Bilim kurgunun babası Jules Verne
24 Mart 2005Çocukların günümüzde televizyondaki bilim kurgu filmleriyle beslenen hayal gücü, söz konusu eski kuşaklarda Jules Verne’in kitapları sayesinde gelişir, yeni ufuklar keşfetmesini sağlardı. Jules Verne’i mutlu bir çağın peygamberi olarak nitelemek mümkün. Çünkü, fantastik öykülerini yazmaya başladığı 19.Yüzyıl’ın ikinci yarısında, kendini salgın hastalıklardan ve hurafelerden kurtaran Avrupa’nın “müspet ilim” ve tekniğe ağırlık veren, yeniliklere açılan, araştıran, tartışan mutlu bir çağına tanık oluyor.
“Balonda Beş Hafta” “Seksen Günde Devr-i Alem” ya da “Dünya’dan Ay’a” adlı kitaplarındaki öyküleri de bu nedenle hayal ürünü olmayan, çoğu o dönemde tartışılan nesnel verilere dayalı bilgi ve düşüncelerden hareket ediyor. Her gün, sabah beşte kalkıp gece ona kadar onbeş saat yazıyor, yazmadığı günlerde zamanını kütüphanelerde bilimsel kitap ve yayınlar okuyarak ya da tren istasyonlarında yolculuk yapan insanların tavırlarını inceleyerek geçiriyordu.
Yazarın ilham kaynağı
Yelkenli teknesiyle İskoçya’ya hatta New York’a kadar varan uzun yolculuklarda kardeşine eşlik ederken yaşadıklarını, öykülerinde anlattığı serüvenlere malzeme yapmıştı. Jules Verne, altmışın üzerindeki kitabının önemli bir bölümünü 1865 ile 1870 arasında ailesiyle birlikte yaşadığı Amiens ve Crotoy’da kaleme aldı. Kuzey Fransa’nın Atlantik Okyanusu’na bakan bu köşesi, uçsuz bucaksız ufku, ünlü rüzgarı ve fırtınaları, minik balıkçı köyleri, limana sığışmış fındık kabuğu gibi tekneleriyle ona sayısız öyküsü ilham kaynağı oluyordu.
Kuşaklar boyu ünlü hukukçuların yetiştiği bir ailenin mensubu olan Jules Verne de, 25 yaşında doğum yeri Nantes’ı terkedip hukuk öğrenimi için Paris’e taşındı. Yazma merakı yüzünden hukuku ihmal edip şansını önce aşk romanlarında deneyen yazar, romantizmden uzak, ihtirassız kişiliği, anlattığı tiplerin yapısına da sızdığından aşk romanı yazarlığı fiyasko ile sonuçlanmıştı.
1863’de yayınlanan “Balonda Beş Hafta” adlı kitabı büyük sükse yapan Jules Verne, bunun ardından son derece verimli ve başarılı bir dönem yaşadı. Aile ortamında çalışmaktan sıkıldığı günlerini, yüzer bir çalışma odasına dönüştürdüğü küçük gemisinde geçirdi. 1872’de Academie Française’in verdiği, Fransa’nın en büyük edebiyat ödülüyle onurlandırıldı. Seksen Günde Devr-i Alem gibi bazı eserleri sahneye uyarlanıp ünlü tiyatrolarda sergilendi.
Yaşama kötü bir veda
Ancak büyük oğlunun kumar borçlarını ödeyebilmek için gemisini satmaya mecbur kaldığı 1986’dan sonra Jules Verne’nin yaşamı bir anda tepetaklak oldu. Ve birgün şizofren yeğeninin tabancasından çıkan ve ayak bileğine saplanan bir kurşun ameliyatla çıkartılırken yara mikrop kapıyor, şeker hastası da olduğundan tedavi imkansız hale geliyordu. Çektiği acıların dinmesi için sürekli morfin kullanmaya başlıyor ve gerisi çorap söküğü gibi geliyordu. 1905 Martı’nın 24’ünde yaşamını yitirdikten sonra, küçük bir kent olan Amiense’teki cenaze törenine 5 binin üzerinde okuyucusu katılmıştı.
Bilim kurgu türünün babası da sayılsa Jules Verne aslında bir gerçekçi ve öyküleri hep müspet ilime dayalı varsayımlardan hareket ediyor. Hatta onun bir vizyoner bile olmadığını, öykülerinde insanlardan ve duygularından çok bilime ağırlık verdiğini söyleyenler bile var. 1894 yılında verdiği bir mülakatta, yaşamı boyunca hep çocuk ve gençlik kitabı yazarı olarak görüldüğünden yakınan Jules Verne’in, bir türlü edebiyatçı sayılmaması nedeniyle oldukça hayıflandığı belirtiliyor.