1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Başörtüsünü çıkaran Berrin Sönmez: Gidişat tehlikeli

7 Ağustos 2025

Feminist yazar Berrin Sönmez, "Başörtümü Diyanet ve iktidarın ayaklarının dibine atıyorum" diyerek başını açtı, AKP'nin Diyanet üzerinden kadınlara başörtüsü dayatması konusunda "tehlikeli gidişat" uyarısı yaptı.

Müslüman feminist yazar Berrin Sönmez.
Diyanet'in başörtüsü dayatmasına tepki gösteren Berrin Sönmez, başını açtı.Fotoğraf: Privat

Diyanet İşleri Başkanlığının "kadınlara başörtüsü dayatması" olarak yorumlanan 1 Ağustos tarihli Cuma Hutbesi'ne bireysel direniş eylemiyle karşılık veren feminist yazar Berrin Sönmez başörtüsünü çıkardı.

AKP iktidarının başörtüsü zorunluluğu getirme ihtimalinin güçlendiğini, buna başını açarak direniş sergileme kararı aldığını duyuran Berrin Sönmez, başörtüsünü takmadan katıldığı Meydascope yayınında tepkisini "Başörtümü aldım, Diyanet'in ve iktidarın ayakları altına attım" sözleriyle dile getirdi.

"İktidarın din kisvesi altında ayar verme çabası"

Gazeteci Göksel Göksu'nun sorularını yanıtlayan Sönmez, 2017 referandumuyla Türkiye'de inşa edilen siyasal sistemi "ucube" olarak nitelendirirken, bu sistemin çok büyük bir toplumsal karmaşaya yol açtığına işaret etti, AKP iktidarının kadın bedeni üzerinden geliştirdiği ve kadınların yaşamını zorlaştıran politikalarını eleştirdi.

"Diyanet İşleri Başkanlığı da bu çerçevede doğrudan Cumhurbaşkanı'na bağlandı ve doğrudan iktidarın propaganda aygıtı haline geldi" diyen feminist yazar, "Bu Diyanet'in hutbelerinde biz yapılan yolsuzluklara itiraz, kadın cinayetlerine itiraz, çocuk istismarına itiraz görmüyoruz. Ama sadece kadına, çocuklara, topluma din maskesi altında ayar vermeye çabası görüyoruz. Bu gidiş hakikaten tehlikeli bir gidişti ve son hutbede ben bu gidişin biraz daha şekillenmekte olduğunu gördüm" sözlerini kaydetti.

"Başörtüsü dayatması yoluyla toplumu şekillendirme girişimi"

Diyanetin, "Hayâ: Allah'ın Emri, Fıtratın Gereği" başlıklı hutbesinde kadınların kamu kurumlarında, çalışma yaşamlarında kıyafet seçimlerine müdahale olduğu gözlemini paylaşan Sönmez,iktidarın atacağı adımları toplumun kılcal damarlarına yaymak istediğinde bunu çoğunlukla Diyanet eliyle, Diyanet'in diliyle, fetvaları ve hutbeleriyle yaptırdığına işaret etti.

"Bunu Diyanet'ten bu son Cuma namazında, Cuma hutbesinde duymak o yüzden beni tetikledi" diyen Berrin Sönmez, zaten başörtüsü zorunluluğu ile ilgili olarak "somut örnekler denilebilecek" bazı duyumlar olduğunu, kendisine son gelişmelerden sonra bazı örnek bilgilerin de iletilmeye başlandığını açıkladı. Sönmez, sadece başörtülü kadınların çalıştığı bir katılım bankasından söz etti, işyeri dışında başörtüsünü çıkaran bir kadının sırf bu nedenle işten atıldığını anlattı.

Kamu kurumlarında terfi için başörtüsünün de şart koşulduğuna dair bilgiler olduğunu açıklayan yazar, Diyanet'in AKP iktidarının en güçlü kurumlarından birisi olduğunu, buradan verilen mesajların iktidara yakın durmak isteyen sermaye sahiplerini, yani özel sektörü de harekete geçirebileceğini belirtti.

Kamu kurumlarında makamını, konumunu korumak isteyen bürokratların da bunları dikkate aldığını söyleyen Sönmez, "Yani yarın sabah bir Cumhurbaşkanlığı kararıyla 'Kamu kurumlarında herkes başını örtecek' kararı çıkmayabilir. Benim endişem de bu değil. Daha sessiz, sedasız toplumu şekillendirme eğilimi" sözlerine vurgu yaparak, gizli, yazılı olmayan kararlarla kadınlara başörtüsü baskısı yapılması ihtimalinin artık güçlendiğinin altını çizdi.

Neden başörtüsünü çıkardı? Hangi mesajı verdi?

Berrin Sönmez, başörtüsünü çıkarma eylemi ile ne hedeflediğini anlatırken "Ben bir işaret fişeği çaktım" sözlerine vurgu yaparak şunları kaydetti:

"Ben bu eylemimle aslında, gelenekte, bizim geleneğimizde var olan bir şeyi yapmış oldum. Başörtümü aldım, iktidarın ve Diyanet'in ayakları dibine attım. 'Burada durun, buradan daha ileri gitmeyin. 64 yaşında bir kadın, ak saçlı bir kadın almış başörtüsünü atmış size. Bunu bir düşünün, bunun önemini bir kavrayın. Buradan daha ileriye gitmeyin, geri dönün' demek istiyorum."

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı.Fotoğraf: DW/U. Danisman

İktidarın başörtüsü dayatmasına başını açarak direniş sergileme kararına tepkileri de değerlendiren Sönmez, "Abarttığımı söylüyorlar. 'Böyle bir yasak gelmedi ki, ne diye yapıyorsun?' diyorlar. Bir yasak geldikten sonra, toplum kıskıvrak bağlandıktan sonra tepki versem ne olacak? Ben bunu durdurmak, bu ihtimali durdurmak için yapıyorum" diye konuştu.

Henüz başörtüsüz sokağa çıkamadığını, zaten çok sık dışarı çıkmadığını ifade eden Sönmez, "Ama yani burada ayağımı kilitleyen bir şey oldu. 'Dur bakalım biraz daha' dedim" sözlerini kaydetti.

"Zulmün yolunu reddediyorum" diyerek kararını açıklamıştı

Yazar Berrin Sönmez, Medyascope'da yayınlanan "Ey Diyanet! Fe eyne tezhebun?" başlıklı yazısında Diyanet'in 1 Ağustos'ta Türkiye'de yaklaşık 90 bin camide okunan Cuma Hutbesi'ne sert tepki göstermişti.

Bu hutbeyi kadınlara başörtüsü zorunluluğunun bir işaret fişeği olarak gördüğünü belirten Sönmez, Diyanet'in haya ve edep kavramlarını bedene indirgemesini eleştirmiş "Ve yazık ki şimdi hutbedeki kurumsal yapılar ifadesi geçmişteki başörtü yasağının rövanşı için bir başörtü dayatmasının kadınlara yükleneceğini düşündürüyorum. Umarım yanılıyorumdur. Ama bu işaret fişeğini görmezden gelemem. Dayatma ihtimalinin henüz geri döndürülebileceği bir aşamadayken tepki vermek gerekiyor. Yani bana yine bir kişisel direniş yolu göründü. Başörtüsü zorunluluğu getirilmesi ihtimaline karşı şimdiden başımı açıyorum" sözlerini kaydetmişti.

Sönmez'in "Bir kişi bir anlam ifade etmeyebilir ama bir kişi olarak safım belli olur. Diyanetin ve iktidarın gittiği yolu, zulmün yolunu reddediyorum. Siz zalimlerdenseniz ben sizden değilim" ifadeleriyle bitirdiği yazısı kamuoyunda geniş yankı buldu.

Diyanet hutbesinde ne demişti?

Diyanet, başörtüsü dayatması tartışmalarını alevlendiren Cuma Hutbesi'nde, başörtüsü takmamayı, kapanmamayı tercih eden kadınları dolaylı olarak ağır ifadelerle hedef aldı.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı internet sitesinde de yazılı olarak yayımlanan hutbede, "başörtüsü dayatması" olarak yorumlanan şu ifadeler yer alıyor:

"Uygunsuz kıyafetlerle toplumsal alanlarda, hele hele kurumsal özelliği olan mekânlarda bulunmak asgari ahlak kurallarına bile meydan okumaktır. Bu, çağdaşlık değil, ilkelliktir. Ahlak ve edep ölçülerinin çiğnenmesine sessiz kalan herkes büyük bir vebal altındadır. Çünkü neslimizin iffetini, edebini ve ahlakını korumak hepimizin ortak sorumluluğudur."

DW/DA,HS

Sonraki bölüme git DW Gündemi

DW Gündemi

Sonraki bölüme git Daha fazla DW içeriği