1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Bolton Ankara'dan YPG garantisini alabilir mi?

7 Ocak 2019

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton, Salı günü Ankara'yı ziyaret ediyor. DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Serhat Güvenç, ABD'nin YPG konusunda Ankara'dan garanti almasının kolay olmadığını söyledi.

Suriyeli Kürlerin milis gücü YPG, IŞİD'le mücadelede ABD'nin başlıca müttefiki oldu.
Suriyeli Kürlerin milis gücü YPG, IŞİD'le mücadelede ABD'nin başlıca müttefiki oldu.Fotoğraf: picture-alliance/dpa/S. Suna

Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyindeki YPG yapılanmasına yönelik askeri müdahale uyarılarını yoğunlaşmasıyla başlayan ve ardından ABD'nin askerlerini çekme kararıyla devam eden gelişmeler, Suriye sahasını bir süredir bölgedeki aktörlerin diplomasi trafiğinde üst sıraya taşıdı.

"IŞİD'le mücadele bitti mi? Washington'ın müttefiki Suriyeli Kürtler şimdi yalnız mı kaldı? Türkiye artık bölgede askeri açıdan daha mı rahat?" gibi soruların sorulduğu bir dönemde Ankara kritik bir konuğu ağırlayacak. ABD Başkanı Donald Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton Salı günü Türk yetkililerle bir araya gelecek. Üstelik yanında Genelkurmay Başkanı Josep Dunford ve ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi şimdiki Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey de olacak.

Bolton Ankara'ya adım atmadan kısa süre önce yaptığı açıklamada, ABD askerlerinin Suriye'den çekilmesinin Türkiye'nin Washington'ın müttefiki Kürt milislerin güvenliği için güvence vermesi şartına bağlı olduğunu söyledi. Bolton, PYD/YPG'ye yönelik olası operasyona ilişkin, "Türklerin ABD ile bütünüyle koordine edilmemiş ya da ABD'nin kabul etmediği herhangi bir askeri harekat gerçekleştireceğini düşünmüyoruz" şeklinde konuştu.

Bolton'un ziyaretiyle ilgili beklentileri ve olası sonuçları DW Türkçe'ye değerlendiren Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Güvenç, Ankara'daki görüşmelerin en çekişmeli ayağının PYD/YPG konusu olacağını düşünüyor.

Prof. Dr. Serhat GüvençFotoğraf: Kadir Has University

DW Türkçe: Ankara’da görüşmelerden hangi taraf memnun ayrılır?

Prof. Dr. Serhat Güvenç: Memnun ayrılacak tarafın Türkiye olacağını düşünüyorum. Öncelikle Ankara Suriye krizinin başından beri, yani IŞİD’in gücünün zirveye vardığından beri Washington’dan istediği şeyi elde edebilir.  O da, bölgenin Türkiye’ye emanet edilmesi. Türkiye PYD/YPG’nin kuvvetli bir aktör olarak ortaya çıkmasından sonra ABD’ye ısrarla bu talebini dile getirmişti, yani “YPG ile değil benimle çalış, IŞİD’le mücadeleye ben destek olayım”. Ama o dönem için Pentagon sahada YPG’nin kendileri için yararlı bir ortak olduğunu gözlemlemiş ve Türkiye’ye sıcak bakmamıştı. Ziyaret, bu yaklaşımın tamamen tersine dönmesi ve Türkiye’nin bir ortak olarak Ortadoğu’da ve Suriye özelinde ortaya çıkmış olması anlamına geliyor. Türkiye’nin öneminin bu anlamda tescil ediyor.

DW Türkçe: Bolton açıkça Washinton'ın YPG'yi korumakta kararlı olduğunu belirtti. Bu konuda Ankara ile nasıl bir pazarlık yapılacaktır?

Güvenç: Ankara’da görüşmelerin en çekişmeli geçeceği konu başlığı da bu. IŞİD’le Türk ordusunun savaşmasına bir itiraz yok ya da en azından kabul edilebilir görülüyor, ama bu yapılırken Washington, Amerika ile müttefiklik yapmış olan YPG’ye arada zarar gelmesin istiyor. Bu konuda ABD Türkiye’den sözler ve garantiler almaya çalışacaktır. Koparsa da düğüm burada kopar, çünkü Türkiye’nin Suriye’ye özellikle de Fırat’ın doğusuna bakışında önceliği ne Esad rejimi ne de IŞİD. Bu anlamda Türkiye IŞİD’le mücadele ederken bir yandan da terör unsuru olarak gördüğü YPG’yi de ortadan kaldırmak için elinden geleni yapacaktır. Amerika buna karşı garanti almak istiyor ama bu kolay bir şey değil.

John BoltonFotoğraf: picture alliance/AP Photo/C. Owen

DW Türkçe: Bu garantiyi verebilir mi Türkiye? Ya da masaya sadece IŞİD’le mücadeleyi üstlenme konusunu koyması yeterli mi?

Güvenç: Trump için öncelik IŞİD’le mücadeleydi ve “ben bu işi Türkiye’ye havale ettim” diye çok keyifliydi. Ama aradan geçen süre içerisinde Washington’da kurumlar ve diğer aktörlerin devreye girmesiyle daha nüanslı bir Amerikan yaklaşımı karşımıza çıkıyor. Yani “IŞİD’le mücadele tamam ama Türkiye’nin de bu olası askeri hareketliliğinin de YPG’nin sonunu getirmemesi gerekiyor” deniyor. Dolayısıyla sadece IŞİD’le mücadele teminatı yeterli olmayacak. Washington görünen o ki sahadaki müttefiklerini yalnız bırakmak istemiyor. Bunun bir başka boyutu da, sadece YPG sevdasına bağlamak doğru değil, Türkiye’nin kendi başına hareket etme örneklerini düşündüğümüzde Washington bölgeyi tamamen Türkiye’ye teslim ederse, Türkiye Washington’un çıkarlarını gözetme konusunda arzu edilen kararlılığı sergileyemeyeceğini düşünüyor olabilir, dolayısıyla Türkiye’nin oradaki manevra alanını biraz daraltma çabası diye de okunabilir.

DW Türkçe: YPG konusunda ABD Türkiye’nin tek muhatabı olarak kalır mı? Yoksa Amerikan ordusunun çekilmesiyle önümüzdeki dönemde Rusya, İran, hatta Şam yönetiminin burada daha fazla ağırlık koymaları beklenebilir mi?

Güvenç: Menbiç’e yönelik hamleleri düşündüğünüze Türkiye’nin Şam rejimini ve Rusya’yı çok dikkatle takip etmesi gerekliliği ortaya çıkıyor. Unutmamamız gereken bir şey var Rusya, İran ve Suriye açısından YPG hedef alınması gereken terör grupları arasında görülmüyor. Bu açıdan baktığınızda Türkiye’nin Moskova’yı ve Şam’ı da ikna etmesi gerekiyor. Dolayısıyla çok taraflı bir diplomasi, birbiriyle çelişen çıkarları olan tarafları uzlaştırması gerekecek. Buna dönük bir adım atıldı geçtiğimiz hafta, Moskova’ya bir heyet gönderildi ama şuan için beklenen sonuç alınmış gibi gözükmüyor.

DW Türkçe: Washington Ankara’daki görüşmelerde YPG’ye müdahale edilmeyeceği konusunda beklediği garantileri alamazsa, bu durumda Suriye’den çıkma işini gerçekten erteleyebilir mi?

Güvenç: Fikir yürütmek zor. Şu anda karşımızda yekpare hareket eden bir Amerikan dış politika karar verme mekanizması yok. Dolayısıyla bu Washington’daki bu çekişmenin, pazarlıkların ve güç mücadelesinin nasıl sonuçlanacağıyla da bağlantılı. Bolton enteresan bir isim, tamamen İran karşıtı bir isim, onun Suriye’ye bakışı İran’ın çevrelenmesi gerektiği perspektifinden şekilleniyor. Dolayısıyla Bolton gibi aktörler Amerikan askerinin çekilmesi konusunda ısrarcı olmayacaktır.  Trump’ın da zaten başı iç politikayla dertte, yeni Kongre göreve başladı ve Meksika’ya duvar meselesi hükümeti kilitlemiş durumda, dolayısıyla bir müddet bu Suriye’den asker çekme işinin peşine düşmeyebilir. Yani asker çekilmesin diyen kanat kısa süreli de olsa üstün gelebilir.

DW Türkçe: Peki Washington’ın İran’ın çevrelenmesi konusundaki olası planlarına Türkiye’yi bir aktör olarak sokma şansı var mı? Bu da pazarlıklara konu edilebilir mi?

Güvenç: Bunu da dolaylı olarak gündemin bir parçası olduğunu varsayabiliriz çünkü Trump açısından IŞİD’le mücadeleye asker ve para ayırmamak önemli ama İran’ın çevrelenmesi de Washington’daki bir takım çevreler açısından çok önemli, bu konuda da Türkiye’den beklentiler olduğuna şüphe yok. Tahmin ediyorum, oradaki Amerikan askeri varlığının işlevsel dengi olarak Türkiye derece devreye girebilir onu görmeye çalışacaklar. Bu çelişen çıkarlar arasında Türkiye’nin sahada işbirliği yaptığı ya da en azından ayağına basmadığı bir aktör olan İran’la ilişkilerini yeniden düzenlemesi daha çatışmacı ve rekabetçi bir hatta oturtmasını da zorunlu kılabilecek. Bu anlamda da Ankara’daki görüşmede atılacak adımlar çok önemli, bölgesel dinamikleri, dengeleri değiştirme potansiyeline sahip.

Söyleşi: Gökhan Yivciger

© Deutsche Welle Türkçe

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik