1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

CDU'lu Laschet'ten AfD açıklaması: Partimize yaramadı

Değer Akal
4 Şubat 2025

Merz'in 23 Şubat seçimleri öncesinde siyasi depreme yol açan hamleleri CDU'ya yaradı mı? CDU, Türkiye ile ilişkiler için ne öngörüyor? Çifte vatandaşlık iptal mi edilecek? CDU'lu Armin Laschet DW Türkçe'ye konuştu.

Hristiyan Demokrat Birlik'in (CDU) eski genel başkanı Armin Laschet.
Hristiyan Demokrat Birlik'in (CDU) eski genel başkanı Armin Laschet.Fotoğraf: Deger Akal/dw

Almanya'da seçimler sonrasında iktidarın en güçlü adayı olan Hristiyan Demokrat Birlik'in (CDU) önde gelen isimlerinden Armin Laschet, DW Türkçe'nin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

CDU'nun eski genel başkanı Laschet, Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin göçü sınırlama önergesini aşırı sağcı Almanya için Alternatif'in (AfD) oyları sayesinde meclisten geçirmesine gelen tepkileri değerlendirirken çarpıcı tespitlerde bulundu.

Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisi Genel Başkanı Friedrich Merz, Pazartesi günü Başkent Berlin'de gerçekleştirilen kongrede göçü sınırlandırma politikalarını savundu. Fotoğraf: Kay Nietfeld/dpa/picture alliance

Laschet ayrıca Almanya-Türkiye ilişkileri için belirledikleri yol haritasının ipuçlarını da verdi.

Merz'in hamlelerine "yarar sağlamadı" eleştirisi

Armin Laschet, Almanya'da siyasette deprem yaratan ve ülke genelinde çığ gibi büyüyen protesto gösterilerine yol açan Hristiyan Birlik partilerinin (CDU/CSU) düzensiz göç karşıtı önergesi ve yasa tasarısı hakkında değerlendirmelerde bulunurken, "Sizce bu hamleler partinize fayda mı sağladı, yoksa zarar mı verdi?" sorusunu yanıtladı.

Laschet, "Ben yarar sağladığını düşünmüyorum. Ne oy oranlarımız patlar ne de oy oranlarımız dibe vurur. Anket sonuçlarına bakmak gerekecek. Ama ben şahsen çok da faydalı olduğu kanaatini taşımıyorum" dedi.

CDU’nun AfD desteğiyle meclisten önerge geçirmesi Berlin’de onbinlerce kişinin katıldığı gösteriyle protesto edildi.Fotoğraf: Annegret Hilse/Reuters

Partisinin başbakan adayı Friedrich Merz'in izlediği stratejiyi değerlendiren CDU'lu siyasetçi, şunları kaydetti:

"AfD'ye oy verenlerin tamamı aşırı sağcı değil. AfD'ye oy vereceğini söyleyenler arasında dikkate alınmadıkları için tepkili olan seçmenler de var. 'Zaten Merz de Yeşiller ya da SPD ile koalisyon hükümeti kuracak ve hiç bir şey değişmeyecek' diye düşünüyorlar… Belki Merz'in son hamleleri onlarda 'galiba samimi' düşüncesinin oluşmasına yaramış olabilir. İşte o zaman bir ihtimal, belki bir kaçı, AfD'ye oy vermeyebilir. Ama son gelişmeler nedeniyle aynı zamanda merkezdeki pek çok kişi de tedirginliğe kapılmış durumda…"

Merz CDU'ya Trump'ın Cumhuriyetçilere yaptığını mı yapıyor?

Angela Merkel başta olmak üzere CDU parti üyelerinden Merz'e yöneltilen eleştiriler ve düzenlenen kitlesel protesto gösterileri Almanya gündemine damgasını vurmuş durumda. Muhafazakarların başbakan adayı Merz, Almanya'da kutuplaşmayı tırmandırmakla eleştiriliyor.

Alman basınında da Merz'in söylem ve politikalarının CDU içinde tedirginliğe ve gerilime yol açtığı haberleri yer alıyor. Armin Laschet, "Parti içinde tedirginlik yok" diyor.

Almanya’nın eski başbakanı ve CDU’nun eski genel başkanı Angela Merkel, geçen hafta yaptığı açıklamayla Merz’i eleştirdi. Fotoğraf: Kay Nietfeld/dpa/picture alliance

"Merz'in liderliğindeki CDU'nun, Trump'ın Cumhuriyetçilerde yol açtığına benzer bir değişime sahne olduğu" yorumlarını ise Laschet şu sözlerle değerlendiriyor:

"Elbette Friedrich Merz'in tarzı ve tonu farklı. Ama ABD'de olduğu gibi partinin ele geçirildiği, partinin tüm değerler ve ilkelerin yok edildiği söylenemez. Federal bir devlet olduğu için Almanya'da bu o kadar kolay değil. En büyük eyaletlerde Hristiyan Demokratlarla Yeşiller iktidarda…"

"Almanya'nın göç ülkesi olduğu tartışılmaz bir gerçek"

Almanya'nın bir göç ülkesi olduğuna "Bu artık tartışılmaz bir gerçek" sözleriyle vurgu yapan CDU'lu siyasetçi, Merz'in de bu görüşü paylaştığını söyledi.

Mevcut tartışmaların ülkede yaşayan göçmenlerin kendilerini dışlanmış hissetmesine yol açmasıyla ilgili olarak da Laschet, "Bunun farkındayız, ama hayır, bu ülkemizdeki mevcut göçmenlerle ilgili değil, önümüzdeki süreçte göçün daha iyi nasıl yönetilebileceği, sınırlandırılması ile ilgili. Çünkü artık yerelde yönetimlerin kapasitelerinin sınırlarına gelindi. Mesele bu" dedi.

CDU’lu Laschet, Almanya’da yerel yönetimlerin sığınmacı kabul etme kapasitesinin sınırına geldiğini söylüyor.Fotoğraf: Deger Akal/dw

2015'te dönemin CDU'lu başbakanı Angela Merkel'ın Almanya'ya akın eden sığınmacılara kapıları kapatmama kararını bizzat desteklediğini, ancak son yıllarda sadece Suriyelileri değil Ukraynalıları da ülkeye kabul ettiklerini anlatan Laschet, "Sizler de fark ediyorsunuzdur, konutlar, anaokullar, okullar yetersiz kalıyor" diyerek, artık göçün sınırlandırılması için önlem alınmak zorunda olunduğuna vurgu yaptı.

Laschet, seçimlerden sonra AfD'nin oylarına ihtiyaç duymaksızın düzensiz göçün sınırlandırılması için gerekli adımları atabilmek için bu konuda uzlaşabilecek güçlü bir hükümete ihtiyaç olduğunu da sözlerine ekledi.

"Öncelikli hedef AfD'nin iktidara gelmesini engellemek"

Muhafazakar siyasetçi, son dönemde oy oranları yüzde 20'lere çıkan aşırı sağcı AfD'nin hem eyalet hem federal hükümette kendilerine yer bulmasını önlemeye çabaladıklarını anlatırken, "Öncelikli hedef AfD'nin iktidara gelmesini engellemek" diyor.

CDU’nun başbakan adayı Friedrich Merz, 23 Şubat seçimleri öncesinde giriştiği göçü sınırlandırma hamleleri ile "aşırı sağcı AfD’nin ekmeğine yağ sürmekle" eleştiriliyor. Fotoğraf: Omer Messinger/Getty Images

Bununla birlikte Laschet, "CDU'nun da son dönemde oyları artığına göre AfD'ye oylar CDU'dan değil, asıl diğer partilerden kayıyor" diyerek ülkeyi son yıllarda yöneten koalisyon ortakları SPD, FDP ve Yeşiller'den duyulan memnuniyetsizliğe işaret ediyor.

"Almanya'nın güçlü liderliğine ihtiyaç var"

Dünyadaki gelişmelerin Almanya'da seçimlerden sonra güçlü bir koalisyon hükümeti kurulmasının önemini daha da arttırdığına, bu denli önemli bir dönemde yapılacak seçimlerden sonra bir azınlık hükümeti kurulması formülüne karşı olduklarına işaret eden Laschet, "Almanya'nın güçlü liderliğine ihtiyaç var" dedi.

Avrupa'nın Çin ve Ukrayna-Rusya savaşı gibi ciddi sınamalarla karşı karşıya bulunduğunu, ticaret savaşlarını başlatan ABD'nin yeni Başkanı Donald Trump ile birlikte sınamaların daha da arttığını söyleyen Armin Laschet, "Bu nedenle çok hızlı bir şekilde güçlü bir başbakana ve güçlü bir hükümete sahip olmamız büyük önem taşıyor. Çünkü bizi zayıflatma pahasına ekonomik olarak çok güçlü olmaya niyetli bir müttefikimiz var artık" ifadelerini kaydetti.

Çifte vatandaşlık hakkı geri mi alınacak?

SPD, FDP ve Yeşillerin oluşturduğu koalisyon hükümetinin vatandaşlık yasasında değişiklik yaparak herkese çifte vatandaşlık hakkının tanınması, en çok yıllarca bu haktan mahrum bırakılan Türk vatandaşlarını sevindirmişti.

CDU/CSU'nun bu hakkı seçimlerden sonra vatandaşlık yasasında değişiklik yaparak geri almak istemesi, bunu seçim vaatleri arasında sıralaması tepkiye yol açıyor.

CDU/CSU, Türk vatandaşlarına da çifte vatandaşlık hakkını getiren düzenlemeyi iptal etmek istiyor.Fotoğraf: picture-alliance/blickwinkel/McPHOTO

Armin Laschet, partisinin çifte vatandaşlık hakkının iptal edilmesi vaadi için "Bu düzenleme büyük bir ihtimalle değişmeyecektir, sonuçta bir koalisyon hükümeti kurulması gerekecek ve ben bu hakkın geriye alınacağını düşünmüyorum ama vatandaşlığa geçişleri hızlandıran düzenleme değişir" dedi.

Türkiye ile ilişkilerde üç öncelik

Laschet, CDU/CSU ittifakının seçimlerden birinci parti çıkması halinde kuracakları yeni koalisyon hükümetinin izleyeceği Türkiye politikalarının ipuçlarını da verdi.

Almanya-Türkiye ilişkileri için "çok yakın" vurgusu yapan ve iki ülke ilişkilerinde üç ana konunun öne çıktığını aktaran muhafazakar siyasetçi, öncelikli olarak Türkiye'nin dış politikada sağlayacağı katkı beklentisine değindi.

Türkiye'nin dış politikada atacağı yapıcı adımların tüm bölgeye katkı sunabileceğini söyleyen Laschet, Suriye'ye işaret ederek, "Örneğin Suriye'de istikrarın sağlanması sığınmacıların ülkelerine geri dönmelerini istemeleri bağlamında hem Türkiye'ye hem Almanya'ya fayda sağlar" dedi.

CDU’lu Laschet, Kuzey Ren Vestfalya başbakanı olduğu 2018 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Köln’de bir araya gelmişti. Fotoğraf: picture-alliance/dpa/R. Vennenbernd

Almanya ile Türkiye arasında ekonomik ve ticari bağlara önem verdiklerini anlatan Laschet, iki ülke gündeminde yer alacak üçüncü konuyu da Türkiye'nin Avrupa Konseyi üyesi olduğunu anımsatarak şu sözlerle aktardı:

"Türkiye'de insan hakları ve hukuk devleti alanlarında hangi standartlara uyum gösterildiği de önemli bir başlık. AİHM gündeminde yer alan pek çok konu bulunuyor. Biz Almanlar için de bazen ağır gelse de AİHM kararlarına riayet edilmesi gerekiyor. Ve Türkiye ile AİHM kararlarının kabul edilmesi ve uygulanması gerektiği hususuyla ilgili olarak da zaten diyalog halindeyiz."

"Erdoğan da artık AB üyeliğine odaklanmıyor"

Armin Laschet, partisinin Türkiye'nin AB üyeliğine ilişkin tutumunu da aktardı.

Türkiye'nin AB üyeliğinin artık mümkün görünmediğini, ancak işbirliğini sürdürmeye büyük önem atfettiklerini söyleyen Laschet, "Ne Fransa, ne Hollanda ne de İtalya bugün Türkiye'nin üyeliğini onaylamaz. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan da artık AB üyeliğine odaklanmıyor, Türkiye'yi daha çok bölgesel bir aktör olarak görüyor. Ben, Türkiye'yi Avrupa'ya, iç pazara güçlü bir şekilde entegre etmemiz gerektiğini düşünüyorum, bu doğrultuda daha fazlasını yapmalıyız, sonra sürecin nereye evrileceğine bakılır" diye konuştu.

DW Türkçe'ye sansürsüz nasıl erişebilirim?