1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Dövize müdahalede imza krizi

23 Aralık 2021

Kur korumalı mevduatın açıklandığı gece doların 18 liradan 12’ye nasıl düştüğü ortaya çıktı. Bakan Nebati’nin "Albayrak tipi" müdahalesi, kime takıldı? "Saray" senaryoyu hayata geçirmek için ne yaptı? Erdal Sağlam yazdı.

Fotoğraf: picture-alliance/J. Kalaene

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kur korumalı TL mevduat hesabını açıklamasıyla birlikte dolar kurunun nasıl olup da bir gecede 18 TL’den 12 TL’nin altına indiği, ekonomi çevrelerinde yoğun bir tartışma konusu olmaya devam ediyor. Merkez Bankası bilançosunu iyi izleyen iktisatçılar, kurun düştüğü gece rezervin 6-7 milyar dolar düzeyinde eridiğini hesaplıyorlar.

Ekonomi yönetimi böyle bir satışın olmadığını söylerken, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin  göreve geldiği gece bakanlıkta yapılan görevden almaların bu olayla ilgili olduğu konuşuluyor. Kulis bilgilerine göre Bakan Yardımcısı Şakir Ercan Gül ile Kamu Finansmanı Genel Müdürü Abdullah Bayazıt, kamu bankaları kanalıyla döviz satışı için Merkez Bankası’na gönderilen talimata imza atmayı reddettikleri için görevden alındı.

"Halk güvendiği için döviz düştü" dediler ama…

Merkez Bankası geçtiğimiz günlerde kura doğrudan müdahale ederken, rezervin eridiği söylenen 20 Aralık’ı 21’e bağlayan gece aynı yöntemi uygulamadı. Onun için de Berat Albayrak'ın bakanlığı dönemindeki gibi, kamu bankaları kanalıyla, arka yollardan döviz satarak kurların düşürüldüğü iddiaları iyice öne çıkmaya başladı. Buna karşılık bazı kamu bankası yöneticileri "O gece dövizi olan vatandaşların dövizlerini bozdurmaları nedeniyle kurların bu kadar indiğini" söylediler. O gece 1 milyar dolar, ertesi sabah 11.00'e kadar toplam 1.7 milyar dolarlık dövizin bozdurulduğu söylenirken, bu yolla "halkın yeni açıklanan pakete güvendiği" propagandasının yapıldığını izliyoruz.

"128 milyar dolar" modeliyle müdahale

Kurları durdurmak için kamu bankaları kanalıyla döviz satışı konusu, 128 milyar dolarlık döviz rezervinin eritilmesi tartışmalarında sıkça konuşulmuştu. Bu müdahalelerin olduğu günlerde aynı iktisatçılar yine bilanço rakamlarını inceleyip, "doğrudan değil ama dolaylı satışlar yoluyla kurların durdurulmasına çalışıldığı" yolundaki şüphelerini aktarmış, ekonomi yönetimi bu iddiaları geçiştirmişti. Örneğin bu iddiaların olduğu günlerde Japon basınına röportaj veren Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak kamu bankalarının kuru frenlemek için dolar sattığı hakkındaki bir soruya, "Serbest piyasa kuralları dahilinde, kamu bankaları hem kamu yararını hem de kârlılığı izlemektedir ve bu böyle devam edecektir" yanıtını vermişti.

Erdal Sağlam Fotoğraf: Privat

Elvan gitti, Albayrak yöntemleri geri geldi

Kulislerde konuşulanlara göre o dönem Bakan Albayrak'la yakın çalışan Nureddin Nebati, bakan olarak atandığı gün, Merkez Bankası’na gönderilmek üzere bir talimat hazırlattı. Albayrak dönemindeki uygulamaları çağrıştıran talimatta, "Merkez Bankası’ndaki Hazine’nin hesabından şu miktarda dövizin alınıp, belirtilen banka ve KİT’lerdeki Hazine hesaplarına gönderilmesi" isteniyordu. Bakan, talimatın bürokratik kademelerden geçirilmesini, akabinde kendisinin imza atacağını söyledi.

Kamu Finansmanı Genel Müdürü Abdullah Beyazıt ve Bakan Yardımcısı Şakir Ercan Gül bu talimatı imzalamayı reddettiler. Yine aynı kulis bilgilerine göre bu kararın tam olarak ne anlama geldiğini, neye imza attıklarını netleştirmek için bu yetkililer, görevden alınan eski Bakanları Lütfü Elvan'ı arayıp danıştılar. Elvan da 128 milyar dolarlık tartışma sırasında mesafeli olduğunu söylediği bu kararın ne anlama geldiğini eski bürokratlarına anlattı. Bunun üzerine Genel Müdür Bayazıt ve Bakan Yardımcısı Gül, bu kararı imzalamayacaklarını söylediler.

Yeni model: KİT’ler de müdahalede araç oldu

Bunun üzerine "Getirin ben imzayı atarım" diyerek Bakanın talimatı imzaladığı, ardından Merkez Bankası’na gönderdiği ve işlemi yaptırdığı iddia ediliyor. Bu arada talimata imza atacak başka bürokratlar buldu mu, yoksa sadece Bakanın kendisi mi imzaladı, o kısmını bilmiyoruz. İmza atmayı reddeden iki önemli bürokrat, hemen akabinde Erdoğan’ın imzasıyla görevden alınmıştı.

İşte bu kulis bilgileri, iktisatçıların söylediği gibi kamu bankaları kanalıyla o gece döviz rezervlerinden satış yapıldığı iddialarını güçlendiriyor. Merkez Bankası doğal olarak rezervlerden harcayarak Hazine’nin TL hesabının bir bölümünü dövize çevirip, Bakanlığın istediği kamu bankaları ve KİT’lere göndermiş olma ihtimali çok yüksek.

Zaten Nebati'nin bakanlığa gelmesinden sonra, "kamu bankaları kanalıyla arka kapıdan döviz satışlarının yapıldığı" piyasalarda konuşulmaya başlamıştı. Anladığımız kadarıyla bu kez kamu bankalarının yanısıra seçilen KİT’ler de piyasaya alıcı veya satıcı olarak girip Hazine adına döviz alım satımı yapıyorlar.

Atamadan iki gün sonra devreye sokuldu

Bu kulis bilgileri aynı zamanda "eski Bakan Lütfü Elvan'ın görevinden olmasında en önemli faktörlerden birinin kamu bankaları kanalıyla dolaylı döviz satışına izin vermemesi" olduğu yönündeki söylentileri de doğrulamış oluyor. Bakan Elvan serbest piyasa koşullarına aykırı gördüğü için bu yönteme karşıydı. Bakan Nebati gelene kadar kurlara müdahalenin doğrudan döviz satışları kanalıyla yapılmak zorunda kaldığını unutmayalım. Bakan Nebati geldikten 2 gün sonra, bir süredir konuşulan, adına sonradan "kur korumalı" denilen, dövize endeksli TL mevduat hesabı açılması kararı alınıp açıklandı. Bu kararın etkisinin güçlü gözükmesi ve piyasada güçlü bir tedbir algısı yaratılması için de kurlarda şok düşüşler yaşanması gerekiyordu, böylece bu da sağlanmış oldu.

İşte kamu bankaları ve KİT’ler kanalıyla, aynen 128 milyar dolarlık rezervin eritilmesinde gördüğümüz yöntemin yeniden devreye sokulduğu iddiaları, bu kulis bilgileriyle tamamlanmış oluyor.

"Kur korumalı TL vadeli mevduat" 60, 70'li yıllardaki sisteme benziyor mu?

03:46

This browser does not support the video element.

Erdal Sağlam

© Deutsche Welle Türkçe

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik