Basın özetleri
14 Ocak 2008Reklam
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Bush’un, İran’ın dünyanın güvenliğini tehdit ettiğini söylemesi, “Tagesspiegel” gazetesinde şu şekilde yorumlanıyor: “Arap ülkeleri, bölgedeki kutuplaşmanın zararının büyük olacağını gördüler. Arap halkları arasında, Lübnan, Filistin ve Irak’ta yaşanan çatışmalar, Amerika Birleşik Devletleri’nin İran’la yaşadığı gerginliğin sonuçlarından biri. Bu gerginliğin aşılması için en iyi seçenek, bölgesel güvenlik paktı imzalanması olurdu. İran’ın gücünü arttırması engellenemez belki, ancak bu ülkeyle yapılacak işbirliği sayesinde yönlendirilebilir. Bu pakta, Amerika Birleşik Devletleri’nin de katılması gerekir. Ancak, Bush İran’ı hala “şer ülkesi” olarak görüyor. Bölgenin çıkarları açısından yürütülecek akılcı bir siyaset ise başka gözüküyor.”
“Die Süddeutsche Zeitung” gazetesindeki yorumda ise, İran’ın nükleer programına ilişkin raporların, Başkan Bush tarafından nasıl kullanıldığına dikkat çekiliyor. İran’ın nükleer programının bir bölümüne son verdiğine ilişkin raporun, Amerikan iç politikasında İran’a olası saldırı tartışmalarına son verdiği belirtiliyor. Yorum şu şekilde devam ediyor: “Nükleer program, esas amacı göz önünde bulundurulmadan, İran’a hiçbir zaman için verilmeyecek olan siyasi talepler için bir kanıt gibi kullanıldı. Başkan Bush’un Ortadoğu’ya yaptığı ziyaret sırasında gözlemlediği gibi, Körfez ülkelerinin endişeli ve çekimser halleri de, bunun en iyi kanıtlarından biri.”
Almanya’da suç işleyen gençlere verilen cezaların arttırılması önerisi ile ilgili tartışmalar devam ediyor. Ülkede faaliyet gösteren Türk sivil toplum örgütleri, bu öneriyi protesto ederek, Cumhurbaşkanı Horst Köhler’e bir mektup gönderdi. Die Welt gazetesinde yer alan yorumda, bazı siyasetçiler, Almanya’nın bir göç ülkesi olduğunu kabul etmedikleri için eleştiriliyor. Yorumda, Türk sivil toplum örgütlerinin de sorunların çözümüne katkı sağlaması gerektiği vurgulanıyor: “Göçmen dernekleri, haksızlığa uğradıklarını savunarak, utanç verici mektuplar göndermek yerine, cadde ve sokaklarda yaşanan şiddete kendi üyelerinin de maruz kaldığını açıkça ortaya koysalar, çok daha iyi olur. Üstelik, Almanya’da kalacaklarını, Almanya’nın kendi ülkeleri ve ortak hedefin birlikte, barış içinde yaşamak olduğunu, çoğu zaman net bir şekilde göstermediler. Almanya Türk Toplumu neden “Türk gençleri arasında şiddet” konulu bir toplantı düzenlemiyor? Eğer, göçmen kuruluşları, bunu ortak bir sorun olarak görmezlerse, meseleye onlar olmadan çözüm aramak gerekecek.”
Oldenburg’da yayımlanan “Nordwest Zeitung” gazetesinde ise gençlere yönelik cezaların arttırılmasına ilişkin tartışmaların, seçimler öncesinde malzeme olarak kullanıldığına dikkat çekiliyor. Ancak, bu tartışmaların, koalisyon ortakları Hıristiyan Birlik Partileri ile Sosyal Demokratlar’ın arasını açtığı belirtiliyor: “Seçim zamanında, partiler arasında böyle tartışmaların olması doğanın kanunu gibidir. Ancak, bu söz düellosuna en kısa zamanda son vermek gerekiyor. Zira bu tür tartışmalar, koalisyonun havası kadar, partilerin görüntüsüne de zarar veriyor.”
“Die Süddeutsche Zeitung” gazetesindeki yorumda ise, İran’ın nükleer programına ilişkin raporların, Başkan Bush tarafından nasıl kullanıldığına dikkat çekiliyor. İran’ın nükleer programının bir bölümüne son verdiğine ilişkin raporun, Amerikan iç politikasında İran’a olası saldırı tartışmalarına son verdiği belirtiliyor. Yorum şu şekilde devam ediyor: “Nükleer program, esas amacı göz önünde bulundurulmadan, İran’a hiçbir zaman için verilmeyecek olan siyasi talepler için bir kanıt gibi kullanıldı. Başkan Bush’un Ortadoğu’ya yaptığı ziyaret sırasında gözlemlediği gibi, Körfez ülkelerinin endişeli ve çekimser halleri de, bunun en iyi kanıtlarından biri.”
Almanya’da suç işleyen gençlere verilen cezaların arttırılması önerisi ile ilgili tartışmalar devam ediyor. Ülkede faaliyet gösteren Türk sivil toplum örgütleri, bu öneriyi protesto ederek, Cumhurbaşkanı Horst Köhler’e bir mektup gönderdi. Die Welt gazetesinde yer alan yorumda, bazı siyasetçiler, Almanya’nın bir göç ülkesi olduğunu kabul etmedikleri için eleştiriliyor. Yorumda, Türk sivil toplum örgütlerinin de sorunların çözümüne katkı sağlaması gerektiği vurgulanıyor: “Göçmen dernekleri, haksızlığa uğradıklarını savunarak, utanç verici mektuplar göndermek yerine, cadde ve sokaklarda yaşanan şiddete kendi üyelerinin de maruz kaldığını açıkça ortaya koysalar, çok daha iyi olur. Üstelik, Almanya’da kalacaklarını, Almanya’nın kendi ülkeleri ve ortak hedefin birlikte, barış içinde yaşamak olduğunu, çoğu zaman net bir şekilde göstermediler. Almanya Türk Toplumu neden “Türk gençleri arasında şiddet” konulu bir toplantı düzenlemiyor? Eğer, göçmen kuruluşları, bunu ortak bir sorun olarak görmezlerse, meseleye onlar olmadan çözüm aramak gerekecek.”
Oldenburg’da yayımlanan “Nordwest Zeitung” gazetesinde ise gençlere yönelik cezaların arttırılmasına ilişkin tartışmaların, seçimler öncesinde malzeme olarak kullanıldığına dikkat çekiliyor. Ancak, bu tartışmaların, koalisyon ortakları Hıristiyan Birlik Partileri ile Sosyal Demokratlar’ın arasını açtığı belirtiliyor: “Seçim zamanında, partiler arasında böyle tartışmaların olması doğanın kanunu gibidir. Ancak, bu söz düellosuna en kısa zamanda son vermek gerekiyor. Zira bu tür tartışmalar, koalisyonun havası kadar, partilerin görüntüsüne de zarar veriyor.”
Reklam