Basın özgürlüğüne asker yargısı
1 Ekim 2013Hep meraklı, internet bağlantıları son derece güçlü ve hep en öndeki kişi: Arkadaşları Mısırlı gazeteci Ahmed Ebu Deraa’yı öve öve bitiremiyor. 38 yaşındaki Deraa, Sina Yarımadası’ndaki insan tacirlerine ilişkin röportajlarından dolayı, geçen yıl Mısır’ın saygın Samir Kasir Gazetecilik Ödülü ile onurlandırıldı.
Ebu Deraa ile uzun yıllar birlikte çalışmış olan Muhammed Ebu Edhem, Deraa’nın çalışma tarzını “Ahmed Ebu Deraa her haberi kaynağından teyid ettirmeye çalışır. Özellikle kendisi de Bedevî bir aileden geldiği için haber kaynağına ulaşmada çok farklı imkânları bulunmaktadır" şeklinde özetliyor.
Deraa, Mısır askerî yetkilileri nezdinde suçlu muamelesi görüyor. Askerler, Deraa’nın askerî tesislerin filmini çektiğini ve kastî olarak yanlış haberler yaydığını öne sürüyor. Deraa’nın son bir haberinde, askerî birliklerin Sina Yarımadası’nda radikal dinci militanlara karşı düzenledikleri operasyonlar sırasında bir cami ile sivil konutların da istemeden hedef olduğu yer almıştı. İşte şimdi Deraa, yaptığı bu haberden dolayı askerî mahkemeye çıkartılmış bulunuyor. İlk duruşmanın ardından dava ertelendi. Yargıçlar suçlu olduğuna karar verdikleri takdirde Deraa’yı uzun bir hapis cezası dönemi bekleyebilir.
Mursi'nin devrilmesi
Mısır’daki Ebu Deraa davası, ülkede demokrasi mücadelesinin iki temel noktasına dokunduğu için çalkantılara yolaçtı. Birincisi, basın özgürlüğü, ikincisi sivillere karşı açılan askerî davalar. Bu iki konu da Mısır’da halkın, Hüsnü Mübarek yönetimine karşı ayaklanmasının iki temel talebini oluşturuyordu. Her iki talebe de iki buçuk yıldan bir yanıt verilmediğine dikkat çekiliyor. Mübarek rejiminin devrilmesinden sonra Mısır’da çok kısa süren özgür habercilik baharı, Muhammed Mursi’nin 2012’nin yaz ayında göreve gelmesinden sonra solmaya yüz tuttu. Askerlerin devlet başkanı Mursi'yi devirip iktidarı ele geçirmesinden sonra ise devlet medyası daha sıkı bir denetim altına girmiş oldu.
Özellikle Mursi’nin devrilmesinden bu yana Sina Yarımadası, güvenlik güçleri ile radikal dinci militanlar arasındaki kanlı çatışmalara sahne oluyor. Kuzey Sina Gazeteciler Birliği Başkanı Abdülkadir Mübarek şunları söylüyor: “Burada görev yapan gazetecilerin ağzına gem vurulmuş durumda. Sina Yarımadası’nda gazetecilerin tam güvenlik altında olduğunu da düşünmüyorum. Bizler çok eziyet çektik. Bir yandan güvenlik güçleri tarafından tutuklanma, diğer yandan silahlı militanlar tarafından öldürülme tehdidi altında yaşıyoruz.”
Ama askerlere göre gazetecilere vurulan gem yeteri kadar sıkı olmasa gerek ki, askerî sözcü Ahmed Ali, hafta sonunda medya çalışanları için daha fazla sınırlama getirileceğini ilan etti. Sözcü, askerleri ilgilendiren konuların önceden askerî yetkililerden onay alındıktan sonra yayınlanabileceğini, “ulusal güvenliğin” bunu gerektirdiğini savundu. Gazeteci Ebu Edhem de bu açıklamanın hayra alâmet olmadığını vurgulayarak, canlarının tehlikede olduğuna işaret ediyor.
Geçici hükümetten taahhüt
Bunlardan başka Mursi’nin devrilmesinden sonra askerî yönetimin yürürlüğe koyduğu olağanüstü hal yasalarının da basın çalışanlarının işini ayrıca zorlaştırdığı belirtiliyor.
Mısır geçici hükümeti, sivillere karşı açılan askerî davaların artık bir son bulacağını ilân etti. Geçici hükümetin Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi, geçen hafta BM Genel Kurulu önünde de uluslararası topluluğa karşı bu taahhüdü bir kez daha vurguladı.
Mısır İnsan hakları Örgütü Başkanı Hafız Ebu Sedâ, ortaya çıkan bu fırsatın heba edilmemesi gerektiğini söylüyor: “Bu, meselenin temeline inmemiz için önümüze çıkan yegâne fırsattır. Eğer bu imkânı kullanamayacak olursak, mevcut durumda hiçbir değişiklik olmayacaktır. İşte o zaman sivillerin askerî mahkemelerde yargılanmasına devam edileceğine hep birilkte tanık olacağız.”
© Deutsche Welle Türkçe
Markus Symank/ Çelik Akpınar
Editör: Murat Çelikkafa