1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Belarus kime yakın?

19 Ağustos 2020

Uluslararası gündemin ilk sıralarına oturan Belarus, Batı ile Rusya arasındaki güç mücadelesine mi sahne oluyor? Belarus, Ukrayna ile kıyaslanabilir mi? Brüksel’den Bernd Riegert, bu sorulara yanıt aradı.

Lukaşenko ve PutinFotoğraf: picture-alliance/AP Photo/T. Zenkovich

Belarus’un özel konumunu anlamak için haritaya kısaca göz atmak yeterli. Ülkenin batısında NATO üyeleri Polonya, Litvanya ve Letonya yer alıyor. Ülke güneyde Ukrayna, doğuda ise Rusya ile sınırdaş. 

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nden (ECFR) Gustav Gresse, Batı ile Rusya arasındaki konumunu değerlendirdiği Belarus’un bir “tampon devlet” olmadığının altını çiziyor.

“Belarus, İsviçre, İsveç ya da Finlandiya gibi tarafsız değil” diyen Gresse, Belarus’un Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) üyesi olduğunu hatırlatıyor. Rusya’nın hakimiyetinde bir askeri ittifak olan KGAÖ’nün diğer üyeleri ise Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan.

Rusya askeri destek sözü verdi

Belarus Cumhurbaşkanı Aleksander Lukaşenko, geçen hafta NATO’nun ülkenin batıdaki sınır bölgelerine asker yığdığını, bu nedenle ülkede güvenliğin sağlanması için KGAÖ’nün desteğine ihtiyaç duyabileceklerini gündeme getirdi. 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in hafta sonunda Lukaşenko ile telefon görüşmesi sonrasında Kremlin de, ihtiyaç olması halinde, askeri destek vermeye hazır olduklarını duyurdu. Moskova tarafından yapılan açıklamada, Belarus’a “dışardan baskı uygulandığına” dikkat çekilirken, Rusya’nın kolektif askeri ittifaktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getireceği kaydedildi. 

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Lukaşenko’nun gündeme getirdiği iddiaları gecikmeksizin yalanlamıştı. Batı ittifakının Polonya ve Litvanya’ya ilave asker sevkiyatı yapmadığını duyuran Stoltenberg, mevcut olanların da “salt savunma” ve ittifakı hedef alacak olası saldırılara karşı “caydırıcılık” amacıyla bu ülkelerde bulunduğunun altını çizmişti.  

Ancak Lukaşenko, yine de, Belarus ordusuna Batı sınırında tatbikat emri verdi.

Gustav Gressel’e göre, iç siyasette artan baskılarla karşı karşıya olan Lukaşenko, Rusya’yı askeri müdahale konusunda cesaretlendirmek için “dış tehdit” gündemi yaratmaya çalışıyor.

"Putin ise böyle bir hamleye niyetli değil” diyen Gressel, “Belarus, kırmızı çizgileri aşmadığı, yani Birlik Devleti anlaşmasına, ekonomik ve askeri işbirliğine bağlı kaldığı müddetçe, Rusya müdahale etmez” görüşünü aktarıyor.

Fotoğraf: picture-alliance/AP Photo/S. Karpukhin

Rusya’nın tercihi Lukaşenko mu? 

Uzmanlara göre Rusya, halk desteği zayıflayan otokrat Lukaşenko’ya değil, Belarus’un devlet olarak Rusya yanlısı olmaya devam etmesine önem atfediyor. 

Bu nedenle, AB hatta NATO üyesi olmasına yol açacak şekilde, yüzünü Batı’ya çevirmediği müddetçe, Belarus’ta bir iktidar değişikliğini çok da önemsemeyeceği belirtiliyor.  

Zaten muhalefet de Belarus’u Batı’ya yaklaştırma, hatta AB’ye üye yapma hedefi gütmüyor. “Welt am Sonntag” gazetesine açıklama yapan muhalefetteki siyasetçi Maria Kolesnikova, AB’nin Belarus’taki yetkililere yaptırım uygulama girişimi için “henüz erken” dedi. 

Kolesnikova, yaptırımların yarardan çok zarar verebileceğini söylerken, böyle bir hamlenin aynı zamanda iktidar ile muhalefet arasındaki diyalogu da daha çok güçleştireceğine dikkat çekti. 

Brüksel’deki AB diplomatları günlerdir, Belarus’un içişlerine müdahale edildiği izlenimine yol açacak hamlelerden kaçınılması, Rusya’nın eline bahane olarak kullanabileceği kozlar verilmemesi için uyarılarda bulunuyorlar. 

AB Konseyi Başkanı Charles Michel de bunun üzerine diplomatik bir dil kullanmayı tercih ederek, “Belarus halkının kendi gelecekleri hakkında karar verme ve özgürce liderlerini seçme hakkına sahip olduklarını” belirterek, “Protestoculara yönelik şiddet kabul edilemez ve buna izin verilmemeli” demekle yetindi.

Belarus'ta Lukaşenko karşıtı gösterilerde bulunan halk pes etmiyorFotoğraf: Reuters/V. Fedosenko

“Rusya neden işgal etsin ki?”

Rusya istese Belarus'u birkaç gün içinde işgal edebilir. Ancak ECFR’nin doğu Avrupa uzmanı Gressel buna ihtimal vermiyor. 

Belarus’un Ukrayna ile kıyaslanamayacağının altını çizen Gressel, Ukrayna’da 2014 yılında yaşanan Batı yanlısı dönüşüm üzerine Rusya lideri Putin’in Kırım’ın ilhak edilmesi emrini verdiğini anımsattı, Belarus’ta durumun farklı olduğunu, halkın Batı değil Rusya yanlısı olduğunu vurguladı. Zaten Rusya ve Belarus’un anlaşmalarla birbirine bağlı olduklarının altını çizen ECFR uzmanı, “Rusya neden işgal etsin ki?” dedi.

Ancak şu açık: Lukaşenko’nun cumhurbaşkanlığı seçimlerinden birkaç gün önce 32 Rus vatandaşını tutuklatması, onları “Belarus’u istikrarsızlaştırmayı hedefleyen Rusya’nın paralı askerleri olmakla” suçlaması, Moskova için bir sorun.

Ayrıca Rusya’nın Belarus’ta büyük bir askeri üs kurma isteğine de Lukaşenko uzun süredir yeşil ışık yakmadı. Hatta NATO ile de ihtiyatlı yakınlaşma çabaları da olmadı değil. NATO’nun kimi programlarına Belarus dahil oldu, ortak tatbikat yapmayı bile değerlendirdi. Hatta AB de Lukaşenko’nun bu gelgitlerini ödüllendirdi. Belarus siyasi liderliğine uygulanan AB yaptırımları 2016 yılında kaldırdı.

Yeni cumhurbaşkanı kim olabilir?

Kimi gözlemciler, yeniden seçimlere gidilmesi halinde, Moskova’nın Lukaşenko’nun yerine Rusya yanlısı ama daha modern bir siyasetçinin cumhurbaşkanı seçilmesini sağlamaya çalışacağı görüşünde. 

Bu siyasetçinin de Viktor Babariko olabileceği belirtiliyor. Babariko, Gazprom’un Belarus’taki kardeş şirketinin yöneticisiydi. Belarus’un ne Batı ne de Rusya yanlısı, sadece tarafsız olması gerektiğini savunan Babariko hapiste. Lukaşenko, cumhurbaşkanlığına adaylığını açıklamasıyla birlikte Babariko’nu tutuklatmıştı.

Bernd Riegert

© Deutsche Welle Türkçe

 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik