Medyanın Breivik sınavı
18 Nisan 2012Breivik’in insanlığı aşağılayan ideolojisini medya aracılığıyla tüm dünyaya yayma fırsatı bulduğu belirtiliyor. Medya ise bir yandan bu davaya büyük ilgi gösteriyor, öte yandan Breivik’e ideolojisini yayma imkanı sağlamama gibi zor bir görevle karşı karşıya bulunuyor. Günlük gazeteler tüm dünyaya Breivik’in elini yumruk yaparak faşist selamlamada bulunmasını gösteren fotoğrafını yayınlıyor. Başka medya kuruluşları ise kitlesel katliama sebep olan Breivik’in yoruma açık olmayan başka fotoğraflarını yayınlamayı tercih ediyorlar.
Medya davaya ilişkin haber yapmak zorunda
İletişim bilimleri uzmanı Christian Schicha, Alman televizyonuna verdiği bir mülakatta, herhangi bir medya kuruluşunun yayın sorumluları bazı fotoğrafları yayınlamama kararı alsalar bile, bu fotoğrafların bir şekilde her yerde görüldüğünü söylüyor. Ancak Schicha tam da bu noktanın gündeme getirilmesinin ve sorunun tarif edilmesinin yanlış bir davranış olmadığını vurguluyor. Oslo’da görülmekte olan dava konusunda medyanın yayın yapmasının gerekliliği tartışma götürmez. Çünkü burada söz konusu olan aşırı sağcı bir kişinin işlediği ağır suçun hukukî açıdan değerlendirilmesi. Kamuoyunun bu konudaki ilgisi büyük. Berlin Hür Üniversitesi’nden siyaset bilimci Hajo Funke şunları söylüyor: “Bu çok korkunç bir olay ve bu konuda haber yapılmak zorunda. Bu kişiyi böyle bir eyleme neyin itmiş olduğuna dair de yayın yapılmak zorunda. Ama benim medya mensuplarına ve yargıçlara tavsiyem, bunun ölçülü ve sınırı aşmayacak bir biçimde, hukuk devletinin izin verdiği çerçevede yapılmasıdır.”
Öze odaklı haber ilkesi
Münster Üniversitesi'nden etik uzmanı Alexander Filipoviç de haberi yapanların kendilerini biraz geri çekmelerini tavsiye ediyor ve Breivik’e ilişkin kişisel soruları biraz arka plana çekerek, olabildiğince duruşmalar sırasında gündeme gelen hususların özüne odaklı haber yapılmasını öneriyor. Hamburg Üniversitesi’nden medya sosyoloğu Steffen Burkhard ise medyanın nasıl davranması gerektiğini şu ifadelerle açıklıyor: “Gazetecilerin içinde bulundukları ikilem şu: bir yandan bu davaya ilişkin haberleri, sanığı kahraman haline getirmeden yapmak durumundalar; yani onun normal olmayan ruhi durumunu sergilemeleri gerekiyor. Öte yandan sanığın tüm eylemlerini, onu çok fazla öne çıkarmadan yeniden gözler önüne sermeleri lazım. Ama eylemcilerin istediği de tam bu! Bunlar medya üzerinden mesajlarını dünyaya en etkin biçimde yansıtmak için medyayı işbirlikçileri haline getirmek isterler.”
İstisna bir dava olmamalı
Uzmanlar, diğer davalara ilişkin yayın yapıp, Breivik davasına ilişkin yayın yapmamanın, bu davayı istisna bir dava olarak algılamak anlamına geleceğine, bunun da Breivik’in işine yarayacağına ve olası yandaşlarının onu ilahlaştırmasına yol açabileceğine dikkat çekiyorlar. Ancak gelişmeleri yerli yerine koyacak ve duyarlı bir biçimde yapılacak haberler, Breivik gibi bir katilin de diğerlerine uygulanan aynı hukuk devleti prensiplerine göre yargılanacağını göstermesi açısından önem taşıyor. İletişim bilimleri uzmanı Christian Schicha, bu konuda haber yapmamanın sorumsuzluk olacağına işaret ediyor.
Haberlerin yapılış biçimi eleştiriye uğruyor
Ne var ki davaya ilişkin haberlerin yapılış biçimine itirazlar da gözden kaçmıyor. İlk duruşma gününün filme alınmasına izin verilmesi, canlı olarak mahkeme salonundan yayın yapılması gibi uygulamalara örneğin Almanya’da izin verilmiyor. Ancak birinci günün sonunda medya, daha sonraki duruşmalarda Breivik’in ifadesine başvurulması sırasında bu tavrından vazgeçti. Bazı Norveç gazeteleri ile internette yayınlanan online gazeteler, kurbanlara ve yakınlarına saygı gerekçesiyle Breivik davasına ilişkin haber yapmama kararı aldılar.
Buna rağmen Almanya’da bu davaya ilişkin habercilik tarzı eleştiriliyor. Örneğin Hür Demokrat Parti'nin İnternet ve Medya Komisyonu Başkanı Hans-Joachim Otto, bu davaya ilişkin haberciliğin boyutlarına ve biçimine “tahammülün çok zor” olduğunu vurguluyor. Bir başka eleştiri noktası ise saldırganın, kurbanları geri planda bırakarak öne çıkması. Alman Gazeteciler Birliği Başkanı Michael Konken, gazetecilerin sanığın ifadelerine bu kadar büyük yer ayırması durumunda, gerçekleştirilen eylemin tiksindirici boyutunun geri planda kaldığı uyarısında bulunuyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Daphne Grathwohl / Çeviren: Çelik Akpınar
Editör: Beklan Kulaksızoğlu