1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Bu yerel seçim hata kaldırmaz

Banu Güven
17 Aralık 2023

"Yerel seçim muhalif seçmenin umutsuzluktan kurtulması için bir şans. Bu şansı değerlendirmek ise, muhalefetin sorumlulukla hareket etmesine bağlı." Banu Güven yerel seçim hazırlıklarını DW Türkçe’de yorumladı.

Sandığa atılan oy pusulası
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/U. Deck

Son yerel seçimler, muhalefete, özellikle de CHP'ye umut vermiş, iktidar blokunu ise telaşa sürüklemişti. AKP-MHP blokunun Türkiye genelinde kaybettiği belediyeler bir yana, İstanbul ve Ankara'yı 25 yıl sonra kaybetmesi, özellikle Erdoğan için sarsıcı oldu. Üstelik İstanbul'u bir değil, iki kez kaybetti. O zaman, yerel seçim kampanyalarında Erdoğan, adaylardan çok görünüyordu. Bu yüzden AKP adayları kaybettiğinde, Erdoğan kaybetmiş sayıldı. Aradan 4 yıl geçti. Bu 4 yıl içinde, ekonominin tepetaklak gidişinin de etkisiyle, iktidar epey kötümserleşmişti. Ama genel seçimlerde sonuç beklendiği gibi olmadı. Erdoğan iktidarını pekiştirirken, muhalefetin son 20 yıl içinde oluşturduğu en büyük ittifak mecliste bile çoğunluğu sağlayamadı. Erdoğan için eski hakimiyetini kurmanın, muhalefet, özellikle de ana muhalefet için de ülkenin iktidarına talip olma iddiasını güçlendirmenin yolu yerel seçimlerden geçiyor. Yani bu seçim, 2019'dan daha gergin bir ortamda geçecek. Özellikle kurtarılmış son iktidar alanlarını, yani belediyeleri kaybetmemeyi hedefleyen CHP seçmeni için de zor günler geliyor, çünkü 2019'daki seçim ittifakları artık yok.

Banu GüvenFotoğraf: Privat

2019 seçimlerinde seçmeniyle en büyük farkı yaratan HDP, yeni adı Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi olan DEM Parti, bu seçimlerde izleyeceği yolu açıkladı. Parti Meclisi açıklamasından anlaşılan şu: DEM Parti kimseye önden destek sözü vermeyecek, kendi adaylarını da belirleyecek, "Yerel demokrasi, demokratik uzlaşı, özgür siyaset, evrensel insan hakları ve kadın özgürlükçü politikaları esas alan" her partiyle seçim stratejileri konusunda müzakere etmeye açık olacak. Parti Meclisi açıklamasındaki "Demokrasi, barış, özgürlük ve adalet değerlerini örecek 3. Yol temel stratejik hattımızdır" ifadesi de, 2019'da İstanbul'daki seçimlerin yenilenmesinden hemen önce, Öcalan'dan getirilen mektubun içeriğini hatırlattı. Tecritte tutulan Öcalan'a her nedense bir anda iktidarın seçtiği bir "elçi" gönderilmiş, tecritte gündemden ne kadar haberdar olduğu bile bilinmeyen Öcalan'dan, alelacele, ilkesel tutumunu dile getirdiği bir mektup getirilmişti. Anadolu Ajansı'nın mektubu "Teröristbaşı Öcalan'dan HDP'ye İstanbul seçimlerinde tarafsızlık çağrısı" başlığıyla paylaşması da, iktidarın bu yolla HDP seçmenini İmamoğlu'na destek vermekten vazgeçirme çabasını teyit etmişti. Ne var ki, mektuptaki, "Üçüncü yol tavrının korunması büyük bir önem ve anlam ifade etmektedir. Bu çerçevede HDP'de vücut bulan Demokratik İttifak anlayışı, güncel seçim tartışmalarına taraf ve payanda yapılmamalıdır" ifadeleri, HDP'nin de, seçmeninin de tavrını değiştirmemişti. İmamoğlu'nun seçildikten sonra da Selahattin Demirtaş'a yönelik mesajları, HDP'nin o zamanki eş başkanı Pervin Buldan ile birlikte ağaç dikmesi, eşi Dilek İmamoğlu'nun Başak Demirtaş ile buluşması… Bunların hepsi, İmamoğlu'nun belediye başkanlığı boyunca da kendisine seçimi kazandıran HDP seçmeniyle ilkesel olarak buluşulabilecek bir hatta kalma gayretini gösteriyor.

Muhalefetin sorumluluğu

DEM Parti, "2024 yılı yerel yönetim seçimleri sonuçları itibariyle bölgede ve Türkiye'de ciddi siyasi etkiler ortaya çıkaracaktır. Bu seçimlerin belirleyici partisi olarak sorumluluğumuzun bilincindeyiz" derken, İYİ Parti'nin Genel İdare Kurulu (GİK) kararıyla İstanbul ve Ankara dahil olmak üzere, her ilde kendi adayıyla seçime girmekte ısrar etti. İktidar blokunu kuşkusuz mutlu eden, İYİ Parti açısından daha büyük kayıplarla sonuçlanacak bir karar oldu, bu. İYİ Parti'nin 35 GİK üyesinde kime karşı nasıl bir sorumluluk hissi var, tartışılır. Bu noktadan sonra partideki her bir siyasetçi kendi siyasi ve vicdani muhasebesini yapacak. Bunun bilincinde olanlar partiyle yollarını peyderpey ayırıyor.

Muhalefetin yerel seçimlerde elde edeceği başarı sadece ittifaklara bağlı değil tabii, ana muhalefetin çıkaracağı adaylara bağlı. Mesela İzmir Büyükşehir Belediyesi için, hali hazırdaki başkan Tunç Soyer yeniden aday olacağını açıkladı, ancak basına da yansıyan kulisler ve partiden gelen işaretlere göre, adaylık için oklar başka isimlere dönüyor. Aralarında eski İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Buğra Gökçe'nin de bulunduğu aday adaylarından kimin öne çıkacağını bugünlerde göreceğiz. Partinin yeni yönetiminin tereddütleri var ki, hem belediye başkanlığında hem de İzmir'de deneyimi olan Soyer'i aday olarak açıklayamadı.

Yerel seçimlerin kaderi elbette AKP-MHP'nin çıkaracağı adaylara da bağlı. Beştepe'de neler konuşuluyor, bilinmez, ama bu konuda parti içinde parti içinde ciddi bir çekişme olduğu dikkatlerden kaçmıyor.

AKP'nin stratejisi

Erdoğan elbette, başta İstanbul olmak üzere, özellikle büyük şehirlerde, geçen seçimlerde kaybedilen belediyeleri geri almak istiyor. Bunun için ince elenip sık dokunduğu muhakkak. İstanbul için eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un adı geçiyordu, kentsel dönüşüm açısından icraatçı olması, bu ismi güçlü bir aday yapmaktaydı, ama AKP'nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Grup Başkanvekili ve Esenler Belediyesi Başkanı Tevfik Göksu'nun da bu makama aday olduğu biliniyor. Bir söyleşide, "İBB Başkanlığına aday mısınız" sorusuna verdiği cevap, AKP'deki aday belirleme sürecine dair ipuçları veriyor: "Bizim ortaya koyduğumuz performans, gayret, emek, her şey ortadadır. Süreç nasıl tecelli eder, bakarız. Sayın Cumhurbaşkanımızın vereceği kararın arkasında hep beraber odaklanır, yürürüz." Esenler Belediye Başkanı olan Göksu'nun, Yeniden Refah Partisi ve Saadet Partisi desteğini almak için yaptığı ufak bir girişim de haberlere yansıdı. Birgün'den İsmail Arı, Esenler Belediye Başkanı'nın, "Necmettin Erbakan'ın Trabzon'da doğduğu konağın yeniden inşası için Milli Gençlik Vakfı'yla protokol yapma yetkisi istediğini" yazdı.

Metin KülünkFotoğraf: DW/T. Yıldırım

Külünk parantezi

Burada bir parantez açmadan geçemeyeceğim. AKP'de "İstanbul'da adayım” diye bir nevi isyan bayrağı çeken bir isim var: Çocukluğundan bu yana Erdoğan'ın yol arkadaşı olan Metin Külünk… Önce Mustafa Sarıgül usulü, sokaklarda "Metin Külünk, İBB'ye aday ol" yazılamalarıyla, "Metin Abi, İBB'ye aday ol" çıkartmalarıyla sinyali verdi, sonra da, "Cumhurbaşkanımızın vereceği karar" falan demeden İBB Başkanlığı'na aday olduğunu açıkladı, hatta gazeteDuvar'ın sorularını yanıtlarken de, partisi içindeki temayül yoklamalarını hiç takip etmediğini söyledi: "Yoklamaların hiçbir etkisi yok. Sürecin nasıl yönetildiğini bizatihi içeriden biliyorum. Son derece şık olmayan yöntemlerle yönetildiği için, sayın cumhurbaşkanımızın nezdinde de inanıyorum ki hiçbir itibarı yok." Bana kalırsa, bu sözler, Külünk'ün Erdoğan ile ilişkisinin özellikle Sedat Peker'in ifşaatının ardından değiştiğini ve Beştepe'den uzaklaştırıldığını tescilliyor. Külünk, partisinin İstanbul İl Başkanı olamadı, bu dönem de milletvekili değil, üstüne üstlük partinin MYK'sında da yer almıyor artık. Külünk, bu yolla, söyleşilerde verdiği "Aday belirleme sürecinde sokakla inatlaşılmamalı" mesajlarıyla, AKP'ye ve Erdoğan'a, siyasette hala bir ağırlığı olduğunu kanıtlamaya çalışıyor gibi. "Sokak" Külünk'ü ne kadar istiyor, hangi sokak onu istiyor, orası bir muamma tabii.

İstanbul için konuşulan isimler arasında Milli Görüş'ten gelen ve SP ile YRP oylarına talip olabilecek AKP İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe de var. Adı İBB adaylığı için geçen İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın, "Acaba karşı cenahtaki milliyetçi oylardan çalabilir mi" düşüncesiyle, Mansur Yavaş'a karşı Ankara'da aday gösterilmesi de şaşırtıcı olmaz.

Yerel seçim, genel seçimin ardından muhalif seçmenin üzerine çöken umutsuzluk ve çaresizlikten kurtulması için bir şans olacak. Bu şansı değerlendirmek ise, muhalefetin hazırlığına ve sorumlulukla hareket etmesine bağlı. Özellikle de AKP-MHP bloku ve Erdoğan 2019 seçimlerinden çıkardıkları dersin analizini titiz bir şekilde yaparken…

Banu Güven Gazeteci ve TV moderatörü. Türkiye, Almanya ve dünyadaki gelişmeler üzerine yazılar kaleme alıyor.