BM'de silah kontrolü oylaması
28 Mart 2013 Küresel silah ticaretini yıllardır kontrol altına almaya çalışan Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nda bugün, silah ticaretinin kontrol altına alınmasını öngören Uluslararası Silah Ticareti Antlaşması'nın taslağı üye devletlerin onayına sunulacak.
BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, New York’taki Uluslararası Silah Ticareti Antlaşması'nın müzakere edildiği toplantıda, "Tişörtlerin, domatesin ya da oyuncakların küresel ticareti sıkı kurallara tabi. Buna karşın silah ticareti ise neredeyse hiçbir kontrole tabi değil" diye çıkıştı.
Uluslararası Silah Ticareti Antlaşması'nın amacı, insan hakları ihlallerine neden olmasını önlemek üzere küresel silah ticaretinin kontrol altına alınması. Antlaşmanın ayrıca silahların, teröristlerin ve organize suç örgütlerinin eline geçmesini engellemesi de öngörülüyor. Zira küresel çaptaki silahlı çatışmalarda yılda 500 binden fazla kişi hayatını kaybediyor.
Almanya da bu anlaşmayı destekleyen ülkeler arasında bulunuyor. Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Deutsche Welle’ye verdiği demecinde "Federal hükümet, çıkarları çatışan ülkelerin mevcut olduğu bir ortamda, güçlü bir silah ticareti anlaşmasının önemle arkasında duruyor. Yasal bağlayıcılığı olan silah ticareti, barışa ve bölgesel istikrara önemli bir katkı sağlar" diye konuştu.
Anlaşmanın eksiklikleri
Ancak insan hakları savunucuları, müzakere edilen anlaşmayı, birçok açık kapı bıraktığı ve silahların yanlış ellere geçmesini engellemek adına çok az kontrol öngördüğü gerekçesi ile eleştiriyor.
Uluslararsı yardım örgütü Oxfam’ın Almanya Sözcüsü ve Ortadoğu uzmanı Robert Lindner, anlaşmanın kesin yasaklar getirmesi gerektiğini savunuyor. Lindner,"Bu anlaşma, kesinlikle belirli silah sevkiyatlarının yasaklanmasını, uluslararası hukuk temelinde netleştirmelidir. Örneğin; silahları en son ele geçirenlerin, bunları bir etnik temizlik için kullanacağı, savaş suçu ya da insanlığa karşı suç işleyeceği veya sistematik olarak insan hakları ihlaleri yapacağı belliyse, olanlara yapılan sevkiyatın yasaklanması gerekiyor" diye konuşuyor.
Dünya genelinde yaklaşık 900 milyon, hafif silah bulunuyor. Yani çocuklar da dahil, dünyadaki her sekiz kişiden birine bir silah düşüyor. Uluslararası Af Örgütü’nün verilerine göre, her dakika bir insan, bir tabanca veya tüfek kurşunu ile hayatını kaybediyor. Küresel silah ticaretinin yıllık cirosu ise 60 milyar euroyu geçiyor...
BM yaklaşık 7 yıldır, küresel silah ticaretini kontrol altına almaya çalışıyor. Almanya geçtiğimiz yıl yapılan ön müzakerelerde, antlaşmanın her türlü konvansiyonel silahlanma malzemesinin, özellikle de küçük, hafif silahlar ve cephanelikleri de kapsamasını talep etmişti. Ancak 2012 yılının temmuz ayındaki görüşmelerde ABD, Rusya ve Çin’in itirazları nedeniyle anlaşmaya varılamamıştı.
"Her dakika bir kişi ölüyor"
Oxfam Sözcüsü Lindner, New York’ta oylanacak anlaşma taslağının silah çeşitleri ve cephane konusunda önemli yasal boşluklar içerdiğini vurguluyor ve "Cephane konusunda çok zayıf kurallar mevcut. Cephane kontrolüne dair bu durum, aynı şekilde silah yapmakta kullanılan malzeme ve yedek parçalar için de söz konusu. Bunlar, sadece savaş silahları, tanklar, savaş uçakları veya gemileri gibi zaten kurallara bağlanması gereken büyük silahlar için öngörülüyor. Ama küçük ve hafif silahlar değil. Oysa her gün en fazla insanın ölümüne ya da yaralanmasına yol açan silahlar ise bunlar" diye konuşuyor.
Gerçi hiçbir BM üyesi ülke, silah ticaretinin kontrol altına alınmasını açık bir biçimde reddetmiyor. Ancak birçok ülke, kendi ekonomik çıkarlarına göre istisnalar talep ediyor. Rusya, ABD ve Çin'in cephane ve yedek parça ihracatının kontrolüne dair büyük itirazları bulunuyor. Ama Lindner bu direncin, kalkınmanın eşiğindeki ülkelerden de geldiğine dikkat çekiyor. Lindner, "Silah endüstrisi kurmak isteyen Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika gibi ülkeler, kısıtlayıcı kontrollerin, onları, silah sevkiyatından alıkoymasından endişe ediyor. Silahları kime ihraç edebileceklerine büyük sınırlamalar getirilmesinden korkuyorlar. O nedenle bu anlaşmayı öyle bir sulandırmak, yumuşatmak istiyorlar ki, sonuçta böyle anlaşmanın olup olmamasının bir farkı bile kalmıyor" diyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Mirjam Gehrke / Başak Demir
Editör: Hülya Schenk