1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Basın özeti

Hülya Topcu, Elmas Topcu 22 Kasım 2007

Almanya'da iktidardaki koalisyon hükümetinin izlediği dış politika ile Başbakan Yardımcısı ve Çalışma Bakanı Müntefering’in görevinden ayrılması, Alman gazetelerinin 22 Kasım 2007 tarihli nüshalarında öne çıkıyor.

Bonn’da yayımlanan General Anzeiger gazetesi büyük koalisyon içinde Başbakan Merkel ile Dışişleri Bakanı Steinmeier arasında dış politika konusunda görüş ayrılığı bulunduğuna dikkat çekiyor:

“Merkel’la Steinmeier arasındaki tartışma çok tehlikeli. Başbakan Merkel Tibet’in dini önderi Dalay Lama’yı politik olarak görkemli biçimde karşılarken, buluşmanın Çin’den alınacak ihaleleri olumsuz etkilemesinden endişelenen Dışişleri Bakanlığı’nın konuyla ilgili kaygılarını dile getirmesi, ortak bir Alman dış politikası izlenmesini riske atıyor demektir. Almanya’nın ortak bir Çin politikası uygulayamaması, ülkenin inanılırlığını, güvenilirliğini sabote edebilir. Bu nedenle ne Merkel ne de Steinmeier ateşle oynamalı. Burada önemli olan insan hakları politikasının hedefleri ve geleceği konusunda bir tartışma yürütülmesidir.”

Köln’de yayımlanan Kölnische Rundschau gazetesi de yorum sütunlarını aynı konuya ayırmış:

“Elbette Başbakan Merkel Dalay Lama’yı ağırlayabilir, onunla görüşebilir. Ancak burada öne çıkan soru, bu ziyaretin kime yaradığı; Çin’deki Budist tutuklulara yaramadığı kesin. Özerklik talep eden Tibetlilere yardım etmediği de ortada. Çin ziyaretinde şeffaflık, açıklık talep eden Başbakan Dalay Lama’yı kabul edeceğini sakladı. Çinliler Merkel’ın bu konuda kızgın. Bu durum iki ülke arasındaki ekonomik ilişkiye zarar verdiği gibi Çin’de insan haklarının iyileşmesine de katkı sağlamıyor.”

Almanya’da iktidarda olan büyük koalisyonun SPD’li başbakan yardımcısı ve Çalışma Bakanı Franz Mütefering, görevinde dün resmen ayrıldı. 18 saatlik günlük çalışma temposundan sıyrılıp, kanser hastası olan eşine daha fazla zaman ayırmak istediği gerekçesi ile geçen hafta görevini bırakacağını açıklayan Müntefering’in kabineden ayrılışı Braunschweiger Zeitung tarafından şöyle yorumlanıyor:

„ Müntefering her zamanki gibi dimdik, aykırı, eğlenceli ve sempatik. Ve uzun yıllar siyasi arenada önemli görevler üstlenen, çizgisi oturmuş bir politikacıdan yeni şeyler çıkayacağı yönündeki tezi de geçersiz kılıyor. Büyük koalisyon onsuz da sürecek. Sosyal Demokrat Partili başbakanlardan Gustav Heiemann’a sormuşlar bir keresinde, „devletinizi seviyor musunuz„ diye. O da karımı seviyorum demiş. Müntefering’e sorulsa o da kendi tarzınca „buna itirazım yok“ diye yanıt verecektir elbet.

Almanya’da iktidarda olan büyük koalisyonun SPD’li başbakan yardımcısı ve Çalışma Bakanı Franz Mütefering, görevinde dün resmen ayrıldı. 18 saatlik günlük çalışma temposundan sıyrılıp, kanser hastası olan eşine daha fazla zaman ayırmak istediği gerekçesi ile görevini bırakan Müntefering’in kabineden ayrılışı „Braunschweiger Zeitung“ tarafından şöyle yorumlanıyor:

„ Müntefering her zamanki gibi dimdik, aykırı, ama eğlenceli ve de sempatik. Uzun yıllar siyasi arenada hareket eden, çizgisi belli bir politikacıdan yeni şeyler çıkmayacağı yönündeki tezi de yerle bir ediyor. Büyük koalisyon onsuz da sürecek. Sosyal Demokrat Partili eski başbakanlardan Gustav Heiemann’a bir gün sormuşlar, „devleti seviyor musunuz„ diye. O da karımı seviyorum demiş. Müntefering’e sorulsa o da kendi tarzınca „buna itirazım yok“ diye yanıt verecektir kesin.

Basın turumuzda şimdi de son aylarda rekor üstüne rekor kırarak artış gösteren petrol fiyatlarına ilişkin bir yorumumuz var. „Financial Times Deutschland“ gazetesi, varili 100 dolar sınırına dayanan petrol fiyatlarındaki artışta tüketicilerin petrol ihraç eden ülkeler birliği OPEC’i suçladığını, OPEC’in ise fiyat artışını kontrol etmede elinden birşey gelmediğini açıklayarak kendini savunmasını işliyor. Gazete bunun doğru olmadığı vurgulanıyor ve şöyle devam ediyor;

„ OPEC, dünya petrol ihtiyacının %40’ını zaten kendisinin karşıladıgını kaydediyor ve petrol fiyatlarının kendi politikaları yüzünden değil spekülasyonlar nedeni ile fırladığını ve kendilerinin de bu kouda çaresiz olduğunu ileri sürüyor. Oysa bu doğru değil. Petrol fiyatlarını dizginleme konusunda OPEC elbette adımlar atabilir. Bunu daha fazla petrol çıkararak olmasa da, borsalardaki gidişatı etkileyerek yapabilir.“