1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

CHP ve İYİ Parti yerel seçimlere hangi şartlarda gidiyor?

11 Eylül 2023

2024 yerel seçimlerine gidilen süreçte CHP ve İYİ Parti'nin önündeki en önemli gündem başlıkları; ittifak yapmak ya da yapmamak ve seçmenlerine sandığa gidecek motivasyonu sağlayabilmek.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti lideri Meral Akşener
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti lideri Meral Akşener, 2019 yılındaki yerel seçimlerde ittifak yapmıştıFotoğraf: DHA

Cumhurbaşkanı seçimlerinde Millet İttifakı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kaybetmesinin ardından CHP ve İYİ Parti cephesinde bir taraftan seçim sonuçlarına dair değerlendirmeler sürerken, diğer yandan da 2024 Mart ayındaki yerel seçimlere yönelik hazırlıklar ve tartışmalar hız kazanmaya başladı. 2024 yerel seçimlerinde ittifak yapıp yapmamak ve seçmenlerine sandığa gidecek motivasyonu sağlayabilmek CHP ve İYİ Parti'nin önündeki önemli gündem başlıkları olarak öne çıkıyor.

2019 yerel seçimlerinde CHP ile İYİ Parti arasında kurulan ve diğer partilerin de desteğini alan iş birliği ile İstanbul ve Ankara başta pek çok büyükşehirde kazanılmıştı. 2024'e giderken ise şartlar muhalefet için şu an için 2019'dakinden daha farklı.

İttifak yapmak ya da yapmamak

Her ne kadar yerel seçimlere kadar olan yaklaşık yedi aylık süreçte farklı gelişmelerin yaşanması ihtimal dahilinde olsa da muhalefetin şu an için en önemli gündem maddelerinden biri ittifak yapma ya da yapmama ve yapılacaksa nasıl bir ittifak yapılacağı olarak öne çıkıyor.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener geçen hafta gazeteci Fatih Altaylı'ya yaptığı açıklama ile 81 ilde seçime kendi adaylarıyla girme kararını duyurdu. Bu gelişme üzerine başlayan tartışmalarda İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu CHP ile ittifak yapmama kararını "2019'da kurulan kalbi ittifak, ruhunu kaybetti" sözleriyle açıkladı.

Siyasal İletişim Danışmanı Suat Özçelebi Türkiye'de "kutuplaştırma siyasetinin" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın stratejik aparatı haline dönüştüğünü savunarak, şöyle konuşuyor:

"Bu muhalefet açısından birçok yerde ittifakları zorunlu kılıyor. Ancak mesele sadece ittifak yapmak değil doğru ittifakları 'kurgulamak.' Seçmen karşısında ortak aday ve ortak liste her zaman aynı sonucu vermiyor."

Özçelebi, yerel seçimlerde muhalefetin "yeni iş birliği modelleri" geliştirmek zorunda olduğunu da vurgulayarak, yerel seçimlerde hem adayların hem de yerel sorunların öne çıkacağını ama iktidarın her zaman bir referandum havası yaratarak seçmenleri 'siyah-beyaz ikilemine' sürüklediğine işaret ediyor. Özçelebi sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Bunun kırılmasının yolu 'iş birliği' modellerini çeşitlendirmek; ile, ilçeye göre, hatta adaya göre strateji ve taktikler oluşturmak. Ama mutlaka ortak hareket etmek. İktidar bloğu artık muhalefeti de kendi içinden üretti. Yeniden Refah Partisi, muhalif muhafazakâr seçmen için kendi içinden bir adrese dönüştü. İlerde AK Parti için belli ölçüde bir risk yaratsa da buna şimdilik Cumhurbaşkanı adeta göz yumuyor."

Özçelebi bu nedenle doğru iş birliği modelleri geliştirmeden seçime ayrı ayrı girerek özellikle büyükşehir ve illerde muhalefetin kazanma şansını düşük görüyor ve muhalefetin 'ayrışarak' seçimi kazanamayacağını belirtiyor.

İmamoğlu ve Yavaş ittifaksız kazanabilir mi?

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın kendi popülaritelerinden kaynaklanan oy potansiyellerinin seçimi kazanmaya yetmeyebileceğini, büyükşehirlerdeki her muhalif adayın mutlaka iş birliğine ihtiyacı olduğunu söyleyen Özçelebi, "Seçmen AK Parti'ye bu iki büyük kenti teslim etmemekte kararlı davranırsa, bu konuda motive edilirlerse, ayrı adaylar çıkaran muhalefet partilerini ve liderlerini dinlemeyerek, kendi adaylarına değil Yavaş ve İmamoğlu'na da yönelebilirler" öngörüsünde bulunuyor.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu yeniden aday olmak istiyorFotoğraf: ANKA

İBB Başkanı İmamoğlu da gazeteci İsmail Saymaz'a verdiği demeçte "tabanda ittifakın" önemine dikkat çekerek, şunları söyledi:

"Türkiye'nin siyaseti artık bir ittifak siyaseti. İttifakın biçimleri seçimlerin zeminine ve bölgesine göre değişebilir. Bu anlamda ülkedeki genel seçim atmosferi de ittifak gerektirdi. Görüyoruz ki yerel seçimde de ittifak süreçleri etkili olacak. Bazen ittifaklar etkili olacak, bazen ittifakları bozmak etkili olacak. Bazen ittifaklara yanlış yaptırmak da etkili olabiliyor. Bu anlamda 'İttifak olmamalıdır' diye bir fikre asla katılmıyorum. Her zaman ittifak şart."

14 Mayıs seçimlerini doğru tahmin eden şirketler arasındaki Optimar Araştırma Başkanı Hilmi Daşdemir, geçmiş yerel seçimlerde ittifakla girmenin en çok CHP'ye yaradığını söyleyerek, bunun net örnekleri olarak özellikle Ankara ve İstanbul seçimlerini gösteriyor.

"Eğer ekonomik sıkıntılar hayatı büyük oranda etkilemese 14 Mayıs seçimleri sonrası muhalefette oluşan dağınıklık sebebiyle AK Parti ittifak sürse de sürmese de bu iki şehri 'doğru aday' çıkardığı takdirde alabilirdi" diyen Daşdemir, İYİ Parti'nin kendi adayını çıkarması durumunda bu iki büyükşehir başta olmak üzere iktidarın Adana ve Mersin'i hatta Antalya ve Hatay'ı almasının kuvvetle muhtemel olduğunu belirtiyor.

CHP ve İYİ Parti seçmeninin motivasyonu

CHP ve İYİ Parti'nin masasındaki başlıklardan biri ittifak yapıp yapmama kararı iken bir diğeri de seçmenlerini yeniden nasıl motive edecekleri.

Daşdemir, CHP'nin kaleleri olarak nitelendirilen İzmir'de ya da İstanbul'un Kadıköy, Ankara'nın Çankaya gibi ilçelerinde yaşayan muhalefet seçmeninin seçime hizmetten çok ideolojik yaklaştığını ve oy verme davranışlarının da böyle şekillendiğini söyleyerek, ancak muhalefetteki mevcut "dağınıklığın" sürmesi durumunda seçmenlerin sandığa gitme motivasyonunu zor bulabileceğine işaret ediyor.

14 ve 28 Mayıs'ta yapılan iki seçim arasında seçmenin bir kısmının sandığa gitmediğini belirten Daşdemir, benzer bir durumun yerel seçimde de belli bir oranda yinelenebileceğini, 14 Mayıs öncesi hem anketlerle hem de oluşturulan kamuoyuyla muhalefet için kesin kazanıyor algısı yaratılmasının ve ardından yenilginin gelmesinin seçmeni olumsuz etkilediğini kaydediyor.

Daşdemir seçimin kaybedilmesine rağmen CHP'nin bazı bölgelerde oylarını yükselttiğini ancak seçim sonrası oluşan dağınıklık ve krizi yönetememe görüntüsünün seçmende olumsuz etki yaptığını ve partinin bir yönetim sorunu olduğunu düşündürttüğünü belirtiyor.

Millet İttifakı'nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçimlerde kaybetmesi seçmende hayal kırıklığı yarattıFotoğraf: ANKA

Seçmeninin motivasyonunu kazanmaya çalışan partiler arasında CHP'nin yanı sıra İYİ Parti de bulunuyor. Akşener partiyi yerel seçimlere kadar büyütmeye çalışırken, uzmanlara göre seçmen nezdinde bu politikanın da ne kadar karşılık bulacağı belirsiz.

Daşdemir, 14 Mayıs seçimine yönelik anketlerinde Kılıçdaroğlu'na oy verenlerin büyük bir bölümünün "Erdoğan gitsin" diye ve değişim için oy verdiğini gördüklerini söyleyerek, "Yani muhalefetin bana göre en büyük problemi liderlik. Ancak Kılıçdaroğlu için geçerli olan bu sorun Akşener için de geçerli. Akşener'in en büyük problemi bir söylediği bir başka söylediği ile çelişiyor" yorumu yapıyor.

"Seçmen stratejik oy kullanmaktan yorgun"

CHP'deki değişim talepleri devam ederken, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grup Başkanı Özgür Özel'in önümüzdeki günlerde bir tutum belgesi açıklaması bekleniyor. Özel, seçmenlerinin "duygusal bir kopuş yaşadığı" tespiti yapmıştı.

Özçelebi, muhalefet partilerinin özellikle CHP ve İYİ Parti'nin en büyük yanılgısının seçim kaybı ve süreç ile ilgili ciddi bir özeleştiri vermeden seçmenlerinin AKP ve Erdoğan kazanmasın diye ne yaparlarsa yapsınlar kendilerine oy vereceğini düşünmek olduğunu söyleyerek, şunları kaydediyor:

"Seçmen bugüne kadar en uygun koşullarda seçime giden muhalefetin yine bunu kendilerine bağlı sebeplerle kaybettiklerini düşündüğü için öfkeli, küskün ve hatta yılgın. Birbirini suçlama ve anlamsız bahanelerin arkasına sığınıldığını düşündüğü için de tepkili. Sandık ve kampanya motivasyonu hem partililerde hem de seçmende çok düşük. Bunu ayağa kaldıracak ciddi bir öz eleştiri ve ortak dil oluşturulamazsa sandıkta muhalefeti ciddi bir sürpriz bekliyor."

Partilerin seçmenlerin "stratejik oy kullanmaktan" yorgun düştüğünü kavrayamadığını söyleyen Özçelebi, Cumhur İttifakı bileşenleri daha da birleşirken, muhalefetin kazanması için tek yol olan iş birliğinden kaçınıyor görüntüsü, sert tartışmalar ve suçlamaların muhalif seçmenin motivasyonunu kırdığını kaydediyor.

Özçelebi, bütün bu süreçte Yeşil Sol Parti'nin (YSP) tutumu ile aday çıkartması veya çıkartmamasının birçok yerde seçimi etkileyebilecek düzeyde olduğunu anımsatarak, ancak YSP'nin de seçmenlerini konsolide etmek ve iknada eskisi gibi rahat olmadığını belirtiyor.

 

DW Türkçe'ye VPN ile nasıl erişebilirim? 

 

Gülsen Solaker Dış politika ve iç siyasi gelişmeler ağırlıklı olarak 1997’den beri çalışan gazeteci.