"Meclis işlevsizleştiriliyor"
16 Ocak 2017Engin Altay, anayasa değişikliğine yaklaşımları ve önümüzdeki süreçte izleyecekleri stratejiye ilişkin DW Türkçe’nin sorularını yanıtladı.
DW Türkçe: Anayasa değişikliğine tam olarak neden karşı çıkıyorsunuz?
Engin Altay: Bu teklifle kuvvetler ayrılığı ilkesi ortadan kaldırılıyor. Yasama, yürütme ve yargı tek elde toplanıyor. Bizim sert tepki koymamızın asıl nedeni budur. Meclisi meclis yapan üç temel işlev vardır: Kanun yapmak, bütçe yapmak ve denetimde bulunmak. Oysa anayasa paketiyle cumhurbaşkanına kanun yapma yetkisi veriliyor. Cumhurbaşkanı, meclisin kanun yapma yetkisine ortaklaştırılıyor. Bu gerçekleşirse TBMM’yi açık tutmanın hiçbir anlamı yoktur. Milletin temsil edildiği yer meclistir. Egemenlik sarayda, şatoda olmaz. Anayasa değişikliği paketiyle parlamento sembolik hale getiriliyor. Bunun demokrasiyle hiç ilgisi yoktur. Egemenliği saraya, şatoya devrederseniz demokrasiyi de ortadan kaldırmış olursunuz.
DW Türkçe: Mecliste yumruklu, tekmeli kavgalar yaşanıyor. Meclisteki bu durum nasıl bir Türkiye’ye işaret ediyor?
Altay: Mecliste fikir mücadelesi olur, fiziki mücadele olmaz. Tepki ve protesto hakkı kullanılır. Kürsüyü belli bir süre işgal, tepki hakkıdır. Millet egemenliğine müdahale değildir. Oysa AKP’ye göre böyle bir hak yok. Bu da meclisi geriyor. Demokrasi milletvekillerine de hoşgörü öngörür. Biz, meclisteki kavgaların AKP’nin hoşgörüsüzlüğünden kaynaklandığını düşünüyoruz. Bu görüşmeler tamamlanacak, neticede yine bir ayrışma olacak. Kimisi anayasa değişikliği paketinden yana, kimisi tamamen karşı. Biz bu ayrışmanın sokağa yansımasını istemeyiz. AKP de istemez elbette ancak bunun için herkesin çok daha dikkatli hareket etmesi gerekiyor.
DW Türkçe: CHP’nin bu süreçte bölünebileceği, yenilenebileceği, lider değiştirebileceği iddiaları ne kadar gerçeği yansıtıyor?
Altay: Herkes bu süreçte şunu görüyor. CHP’de parti içi demokrasi işliyor. Genel başkanla sıradan bir üyenin aynı haklara sahip olduğu ortada. CHP’deki tüm tartışmaların hepsi donduruldu ve büyük bir birlik ruhu ortaya kondu. Bu ruh da tamamen anayasa değişikliği paketine karşı çıkmak ve halka doğruları anlatmak için harekete geçmiş durumda. Belki CHP tarihinde ilk kez büyük bir bütünlükle hareket edildiği görülüyor. Herkes anayasa değişikliği paketinin Türkiye’yi hangi kötü duruma sürükleyeceği konusunda halkı aydınlatmaya çalışıyor. CHP’de kısa vadede bir yönetim değişikliği beklemiyoruz.
DW Türkçe: Anayasa değişikliği meclisten geçerse ve bir referandum süreci başlarsa, halka ne anlatacaksınız?
Altay: Halka demokrasiyi anlatacağız. Ülkeyi bir kişinin egosuna feda etmemek için tüm örgütlerimiz çalışacak. Mitingler, toplantılar yasaklanıyor. OHAL zemininde kimseye hareket alanı bırakılmamaya çalışılıyor ancak biz her türlü zorluğa rağmen sıkılmadık el, çalınmadık kapı bırakmayacağız. Türk toplumu demokrasiyi içselleştirdi, bunu en son 15 Temmuz darbe girişimine karşı çıkarak gösterdi. Milletimiz askeri sever ama kışlasında sever. Biz de halkımızın demokrasiye olan inancıyla hareket edeceğiz. Anayasa değişikliği paketinin ülkeyi tek adam rejimine nasıl sürüklediğini anlatacağız. Büyük bir kampanya, büyük bir aydınlanma projesi başlatacağız. Başbakan Binali Yıldırım, anayasa değişikliği paketini mecliste savunurken, başbakanlık makamının ortadan kaldırılacak olmasını ayakta alkışladı adeta ve “Bir değil bin Ali feda olsun” dedi. Sayın Başbakan nereye feda olursa olsun, o feda ettiği koltuk milletin koltuğudur. Feda edilen parlamenter sistemdir. Ülkede her şeyi cumhurbaşkanına bağlamak ülkeyi medeniyetten, demokrasiden uzaklaştırmaktır. Cumhurbaşkanının ne isterse olacağı bir ülkede çok seslilikten, kültürel zenginlikten, evrensel insan haklarından söz etmek mümkün değildir.
DW Türkçe: Anayasa değişikliği paketine sadece MHP’nin destek vermesinin, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin değişikliğin parlamentodan onay almaması durumunda erken seçimi işaret etmesinin sizce anlamı nedir?
Altay: MHP’nin değil ama Sayın Bahçeli’nin sarayın güdümüne girdiği ortadadır. MHP’li arkadaşlarımız sisteme bağlılar ama erken seçimden bahseden Bahçeli her şeyden önce onlara şantaj yapıyor. Benzer şantajı AKP’nin de yaptığı açıktır. TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop da, anayasa değişikliğinin meclisten geçmemesi halinde seçim olacağını açıkladı. Bu açıklamalar gösteriyor ki bizim haftalardır iddia ettiğimiz gibi AKP ve MHP vekilleri, bir erken seçim baskısı, tehdidi altında anayasa değişikliğine evet diyor ve kanla kurulan, savaş yöneten, tam bağımsızlığımızı elde eden, cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıran milli iradenin temsil edildiği TBMM’yi işlevsizleştirmekten kaçınmıyor. Bu durumu hepimizden önce halk anlamıştır. Daha da anlayacaktır. Türkiye’nin belli bölgelerinde devlet otoritesinin olmadığı bilinmektedir. Tam bir güvenlik ortamı sağlanamamıştır ancak vatandaş sandığa gitmekten kaçınmayacaktır. Yüzde 100 değil ama yüzde 70-80 arası bir katılım olacaktır referandumda. Herkes iddiasını ortaya koyacak ve vatandaşımız da AKP ile MHP’ye gerekeni söyleyecektir.
©Deutsche Welle Türkçe
Söyleşi: Hilal Köylü