1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Borca doymayan süper güç

19 Temmuz 2011

Washington’un siyasi gündemini meşgul eden tek konu, kamu borçlanma tavanının yükseltilmesi. Cumhuriyetçiler siyasi ilkelerinden taviz verip Başkan Obama’nın taleplerine boyun eğmeye yanaşmıyorlar.

Fotoğraf: BilderBox

ABD aslında çoktan müflis durumda. 16 Mayıs’tan bu yana ödeme yapamayan maliye bakanlığının 14,3 trilyon dolarlık borçlanma tavanını aşmadan görevini yapabilmesi mümkün değil. Bütçedeki bazı oynamalarla, örneğin yatırımların ertelenmesiyle hazinenin ağır aksak işlemesi sağlanabiliyor. Ama bu süre 2 Ağustos’ta dolacak. Kongre hazinenin daha fazla borçlanmasına izin vermezse, devlet memurları maaşsız, resmi programlar finansmansız kalacak. Başkan Obama hafta sonundaki müzakere maratonu sırasında zamanın daraldığını söylemişti.

Anlaşmazlık borçlanma tavanından değil bütçeden kaynaklanıyor. Başkan daha fazla borçlanabilmenin yanı sıra kemerlerin sıkılmasını ve zenginlerden daha fazla vergi alınmasını istiyor. Cumhuriyetçi Parti ise vergilerin arttırılmasına karşı çıkıyor ve bütçe giderlerinin azaltılmasını talep ediyor. Her iki taraf da birbirini tartışmayı siyasi emellerine alet etmeye çalışmakla itham ediyor. Uzlaşma ihtimali oldukça uzak. Cumhuriyetçi Parti’nin aşırı muhafazakar kanadı, aynı zamanda başkan adayları arasında da adı geçen sözcüsü Michele Bachmann kanalıyla devletin daha fazla borçlanmasına onay vermeyeceklerini söylüyor.

Obama'nın 2 Ağustos'a kadar süresi varFotoğraf: dapd

Borçlanma tavanının yükseltilmesine karşı olduklarını belirten Bachmann Amerikalıların devlet harcamalarının azaltılmasını istediğini, savunuyor.

'Finans krizi gölgede kalır'

German Marshall Vakfı’ndan Bruce Stokes, Cumhuriyetçi Bachmann’ı, ‘çok derin olmadığını ve kazasız belasız yere ineceklerini sanarak uçurumdan atlayanlara' benzetiyor. Stokes, ‘Önde gelen ekonomik ve siyasi çevrelerde bu görüşü savunan kimseye rastlayamazsınız. Haklı da olabilirler. Ama haklı çıkma ihtimalleri yüzde iki ya da üçü geçmez', diyor.

ABD birikmiş borçlarının faizini ödeyemez duruma düşerse iflas etmiş olacak. Peterson Uluslararası İktisadi İlimler Enstitüsü’nden Jacob Kirkegaad bunun mutlak bir felaket olacağını ve son finans krizini bile gölgede bırakacağını söylüyor. Kirkegaad'a göre, bütün alacaklıların parası ödense ve karşılığında Başkan’ın da muhtemel sonuçlar arasında saydığı gibi sosyal sigortaların para musluğu kapansa, yani halka olan sorumluluklar yerine getirilmese, bu belki mutlak yıkım olmaz, ama ABD'nin kredi notu kırılır.

Kirkegaad ABD’nin kredi notunun üç A’dan iki A’ya indirilmesinin büyük sarsıntı yaratacağı görüşünde. Çünkü Amerikan devlet tahvilleri uluslararası yatırımcının en güvenli limanlarından biri. ABD’de, tıpkı Almanya’nın Euro bölgesinde yaptığı gibi, son derece düşük kredi faizi ödüyor. Ekonomist Kirkegaad, kredi notunun düşürülmesinin kaçınılmaz sonucu olarak güvenli liman statüsünün kaybedilmesinin, faizlerin uzun vadeli artması anlamına geleceğini ve bu statünün yeniden kazanılmasının on yıllar alabileceğini, söylüyor.

Kongre daha fazla borçlanmaya izin vermezse devlet memurları maaşsız kalacakFotoğraf: picture-alliance/dpa


Pazarlığın kritik aşaması

Ekonomi uzmanı Kirkegaad bu nedenle Beyaz Saray ile Kongre arasındaki anlaşmazlığı ateşle oynamaya benzetiyor. Çünkü faizlerin bir puan artması, borç stoku çok fazla olan ABD’nin yılda 140 milyar dolar, yani Irak savaşında harcadığı para kadar faiz farkı ödemesi anlamına geliyor. Kirkegaad Güven faktörünün yatırımcı açısından taşıdığı işaretle bu avantajın olur olmaz tehlikeye atılamayacağını ifade ediyor.

Amerikalı uzman, ABD'nin kolay iflas etmeyeceğini çünkü Yunanistan olmadıklarını belirtiyor ve kabahatin, arzuladıkları yönetim şekli için gerekli olan parayı bulmaya muktedir ya da niyetli olmayan siyasi sistemlerinde olduğunu, anlatıyor.

Anlaşmazlık yüzünden tehlikeye giren sadece Amerikan ekonomisi değil. ABD’nin resesyona sürüklenmesinin küresel etkilerini tahmin etmek zor olmasa gerek. Washington’daki bütçe pazarlığının aktörleri de bu durumun bilincindeler.

© Deutsche Welle Türkçe


Christina Bergmann/A.Günaltay

Editör: Ayhan Şimşek

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik

Bu konuda daha fazla içerik

Daha fazla içerik göster