1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

BM insan hakları ihlalleri için devrede

Werkhäuser, Nina DW Berlin 7 Mart 2008

İki yıl önce BM İnsan Hakları Komisyonu'nun yerini alan BM İnsan Hakları Konseyi bu ay sonuna kadar Filistin bölgeleri, Sudan'ın kriz bölgesi Darfur ve Myanmar'daki gelişme ve insan hakları ihlallerini görüşecek.

BM İnsan Hakları Konseyi işbaşı yapıyor
BM İnsan Hakları Konseyi işbaşı yapıyor

BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, Cenevre'de bu hafta olağan toplantılarına başlayan Konsey'in, insanlara neler yapabileceğini ve ne kadar etkin çalışabileceğinin zamanının geldiğini söyledi. Ban, 47 ayrı devletten temsilcilerinin oluşturduğu konsey üyelerine hitaben yaptığı konuşmasında, “Sorumluluk ve güvenirliğimizle, insan haklarına saygılı ortamların yaratılması teşvik edilmeli.” diye konuştu. 2005 yılı BM zirvesine katılan devlet ve hükümet başkanları da ‘koruma sorumluluğu' adını verdiği bir konseptle, her devletin kendi vatandaşlarını, soykırım ve savaş suçlarından koruması gerektiği anlayışını benimsedi. BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, 2007 yılı eylül ayında, Amerikalı siyaset bilimci Edward Luck'u bu anlayışın hayata geçirilmesi için görevlendirdi. Peki BM, insan hakları ihlalleri konusunda verilen mücadelede artık daha etkin bir rol üstlenebiliyor mu?

Fotoğraf: AP

Dünya'nın birçok yerinde insan hakları ihlalleri yapılıyor. İnsan hakları ihlallerinin devletler tarafından bilinçli yapıldığı yada bu ihlallere göz yumulup, vatandaşlarının koruma altına alınmadığı birçok bölge var. 1946 yılında bu ihlallerin önüne geçmek için kurulan BM İnsan Hakları Konseyi, zamanla örgüt yapısındaki aksaklıklar nedeniyle istenen sonuçlar elde edemedi. Filistin, Darfur, Çin, Myanmar, Çad gibi kriz bölgelerinde hala savaş ve insan hakları ihlalleri sürüyor.


Hak ihlalleriyle etkin mücadele

Birleşmiş Milletler'in, örgüt yapısı içindeki reform çabalarının bir sonucu olarak, iki yıl önce BM İnsan Hakları Komisyonu'nun yerini alan BM İnsan Hakları Konseyi kuruldu. İnsan haklarıyla etkin mücadele edemediği için eleştirilen BM İnsan Hakları Komisyonu'nun, bu alanda yeterli mücadeleyi vermemesi, 53 üyesinin uyumlu çalışamaması ve karşılıklı engellemelerine bağlanıyordu. Zira konsey içinde insan haklarını ihlal eden üyeler de bulunuyordu. Getirilen değişikliklerle, İnsan Hakları Konseyi'nin üyelerinin, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından seçilmesi ve herhangi bir insan hakları ihlâli durumunda üyeliklerinin askıya alınabilmesi benimsendi. Ayrıca 2005 yılında uluslararası topluluk, “bağımsızlık sorumluluktur” anlayışına dayanarak dönüm noktası niteliğinde yeni bir kavram oluşturdu: “koruma sorumluluğu.” Birleşmiş Milletler Zirve'sinin sonuç belgesinde adı geçen 192 devlet, tüm ülkelere birincil olarak kendi nüfuslarını koruma çağrısında bulundu. Ancak, eğer devletler nüfuslarını soykırım, etnik temizlik, savaş ve insanlık suçlarından koruyamıyor ya da korumak istemiyorsa, uluslararası topluluğun eylemde bulunmasının gerektiği de belirtildi. BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, “koruma sorumluluğu” anlayışının pratiğe yansıtılması için Amerikalı siyaset bilimci Edward Luck'u görevlendirdi. Luck BM bünyesinde yaklaşık bir yıldır bu konuda yürütülen faaliyetlerin koordinasyonunu sağlıyor. BM uzmanı Luck, bu yeni kavramın önemli bir konuyu gündeme getirdiğini belirtiyor: “Uluslar arası toplum, devletlere sivil halkı koruma görevlerini yerine getirmeleri için destek vermeli mi? Bu oldukça önemli bir soru ve yeni bir unsur.”

Uluslararası hukuk tartışması

Fotoğraf: AP

Luck insan haklarının ağır şekilde ihlal edilmesi durumunda söz konusu devletlerin egemenlik haklarını kısıtlama düşüncesinin, devletler hukuku açısından tartışmalı bir gelişme olacağını söylüyor: “Bence bu gibi durumlarda kuvvet kullanılarak müdahale de yapılabilecektir. Ancak bu tür müdahaleler nadir olacaktır. BM antlaşması bunun hukuki çerçevesini çizmiştir. Devletler hukuku askeri bakımdan güçlü devletlerin tek taraflı müdahalesini önleyip, BM'nin kolektif tepki göstermesi esasına dayanır.”

„Koruma sorumluluğu“ anlayışının temelleri Afrika'ya dayanıyor diyen BM uzmanı, 2000 yılında Afrika Birliği'nin kuruluş bildirisinde yer alan „Ağır insan hakları ihlalleri yaşanan ülkelerin komşuları, duruma seyirci kalmamalıdır“ maddesinin, bu anlayışa ön ayak olduğunu belirtiyor:

Fotoğraf: AP

“Bu konsepte karşı görüşler de mevcut. Ancak bu konuda ne kadar çok çalışırsak, BM'ye üye devletlerin bu ‘koruma sorumluluğu' anlayışına desteği artar. Bazı devletlerin buna itirazı, bana göre, bu seçeneği çok güçlü olarak görmelerinden ve bu durumdan çekinmelerinden kaynaklanıyor. Bu itirazların varlığı, benim için ‘koruma sorumluluğu' anlayışının haklılığı ve gücünün ispatıdır.”


Yeni konseptin uygulanması

Bu yeni kavramın uygulaması değişik bakış açıları arasında farklara yol açtı. Kimilerine göre koruma sorumluluğu durum bazında belirlenmeli ve Güvenlik Konseyi'nin onayı alınmalı, kimilerine göre ise Güvenlik Konseyi'nin harekete geçmedigi durumlarda, gönüllülerden oluşan koalisyonlar insani müdahalede bulunduktan sonra uluslararası onay alabilir.

Peki bu yeni konsept ve BM İnsan Hakları Konseyi, ihlallerin önüne geçebildi mi? BM uzmanı, Kenya'da BM'nin etkin müdahalesiyle şiddetin daha da artmasının önüne geçildiğini ancak dünyanın diğer bölgelerindeki mevcut tüm sorunları kısa sürede aşmanın mümkün olmadığını belirtiyor: “Bu konsept tabiki iki üç yıl içinde dünyayı değiştirecek diyemeyiz. Ancak önümüzdeki on yıllar içinde bu görüş iyice yerleşecek ve o zaman devletlerden ve uluslararası toplumdan, ‘koruma sorumluluğu' anlayışını yerine getirmesi beklenecek.”

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik

Bu konuda daha fazla içerik

Daha fazla içerik göster