1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Beş soruda Hollanda seçimleri

15 Mart 2017

Hollanda genel seçimlerinde Rutte ile Wilders'in partileri birincilik için yarışacak. Koalisyon pazarlıklarının uzun sürmesi bekleniyor.

Niederlande Wahlplakate
Fotoğraf: Reuters/M. Kooren

Hollanda'da Çarşamba günü meclis genel seçimleri yapılıyor. Sağ liberal Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi  (VVD) partili Başbakan Mark Rutte anketleri az farkla önde götürüyor. Gözler asıl sağ popülist Geert Wilders liderliğindeki İslam ve göçmen düşmanı Özgürlük Partisi'nin (PVV) üzerine çevrili. PVV'nin seçimde birinci parti olması Avrupa sağ popülistlerini daha da güçlendirecek.

Tehlike nereden kaynaklanıyor?

Britanya'nın Avrupa Birliği'nden ayrılma kararı almasından ve Donald Trump'un ABD Başkanlığına seçilmesinden sonra gözler şimdi de Hollanda'da. Sağ popülistlerin daha da güçlenme ihtimali açısından Hollanda seçimlerinin bütün Avrupa üzerinde sinyal etkisi yapması bekleniyor. Anketler, nisan ayında Fransa'da yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçiminde aşırı sağcı aday Marine Le Pen'in ikinci tura yükseleceğini gösteriyor. Eylül ayındaki Almanya genel seçimlerinden de sağ popülist Almanya için Alternatif partisinin güçlenerek çıkacağı tahmin ediliyor.

En önemli adaylar hangileri?

150 üyeli Hollanda meclisi için yapılacak seçimlere 28 siyasi parti katılıyor. Mücadele Başbakan Rutte'nin VVD partisi ile Wilders liderliğindeki PVV arasında geçecek. Anketler uzun süre PVV'nin birinci parti olacağını göstermekteydi. Seçim yaklaştıkça puanı azalan PVV'nin yine de yüksek sayıda oy toplaması bekleniyor. Küçük partilerin de Hollanda meclisinde temsil edilmesi ihtimal dahilinde.

Seçim kampanyasında hangi konular öne çıktı?

Mülteciler, göç ve İslam seçim kampanyasına hakim olan konulardı. Radikal görüşteki Wilders Kuran-ı Kerim satılmasını yasaklatmak, camileri kapatmak ve nüfus çoğunluğu Müslüman olan ülkelerden gelenleri geri göndermek istiyor.

Sağ popülistlerden oy kapmaya çalışan diğer partiler de ‘Hollanda değerlerini' öne çıkarıyor. Rutte ocak ayında, uyuma önem vermeyen yabancıları kızdıracak bir açıklama yaparak, ‘Göçmenler ya normal davransın, ya da ülkeyi terk etsin', demişti. Seçimin hemen öncesinde Türkiye'yi de karşısına alan Başbakan Rutte Türk bakanların referandum toplantısı yapmalarına izin vermemiş ve Türkiye ile gerginliği tırmandırmaktan çekinmemişti. Yıllardır Avrupa Birliği karşıtlığı yapan Wilders, Hollanda'nın Avrupa Birliği'nden ayrılması için referandum yapılmasını talep ediyor.

Seçimden sonra ne olabilir?

Hollanda oldum olası en az iki partili koalisyonlarla yönetiliyor. 23 Nisan'da resmi sonucun açıklanmasının ardından meclis toplanacak ve sondaj görüşmeleriyle koalisyon imkânlarını araştırması için bir temsilci seçilecek. Hükümeti kurmakla görevlendirilecek olan birinci partinin lideri Başbakan olacak. Koalisyon protokolü imzalanıp bakanlar kurulu açıklandıktan sonra hükümet Kralın atamasıyla resmen göreve başlayacak.

Hükümeti kurabilmek için gerekli olan en az 76 üyeli çoğunluğun bulunup koalisyon hükümetinin kurulması haftalar, hatta aylar sürebiliyor. Hollanda'da seçimden sonra koalisyon hükümetinin kurulması ortalama üç ay sürüyor.

Ortaya nasıl bir koalisyon çıkabilir?

Wilders'in PVV'si seçimden birinci parti olarak çıksa bile kimse onunla koalisyon kurmak istemiyor. Rutte de sağ popülistlerle hükümet ortaklığı yapmayı ret etmişti. Bu nedenle Hristiyan Demokrat CDA ya da sosyal liberal D66 partisiyle koalisyon kurması yakın ihtimal sayılıyor.

Ancak GroenLinks gibi küçük partilerin de anahtar konumuna gelmesi mümkün. Jesse Klaver liderliğindeki çevreci partinin sandıktan üçüncü parti olarak çıkma ihtimali var. 30 yaşındaki Klaver sol partiler arasındaki işbirliğiyle Rutte liderliğinde koalisyon hükümeti kurulmasını önlemeye çalışacak.

© Deutsche Welle Türkçe

DW, afp/AG, BK

 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik