1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Basın özeti

Çelik Akpınar, Meltem Karagöz6 Aralık 2007

Alman basınından seçtiğimiz yorum ve değerlendirmeler arasında, Amerikan gizli servislerinin İran raporunun ardından gelinen durum ve Alman hükümetinin iklim koruma önlemleri bulunuyor.

“Der neue Tag” adlı gazetenin İran’a ilişkin yorumunda şu satırları okuyoruz:

“Görünen o ki, gizli servisler bir kez daha Dick Chaney’nin savaş arabalarının önünde koşturmaktan pek haz etmiyorlar. Zira, Irak Savaşı’nın en hararetli yandaşlarından biri olan Amerikan Başkanvekili Dick Chaney, aylardan beri yine savaş moduna girmiş, İran’a karşı kesinlikle bir askeri operasyon düzenlenmesinden yana tavır koyuyordu. Ama anlaşıldığı kadarıyla Amerikan hükümeti içinde bu konuda süren çekişme son bulmuşa benziyor. Savaştan vazgeçildi ve ilk kez akılcı tutum üstün geldi.”

Wetzlarer Neue Zeitung gazetesi, Amerikan gizli sevrvislerinin İran’ın lehine ortaya çıkardıkları yeni bulguların İran’ı bir anda masumiyet postuna büründürmeyeceğini belirtiyor ve şu gerekçeleri öne sürüyor:

„Ahmedinecad, İsrail ile ilgili sarfettiği sözleri ya da Yahudi soykırımını inkar ettiği açıklamaları geri almış değil. Ayrıca İran, Hizbullah ve Hamas’a destek vererek, Ortadoğu anlaşmazlığında yapıcı değil, yıkıcı rol oynamaya devam ediyor. Ancak, uluslararası topluluğun tehditlerle bir yere varması da mümkün değil. Onun için İran’ın dışlanmaması gerekiyor.“

Nürnberger Zeitung gazetesi ise yorumunda, İran’a Avrupalılar’ın takındığı siyasi tavrın başından beri daha akılcı bir siyaset olarak kendini belli ettiği görüşünde:

”Bilindiği kadarıyla Tahran hala “Nükleer Silahların Sınırlandırılması Anlaşması”na uyumlu davranıyor. Bunun ötesinde İran’a yöneltilen suçlamalar, spekülasyonların ötesine geçemiyor. İran’ın nükleer politikaları askeri tehditlerle değil, ancak diplomatik yöntemler ve görüşmelerle aydınlatılabilir. Molla rejimine karşı Avrupalıların bugüne kadar takındığı siyasi tavrın ise, şimdiye kadarki en verimli yöntem olduğu ortaya çıkmış oldu.”

Bugünkü Alman basınında yer verilen bir diğer konu da iklimin korunması. Bonn’da yayınlanan General Anzeiger gazetesi, Alman hükümetinin, iklim değişikliğiyle mücadele konusunda dün kabul ettiği 14 maddelik yeni eylem planını şöyle yorumluyor:

“Demek ki olabiliyormuş. Başbakan Angela Merkel’in arabuluculuğuyla, Federal Çevre Bakanı Sigmar Gabriel ve Ekonomi Bakanı Michael Glos, iklim değişimiyle mücadele ve yenilenebilir enerji alanlarının geliştirilmesiyle ilgili iklim paketini hayata geçiriyorlar. Tabii iklim değişimiyle mücadele evrensel bir sorun olduğundan, Almanya’nın bu konuda aldığı önlemler dünyayı kurtarmaya yeterli gelmeyecektir. Ancak böyle bir adım gerekliydi. Koalisyon hükümetinin bu kararı geçmişin izlerini de taşımıyor değil. Zira kararda biraz Sosyal Demokrat, biraz Hristiyan Birlik, biraz da çevre politikalarına ağırlık veren Yeşiller’in etkisi hissediliyor. Kısacası ”Yenilenebilir enerji” konusu, hükümet programı haline geldi.“

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesine göre ise hükümetin kabul ettiği İklim Paketin’e pembe gözlüklerle bakmamak gerekiyor:

“Kabul edilen iklim programı, çevre ve iklim değişimiyle mücadele alanında atılmış bir adım olsa da, en koyu çevrecilerin bile hem fikir olduğu konu, bu paketle kabul edilen hedeflere ulaşılamayacağıdır. Programı kabul eden taraflar bile zar zor anlaşırken, böyle bir eylem planının ömrü ne kadar olabilir? Konunun iktisadi boyutuna gelince; hükümet şimdiden gerçekçi hesaplamalardan kaçınıyor. Bütçede çevre politikaları için ayrılan 3 milyon 3 yüz bin euronun yanısıra, Alman tüketiciler elektrik faturaları üzerinden yıllık üç milyar euro yenilenebilir enerjiler için ödeme yapıyor. Ki bu eğilim daha da artacak. Yeni dayatmalarla kiracı ve ev sahiplerinin cebinden daha nice milyarlar çıkacak.”