen ihtiyaç duyulan içteki reformlara el atamayacaktır.”

AB – Türkiye ilişkilerini konu alan son yorumu Lausitzer Rundschau gazetesinden aktarıyoruz.:

“Dün Komisyon tarafından açıklanan, Türkiye’nin AB’ne alınmasıyla ilgili ilerleme raporu, Türkiye’nin üyeliğine karşı olanların ekmeğine yağ sürüyor. Brüksel’in Türkiye karnesi yine kırıklarla dolu. İki yıldır, Türkiye’yi Avrupa standartlarına getirecek olan 35 katılım başlığı işleniyor. Bu başlıklardan sadece dördü kapatılabildi. Yani ilerlemeden söz etmek mümkün değil. Örneğin Hırvatistan aynı süre içinde 14 başlığı kapattı.”