CHP çözüm süreci komisyonuna katılacak mı?
21 Temmuz 2025
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin başlattığı, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla örgütün kendini feshetmesi ve silah bırakması ile şekillenen yeni süreçte TBMM komisyonunun bu hafta sonuna kadar kurulması bekleniyor. Ancak CHP'nin komisyona katılımı henüz yüzde yüz netleşmedi.
PKK'nın silah bıraktığını sembolik bir törenle göstermesinin ardından beş aşamalı süreçte yeni bir evreye geçilmiş, gerekli hukuki düzenlemelerin konuşulabilmesi için uzun süredir konuşulan Meclis komisyonunun kurulması için temaslar yoğunlaşmıştı.
DW Türkçe'nin konuştuğu DEM Partili yetkililer komisyonun Cuma gününe kadar kurulmasını beklediklerini ifade ettiler.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Kıbrıs ziyareti dönüşünde uçakta yaptığı açıklamada PKK'nın silah bırakmasının başladığını ve ilgililerin gerekli takibi ve temasları sağladığını belirterek "Komisyon konusunda da görüşmeler bildiğim kadarıyla nihai aşamaya geldi. Yakında Meclis zemininde ilerlemenin yaşandığına şahitlik edeceksiniz" dedi.
Süreçte önemli bir rol üstlenen Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın da TBMM'de grubu bulunan partilerle görüşme turu başlattı. Komisyonla ilgili olarak TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş da yeni bir ziyaret turu yapacak. Kurtulmuş'un MHP lideri Bahçeli'nin ardından bu hafta içinde CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile de bir araya gelmesi bekleniyor.
Komisyona CHP katılımı kesin mi?
Yeni sürecin arkasında Erdoğan'ın görev süresini uzatacak bir anayasa değişikliği veya erken seçim planı olduğu tartışmaları da sürüyor.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Medyascope'tan Özgecan Özgenç'e yaptığı açıklamada "Biz bu sürece bir çıkar ilişkisi, parti çıkarı değil, ülkenin çıkarları olarak bakıyoruz. Erdoğan ise kendine bir çıkış yolu arıyor. Türkiye'nin çıkarları yerine AK Parti'ye bir çıkış yolu aramak çok menfaatçi bir tutum. Bu hem sürece zarar verir hem de onun karşısındaki kimse enayi değil" dedi.
DW Türkçe'nin konuştuğu CHP'li yetkililer de komisyona CHP'nin "her şartta katılacağı" gibi bir durumun söz konusu olmadığını belirterek bu konudaki tutumun hâlâ Özel'in yaptığı açıklamalarla aynı noktada olduğunu, yani partinin bazı şartlarının olduğunu dile getirdi.
Sürece sadece "Terörsüz Türkiye" ya da barış olarak değil; genel bir demokratikleşme, siyasi davaların sona ermesi, tutuksuz yargılamanın esas olması gibi açılardan bakan CHP, komisyonla ilgili 16 maddelik bir çerçeve öneriyi geçen hafta Meclis Başkanlığına sunmuştu.
Bu arada DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan, hafta sonu T24'e verdiği demeçte "Biz her seferinde muhalefetin olmadığı, toplumun rıza göstermediği bir barış, bir süreç olmaz diyoruz" ifadelerini kullanarak cezaevindeki Ekrem İmamoğlu'na şöyle seslenmişti:
"Sayın İmamoğlu'na şunu söylemek isterim. İçeride olmasının sebebi kendi çeperimizden bakmamızdır. Masada Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) olursa belki de İmamoğlu dışarıda olacak. Belki de bütün siyasi tutsaklar dışarıda olacak. Çünkü hukuk olacak, demokrasi olacak, adalet olacak."
Cemil Bayık'tan silah bırakma açıklaması
PKK cephesinden de hafta sonu silah bırakma sürecinin devam edip etmeyeceği ve komisyonla ilgili yeni bir açıklama geldi.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, PKK'nın yeni bir grupla yine silah bırakma adımı atmasının mümkün olmadığını söyleyerek "Eğer Türkiye, Rehber Apo'nun koşullarında değişiklik yapar, tecridi kaldırır, özgürlük yasalarını geliştirirse, demokratik entegre yasaları geliştirilirse o zaman zemin yaratılır ve biz de silahları bırakabiliriz. Böyle olmadığı sürece kimse bizden silah bırakmamızı isteyemez" ifadelerini kullandı.
TBMM'de kurulması planlanan komisyona da değinen Bayık, bu komisyonun "sadece PKK'nın silah bırakmasını hedeflediğini" savundu ve "Komisyon, dağda kalanların cezasını belirleyip ona göre adım atmak istiyor. Bu, meseleyi sadece silah bırakma üzerinden ele almaktır. Halbuki mesele çok daha derindir" diye konuştu.
Bayık, bazı basın yayın organlarında çıkan "PKK Erbil'de ya da Duhok'ta silah bırakacak"yönündeki haberleri yalanlayarak "Bunlar tamamen boş konuşmalardır. Kimse bu şekilde bize baskı yapamaz, algı yaratamaz. Bahsettiğimiz koşullar oluşmadıkça yeni bir grup da gönderemeyiz. Bu mümkün değil" dedi.
Bahçeli'nin dediği iddia edilen sözler
Diğer yandan Devlet Bahçeli'ye atfedilen açıklamalar da hafta sonu büyük tartışma yarattı.
Gazeteci İsmail Saymaz, Halk TV'de Bahçeli'nin birkaç ay önce MHP milletvekilleriyle yaptığı kapalı bir toplantıda, "Cumhurbaşkanı'nın iki yardımcısı olsun, biri Kürt, diğeri Alevi olsun" dediğini duyurdu.
Bu iddia MHP tarafından resmi bir açıklama ile yalanlanmazken MHP Genel Başkan Başdanışmanı ve Türkgün gazetesi başyazarı Yıldıray Çiçek köşesinde bu habere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Çiçek, "Bu tartışmalara 'Devlet Bahçeli vizyonu' çerçevesinden baktığımızda sözün özünde vatanına, bayrağına ve ülke değerlerine bağlı Kürt ve Alevi kardeşlerimizin her türlü temsil makamında yer alabileceğine dair güçlü bir kardeşlik vurgusu yatmaktadır" ifadelerini kullandı. Başdanışman ayrıca "Ne var ki, bu birleştirici mesaj, bazı kesimler tarafından 'bölücülük' gibi çarpıtılarak ikiyüzlü bir algı operasyonuyla gölgelenmeye çalışılmaktadır. Hatta 'teröristbaşı Öcalan'ı öneriyor' diyecek kadar alçalanları gördük" dedi.
Söz konusu haber, siyasette geniş yankı uyandırarak sadece muhalefette değil iktidar kanadının bazı kesimlerinde de tepkilere yol açtı.
Eski AKP Milletvekili Şamil Tayyar haberde Bahçeli'ye atfedilen söz konusu ifadeleri 'zararlı ve tehlikeli' olarak değerlendirmiş, Tayyar'ın paylaşımına bir başka eski AKP Milletvekili Mehmet Metiner'den yanıt geldi.
Tayyar, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda "Bu ifade, Türkiye'nin birleşme yerlerini kanatacak çok mahsurlu ve tehlikeli bir öneridir. Cumhurbaşkanının Hristiyan, Başbakanın Sünni, Meclis Başkanının Şii, vekillerin cemaatlere bölündüğü Lübnan'ı hatırlatan bu model, Türkiye'yi ayrıştırır, parçalara böler ve istikrarsızlaştırır" dedi.
Metiner ise isim vermeden Tayyar'ı eleştirmiş ve "Sayın Bahçeli'nin 'Cumhurbaşkanının iki yardımcısı olmalı. Biri Kürt biri Alevi olmalı' deyip demediğini bilmeden, en önemlisi de demişse bile bunu hangi amaçla ve ne bağlamda söylediğini tahmin etmek zor değil iken hemen etnik ve mezhebi kompartmancılık zeminine bu sözü çekip "son derece zararlı ve tehlikeli" biçiminde eleştirilerin muhatabı kılmak, asla iyi niyetle bağdaşır bir tutum değildir" ifadelerini kullandı.