1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
PolitikaKüresel

BM Genel Kurulu: Küresel diplomasinin tepe noktası

Matthew Ward Agius
22 Eylül 2025

Her yıl eylül ayında dünyanın 193 ülkesinin temsilcilerini bir araya getiren BM Genel Kurulu nedir? Küresel diplomasının tepesindeki bu oluşum dünyaya nasıl yön veriyor? Ya da verebiliyor mu?

80. BM Genel Kurulu açılışı sırasında bir dakikalık saygı duruşunda bulunuyor. | ABD New York 2025
BM Genel Kurulu'nun 80'inci oturumu 99 Eylül'de başladı.Fotoğraf: Lev Radin/Pacific Press/picture alliance

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, uluslararası ilişkilerin zorlu bir döneminde 9 Eylül Salı günü 80'inci oturumunu başladı. Genel Kurul'un 22-30 Eylül tarihleri arasındaki üst düzey oturumlarına ise devlet ve hükümet başkanları katılacak.

BM'nin ve dolayısıyla küresel diplomasinin en önemli müzakere organı olan Genel Kurul'da bu yıl bir ilk yaşanacak. Suriye'nin geçici CumhurbaşkanıAhmed Şara, eski Devlet Başkanı Nureddin Atassi'den bu yana BM'de konuşacak ilk Suriye Başkanı olacak.

Bu yılki oturuma "her devlet, bir oy" ilkesine dayalı eşit temsille BM'ye üye 193 ülkenin delegasyonları katılıyor. Güvenlik Konseyi gibi diğer BM organlarının aksine, burada tüm üyeler karar tasarıları üzerinde oy kullanırken aynı güce sahip.

Bu yönüyle Genel Kurul, tüm üye devletlerin temsil edildiği tek küresel forum niteliği taşıyor.

Genel Kurul'da hangi konular ele alınıyor?

Her Genel Kurul'da ekonomik, sosyal, güvenlik ve çevre politikalarına ilişkin konuları kapsayan geniş bir gündem ele alınıyor. Bu kapsamlı tartışmaların yanı sıra iklim ve küresel ekonomi konulu zirveler ile 2015'te BM tarafından yoksulluğu sona erdirme ve gezegeni koruma çağrısı olarak kabul edilen Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'ne yönelik ilerleme değerlendirmeleri de yapılıyor.

Bu yıl ayrıca yapay zeka yönetişimi konusunda yeni bir istişare platformu da başlatıldı.

Genel Kurul'un temel amacı tüm üye devletleri ortak bir zeminde buluşturmak olsa da toplantılar her zaman güncel küresel gelişmelerin gölgesinde gerçekleşiyor. Bu yıl öne çıkanlar arasında Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş veİsrail'in Gazze'deki saldırıları bulunuyor.

Geçtiğimiz yıllardaki oturumlar ise dünyanın bazı bölgelerinde demokrasilerin gerilemesinin gölgesinde yapılmıştı.

Konuyla ilgili Berlin Özgür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Diana Panke, DW'ye yaptığı açıklamada "Birçok ülkede demokrasiden genel bir geri adım söz konusu. Bu da Genel Kurul'un dinamiğini zor ve karmaşık hâle getiriyor" dedi.

Çin'in Kuşak ve Yol girişimiyle destekçi ülkelerinin sayısını artırması ve mevcut Trump yönetiminde ABD'nin uluslararası kurumlara karşı giderek içine kapanan tutumu da önümüzdeki görüşmelerin seyrini ve alınacak kararların nihai dilini etkileyebilecek gelişmeler arasında gösteriliyor.

Genel Kurul'u kim yönetiyor?

Her yıl BM Genel Kurulu başkanlığı, beş coğrafi gruptan biri arasından seçilen yeni bir isme geçer. Başkan, görüşmeleri açıp kapatmak, tartışmaları yürütmek ve konuşma sürelerini düzenlemekle sorumludur.

80. BM Genel Kurulu Başkanı Annalena BaerbockFotoğraf: Timothy A. Clary/AFP/Getty Images

Bu yıl oturumları Haziran ayında başkan olarak seçilen Almanya'nın eski Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock yönetecek.

Genel Kurul'un en önemli etkinliklerinden biri, 193 üyenin tamamına konuşma fırsatı sunan Genel Tartışma'dır. Bu yıl 80'inci oturumun teması "Birlikte Daha İyi: Barış, kalkınma ve insan hakları için 80 yıl ve ötesi" olarak belirlendi.

Genel Görüşme, 23 Eylül Salı günü başlayıp 29 Eylül Pazartesi günü sona erecek.

Kararlar bağlayıcı değilse Genel Kurul'un önemi ne?

BM Genel Kurulu'nda kabul edilen kararların hiçbiri bağlayıcı değildir; yani devletler tüm kararları destekleyip imzalasa bile bunları uygulamak zorunda değildir. Bu durum, son yıllarda Genel Kurul'un etkinliğinin sorgulanmasına yol açmıştır.

Ancak Panke, bu bağlayıcı olmayan yapının değerine dikkat çekiyor. Ona göre bu, ülkelerin gündem maddeleri karşısındaki tutumlarını açıkça ifade etmelerini ve daha sonra yasal olarak bağlayıcı anlaşmaların temellerini atmalarını sağlar.

"Genel Kurul süreci bir kıvılcım yakabilir; ardından Taraflar Konferansı toplanır ve uluslararası, hukuken bağlayıcı bir antlaşma kabul edilebilir. Bu iki aşama birbirini dışlamaz" diyor Panke.

Panke ayrıca Genel Kurul kararlarının bağlayıcı olmasa da normatif bir güce sahip olduğunu vurguluyor:

"Bu kararlar, kamuoyunun devletleri sorumlu tutmasına imkân veren uygunluk standartları belirler."

BM Genel Kurulu'nun dikkat çeken yönlerinden biri, aldığı kararların bağlayıcı olmaması. Yani bir üye ülke Genel Kurul'da kabul edilen tüm kararları destekleyebilir, ancak benimsenen kararları uygulamak zorunda değildir. Bu durum, son yıllarda Genel Kurul'un etkinliğine yönelik eleştirileri de beraberinde getiriyor.

Buna rağmen Berlin Özgür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Diana Panke, kararların bağlayıcı olmamasının önemli bir işlevi olduğuna dikkat çekiyor. Panke, bu yapının ülkelerin Genel Kurul gündemindeki konulara ilişkin tutumlarını açıkça ortaya koymalarına olanak tanıdığını ve daha güçlü, hukuken bağlayıcı anlaşmaların zemininin hazırlanmasına katkı sağladığını vurguluyor.

Panke, "Genel Kurul sürecinde bu adım atılabilir, ardından Taraflar Konferansı toplanarak uluslararası, hukuken bağlayıcı bir antlaşma kabul edebilir. Biri diğerini mutlaka dışlamaz" diyor ve ayrıca, bağlayıcılığı olmasa da Genel Kurul kararlarının norm belirleyici bir güce sahip olduğunu belirtiyor:

"Bu kararlar, kamuoyunun devletleri sorumlu tutabileceği uygunluk standartlarını ortaya koyar."