Uzay teleskopu Kepler, 2009’dan beri Güneş Sistemi dışındaki Dünya benzeri gezegenleri arıyor. Evrenin sonsuzluğunda süren arayışta birçok nokta tesbit edildi.
Reklam
Dünya benzeri gezegenler ve diğer keşifler
Dünya benzeri gezegenler Kepler’in Hall of Fame olarak bilinen Güneş Sistemi dışındaki Dünya benzeri gezegenler listesine alındı. Avrupa Uzay Ajansı da, Hubble Teleskopu’yla çekilmiş yeni fotoğraflar yayınladı.
Fotoğraf: picture-alliance/AP/NASA
Bir diğer Dünya mı?
Kepler-186f olarak adlandırılan bu Dünya benzeri gezegen, bizden 500 ışık yılı uzaklıkta, kırmızı cüce yıldız Kepler-186’nın yörüngesinde yer alıyor. Bu küçük yıldız, Güneş’in enerjisinin yalnızca yüzde 4’üne sahip. Kepler-186f, bu yıldıza mükemmel bir uzaklıkta yer alıyor: Burada yaşamın ön koşulu suyun ne donacağı ne de buharlaşacağı bir yüzey var. Yine de su olup olmadığı henüz bilinmiyor.
Güneş sisteminin dışındaki gezegenlerin ayrıntılı fotoğrafları yok. Yalnızca burada Kepler-186f fotoğrafı gibi temsili çizimler bulunuyor. Ancak kısa süre önce keşfedilen Kepler 438b’nin bir çizimi bile bulunmuyor. Bu gezegen dünyadan yaklaşık 470 ışık yılı uzaklıkta bulunan güneş benzeri bir yıldızın yörüngesinde dönüyor ve gezegenimizden biraz daha büyük. NASA bu keşfi 6 Ocak’ta duyurdu.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Kepler gezegen avında
Uzay teleskopu Kepler, 2009’dan beri Güneş Sistemi dışındaki Dünya benzeri gezegenleri arıyor. Bu gezegenlerin güneşe ve güneş benzeri yıldızlara en azından teorik olarak yaşama olanak verecek ölçüde sıcaklıklara sahip bir uzaklıkta olmaları gerekiyor. Ayrıca kaya ve metal bileşimlere sahip olmalılar ve gaz devlerinin aksine katı bir yüzeyleri bulunmalı.
Fotoğraf: NASA Ames/JPL-Caltech/T Pyle
Okyanus devleri mi?
Kepler-62e’nin sanatsal çizimi okyanusla kaplı bir gezegeni resmediyor. Bilim insanları yeryüzü benzeri gezegenlerde büyük okyanuslara rastlanmasının yüksek bir olasılık olduğu konusunda hemfikir. Yine de bilinen tek şey, Kepler-62e’nin bizden bin 200 ışık yılı uzaklıkta olan Lyra takımyıldızında yer aldığı. Kepler-62e’nin ana yıldızı Kepler-62’nin Dünya benzeri bir başka gezegeni de bulunuyor.
Fotoğraf: NASA Ames/JPL-Caltech
Kepler-62 kardeşler
Kepler-62f’in çapı yerkürenin çapının 1.4 katı büyüklüğünde. Bu gezegen, güneş sisteminde, Dünyamızın 1.61 katı büyüklüğündeki kardeş gezegeni Kepler-62e’den biraz daha uzakta yer alıyor. İkisinin de yaşama elverişli olabileceği sanılıyor. Araştırmacılar burada kaya ve suyun varlığının olası olduğuna inanıyor.
Fotoğraf: NASA Ames/JPL-Caltech
İki yıldızın yörüngesinde
Kepler-16b içinde muhtemelen hayat yok ancak yaşanabilir bir bölgenin kıyısında bulunuyor. Aslında çok yazık, çünkü gezegen iki yıldızın yörüngesinde döndüğünden her sabah ve her akşam buradan iki güneş yükselişi ve batışını gözlemlemek mümkün olabilirdi. Kepler-16b’nin büyük olasılıkla kaya ve buzdan oluşan bir gaz gezegeni olması ise temiz hava solunumu için oldukça elverişsiz.
Fotoğraf: imago/UPI Photo
Hubble teleskopu birçok perspektif sunuyor
‘Yaratılış Sütunları’, yaklaşık 7 bin ışık yılı uzaklıktaki Kartal Bulutsusu (Eagle Nebula) adlı yıldız kümesinde yer alıyor. ESA ve NASA Hubble Uzay Teleskopu oluşumun yeni fotoğraflarını çekti. Örneğin bu resim bir kızılötesi ışık tayfı yoluyla çekildi. Tüm güneş sistemi de dâhil olmak üzere sütunlarda birçok parlak ve genç yıldız yer alıyor.
Fotoğraf: NASA, ESA/Hubble and the Hubble Heritage Team
Işıklar yanınca
Burada görülense aynı resmin, gözle görülebilen ışık aracılığıyla çekilmiş hali: Daha sisli ama aynı zamanda daha renkli. Kolonlardaki toz ve gaz, genç yıldızlardan çıkan radyasyon tarafından kesiliyor. Bu yeni Hubble Teleskopu resimleri araştırmacıların uzun bir zaman dilimi boyunca gerçekleşen oluşumları gözlemlemesine olanak tanıyor.
Fotoğraf: NASA, ESA/Hubble and the Hubble Heritage Team
Bir yıldız doğdu
NGC 4102 bir LINER galaksisi yani Düşük İyonizasyon Nükleer Emisyon Bölgesi. Bu, galaksinin tüm galaksilerin aşağı yukarı üçte birindeki iyonlaşmış radyasyonu emdiği anlamına geliyor. Merkezinde genç yıldızların doğduğu sanılan kuvvetli güneş patlamalarının yaşandığı bir bölge yer alıyor. Bilim insanları, merkezdeki süreci henüz kesin olarak çözebilmiş değil.
Fotoğraf: ESA/Hubble, NASA and S. Smartt (Queen's University Belfast)
Karışık bir küme
Herkül gökada kümesinin kuzey kısmında yer alan bu yıldız kümesinin adı Messier 92. Bu küme, açık gökyüzüne sahip karanlık gecelerde Dünya’da çıplak gözle görülebiliyor. Bulut, çoğunluğu hidrojen ve helyumdan oluşan 330 bin kadar yıldıza sahip. Metal gibi daha ağır elementlere ise burada oldukça nadir rastlandığı düşünülüyor.
Fotoğraf: NASA, ESA, J. Dalcanton (University of Washington, USA), B. F. Williams (University of Washington, USA), L. C. Johnson (University of Washington, USA), the PHAT team, and R. Gendler
11 fotoğraf1 | 11
Kepler-186f olarak adlandırılan Dünya benzeri gezegen, bizden 500 ışık yılı uzaklıkta, kırmızı cüce yıldız Kepler-186’nın yörüngesinde yer alıyor. Bu küçük yıldız, Güneş’in enerjisinin yalnızca yüzde 4’üne sahip. Kepler-186f, bu yıldıza mükemmel bir uzaklıkta yer alıyor: Bu gezegende yaşamın ön koşulu olan suyun ne donacağı ne de buharlaşacağı bir yüzey mevcut. Ancak yine de Kepler-186f’de su olup olmadığı henüz bilinmiyor.
Güneş sisteminin dışındaki gezegenlerin ayrıntılı fotoğrafları yok. Yalnızca burada Kepler-186f fotoğrafı gibi temsili çizimler bulunuyor. Ancak kısa süre önce keşfedilen Kepler 438b’nin bir çizimi bile bulunmuyor. Bu gezegen dünyadan yaklaşık 470 ışık yılı uzaklıkta bulunan güneş benzeri bir yıldızın yörüngesinde dönüyor ve gezegenimizden biraz daha büyük. NASA bu keşfi 6 Ocak’ta duyurdu.
Uzay teleskopu Kepler, 2009’dan beri Güneş Sistemi dışındaki Dünya benzeri gezegenleri arıyor. Bu gezegenlerin güneşe ve güneş benzeri yıldızlara en azından teorik olarak yaşama olanak verecek ölçüde sıcaklıklara sahip bir uzaklıkta olmaları gerekiyor. Ayrıca kaya ve metal bileşimlere sahip olmalılar ve gaz devlerinin aksine katı bir yüzeyleri bulunmalı.
Okyanusla kaplı bir gezegen
Kepler-62e’nin sanatsal çizimi okyanusla kaplı bir gezegeni resmediyor. Bilim insanları yeryüzü benzeri gezegenlerde büyük okyanuslara rastlanmasının oldukça yüksek bir olasılık olduğu konusunda hemfikir. Yine de kesin olarak bilinen tek şey, Kepler-62e’nin bizden bin 200 ışık yılı uzaklıkta olan Lyra takımyıldızında yer aldığı. Kepler-62e’nin ana yıldızı Kepler-62’nin Dünya benzeri bir başka gezegeni de bulunuyor.
Kepler-62f’in çapı yerkürenin çapının 1.4 katı büyüklüğünde. Bu gezegen, güneş sisteminde, Dünyamızın 1.61 katı büyüklüğündeki kardeş gezegeni Kepler-62e’den biraz daha uzakta yer alıyor. İkisinin de yaşama elverişli olabileceği sanılıyor. Araştırmacılar burada kaya ve suyun varlığının olası olduğuna inanıyor.
Dünya benzeri gezegenler ve diğer keşifler
Dünya benzeri gezegenler Kepler’in Hall of Fame olarak bilinen Güneş Sistemi dışındaki Dünya benzeri gezegenler listesine alındı. Avrupa Uzay Ajansı da, Hubble Teleskopu’yla çekilmiş yeni fotoğraflar yayınladı.
Fotoğraf: picture-alliance/AP/NASA
Bir diğer Dünya mı?
Kepler-186f olarak adlandırılan bu Dünya benzeri gezegen, bizden 500 ışık yılı uzaklıkta, kırmızı cüce yıldız Kepler-186’nın yörüngesinde yer alıyor. Bu küçük yıldız, Güneş’in enerjisinin yalnızca yüzde 4’üne sahip. Kepler-186f, bu yıldıza mükemmel bir uzaklıkta yer alıyor: Burada yaşamın ön koşulu suyun ne donacağı ne de buharlaşacağı bir yüzey var. Yine de su olup olmadığı henüz bilinmiyor.
Güneş sisteminin dışındaki gezegenlerin ayrıntılı fotoğrafları yok. Yalnızca burada Kepler-186f fotoğrafı gibi temsili çizimler bulunuyor. Ancak kısa süre önce keşfedilen Kepler 438b’nin bir çizimi bile bulunmuyor. Bu gezegen dünyadan yaklaşık 470 ışık yılı uzaklıkta bulunan güneş benzeri bir yıldızın yörüngesinde dönüyor ve gezegenimizden biraz daha büyük. NASA bu keşfi 6 Ocak’ta duyurdu.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Kepler gezegen avında
Uzay teleskopu Kepler, 2009’dan beri Güneş Sistemi dışındaki Dünya benzeri gezegenleri arıyor. Bu gezegenlerin güneşe ve güneş benzeri yıldızlara en azından teorik olarak yaşama olanak verecek ölçüde sıcaklıklara sahip bir uzaklıkta olmaları gerekiyor. Ayrıca kaya ve metal bileşimlere sahip olmalılar ve gaz devlerinin aksine katı bir yüzeyleri bulunmalı.
Fotoğraf: NASA Ames/JPL-Caltech/T Pyle
Okyanus devleri mi?
Kepler-62e’nin sanatsal çizimi okyanusla kaplı bir gezegeni resmediyor. Bilim insanları yeryüzü benzeri gezegenlerde büyük okyanuslara rastlanmasının yüksek bir olasılık olduğu konusunda hemfikir. Yine de bilinen tek şey, Kepler-62e’nin bizden bin 200 ışık yılı uzaklıkta olan Lyra takımyıldızında yer aldığı. Kepler-62e’nin ana yıldızı Kepler-62’nin Dünya benzeri bir başka gezegeni de bulunuyor.
Fotoğraf: NASA Ames/JPL-Caltech
Kepler-62 kardeşler
Kepler-62f’in çapı yerkürenin çapının 1.4 katı büyüklüğünde. Bu gezegen, güneş sisteminde, Dünyamızın 1.61 katı büyüklüğündeki kardeş gezegeni Kepler-62e’den biraz daha uzakta yer alıyor. İkisinin de yaşama elverişli olabileceği sanılıyor. Araştırmacılar burada kaya ve suyun varlığının olası olduğuna inanıyor.
Fotoğraf: NASA Ames/JPL-Caltech
İki yıldızın yörüngesinde
Kepler-16b içinde muhtemelen hayat yok ancak yaşanabilir bir bölgenin kıyısında bulunuyor. Aslında çok yazık, çünkü gezegen iki yıldızın yörüngesinde döndüğünden her sabah ve her akşam buradan iki güneş yükselişi ve batışını gözlemlemek mümkün olabilirdi. Kepler-16b’nin büyük olasılıkla kaya ve buzdan oluşan bir gaz gezegeni olması ise temiz hava solunumu için oldukça elverişsiz.
Fotoğraf: imago/UPI Photo
Hubble teleskopu birçok perspektif sunuyor
‘Yaratılış Sütunları’, yaklaşık 7 bin ışık yılı uzaklıktaki Kartal Bulutsusu (Eagle Nebula) adlı yıldız kümesinde yer alıyor. ESA ve NASA Hubble Uzay Teleskopu oluşumun yeni fotoğraflarını çekti. Örneğin bu resim bir kızılötesi ışık tayfı yoluyla çekildi. Tüm güneş sistemi de dâhil olmak üzere sütunlarda birçok parlak ve genç yıldız yer alıyor.
Fotoğraf: NASA, ESA/Hubble and the Hubble Heritage Team
Işıklar yanınca
Burada görülense aynı resmin, gözle görülebilen ışık aracılığıyla çekilmiş hali: Daha sisli ama aynı zamanda daha renkli. Kolonlardaki toz ve gaz, genç yıldızlardan çıkan radyasyon tarafından kesiliyor. Bu yeni Hubble Teleskopu resimleri araştırmacıların uzun bir zaman dilimi boyunca gerçekleşen oluşumları gözlemlemesine olanak tanıyor.
Fotoğraf: NASA, ESA/Hubble and the Hubble Heritage Team
Bir yıldız doğdu
NGC 4102 bir LINER galaksisi yani Düşük İyonizasyon Nükleer Emisyon Bölgesi. Bu, galaksinin tüm galaksilerin aşağı yukarı üçte birindeki iyonlaşmış radyasyonu emdiği anlamına geliyor. Merkezinde genç yıldızların doğduğu sanılan kuvvetli güneş patlamalarının yaşandığı bir bölge yer alıyor. Bilim insanları, merkezdeki süreci henüz kesin olarak çözebilmiş değil.
Fotoğraf: ESA/Hubble, NASA and S. Smartt (Queen's University Belfast)
Karışık bir küme
Herkül gökada kümesinin kuzey kısmında yer alan bu yıldız kümesinin adı Messier 92. Bu küme, açık gökyüzüne sahip karanlık gecelerde Dünya’da çıplak gözle görülebiliyor. Bulut, çoğunluğu hidrojen ve helyumdan oluşan 330 bin kadar yıldıza sahip. Metal gibi daha ağır elementlere ise burada oldukça nadir rastlandığı düşünülüyor.
Fotoğraf: NASA, ESA, J. Dalcanton (University of Washington, USA), B. F. Williams (University of Washington, USA), L. C. Johnson (University of Washington, USA), the PHAT team, and R. Gendler
11 fotoğraf1 | 11
Kepler-16b içinde muhtemelen hayat yok ancak yaşanabilir bir bölgenin kıyısında bulunuyor. Aslında çok yazık, çünkü gezegen iki yıldızın yörüngesinde döndüğünden her sabah ve her akşam buradan iki güneş yükselişi ve batışını gözlemlemek mümkün olabilirdi. Kepler-16b’nin büyük olasılıkla kaya ve buzdan oluşan bir gaz gezegeni olması ise temiz hava solunumu için oldukça elverişsiz.
'Yaratılış Sütunları'
‘Yaratılış Sütunları’, yaklaşık 7 bin ışık yılı uzaklıktaki Kartal Bulutsusu (Eagle Nebula) adlı yıldız kümesinde yer alıyor. ESA ve NASA Hubble Uzay Teleskopu oluşumun yeni fotoğraflarını çekti. Örneğin bu resim bir kızılötesi ışık tayfı yoluyla çekildi. Tüm güneş sistemi de dâhil olmak üzere sütunlarda birçok parlak ve genç yıldız yer alıyor.
YERÇEKİMSİZ 100 GÜN
Alman astronot Alexander Gerst 100 günden fazla süredir Uluslararası Uzay İstasyonu'nda. Gerst bu süre içinde gönderdiği etkileyici fotoğraflarla biz yeryüzü sakinlerini de yolculuğuna ortak ediyor.
Fotoğraf: ESA/NASA
6 ayda 160 deney
Evrenin birçok bölgesinde henüz hayat keşfedilmedi. Alman astronot Alexander Gerst, görevi sırasında bu durumun değişmesine katkıda bulunmak istiyor. Bu nedenle, yolculuğunun başlamasından önce 160 deney hazırladı. Bunlardan 25'i, aralarında Köln'deki Spor Yüksekokulu ve Berlin Charité Hastanesi'nin de bulunduğu Alman kurumlarıyla birlikte gerçekleştiriliyor.
Fotoğraf: ESA/NASA
Dünya'yı yukarıdan inceliyor
Bir jeofizikçi ve yanardağ uzmanı olan Gerst, yeryüzünün içini oldukça iyi tanıyor ve 28 Mayıs'tan beri yukarıdan da inceleme ve tanıma imkanı buluyor. Kuzey Atlantik üzerindeki bir alçak basınç bölgesini gösteren bu fotoğrafta olduğu gibi, yaklaşık 400 kilometre yükseklikten doğa olaylarını düzenli olarak fotoğraflıyor.
Fotoğraf: ESA/NASA
Spor yeni bilgiler kazandırıyor
Bacak ve kalça kasları yerçekimsiz ortamda hızlı bir biçimde kendini bıraktığından tüm mürettabat için zorunlu bir günlük spor programı mevcut. Bu spor programı çerçevesinde Gerst, yeryüzündeki araştırmacılara insan vücudu hakkında çok daha fazla veri sunacak tıbbi deneyler de yapıyor.
Fotoğraf: ESA/NASA
Bilimin hizmetinde
Alexander Gerst, evrendeki yolculuğunda düzenli olarak kendi kanını almak zorunda. Alınan kanı, bir laboratuvarda değerlendirilmek üzere küçük uzay aracı vasıtasıyla yeryüzüne gönderen Gerst, ''Bilim uğruna kendimi kurban ediyorum'' diyerek bu konuda şaka yapmayı da ihmal etmiyor.
Fotoğraf: ESA/NASA
Hem dünya hem de evren şampiyonu
UUİ'deki sıkı zaman planlamasına rağmen Alexander Gerst uydu yayını üzerinden Dünya Kupası'nı da takip etmeyi ihmal etmedi. Gururla yeni Alman milli takımı formasını giyerek dünya şampiyonluğu ve dördüncü yıldızı yerçekimsiz ortamda kutladı. Kutlama fotoğrafını da internete koyarak Almanya'nın milli onbirinin zaferini ufukların ötesine taşımış oldu.
Fotoğraf: ESA/NASA
Hem dünya hem de evren şampiyonu
UUİ'deki sıkı zaman planlamasına rağmen Alexander Gerst uydu yayını üzerinden Dünya Kupası'nı da takip etmeyi ihmal etmedi. Gururla yeni Alman milli takımı formasını giyerek dünya şampiyonluğu ve dördüncü yıldızı yerçekimsiz ortamda kutladı. Kutlama fotoğrafını da internete koyarak Almanya'nın milli onbirinin zaferini ufukların ötesine taşımış oldu.
Fotoğraf: ESA/NASA
Öncülük Görevi
Bu gibi resimlerle Gerst, bize yalnızca UUİ'de edindiği olağanüstü deneyimleri göstermiyor. Gezegenimizin ne kadar eşsiz ve güzel olduğu hakkındaki bilincimizi arttırmak ve gezegenimizi tehdit eden olgu ve problemler hakkında bizi duyarlı hale getirmek istiyor. Bu yüzden mürettebatın görevleri boyunca ortaya koydukları eğitici çalışma özel bir önem taşıyor.
Fotoğraf: ESA/NASA
Evrenden canlı haberler
Ayrıca, elçilik görevinin mümkün olduğunca hakkını vermek isteyen Gerst, yeryüzündekileri evrendeki çalışmaları hakkında daha fazla bilgilendirmek için özel vakit ayırıyor. Bu amaçla, geçtiğimiz aylarda uydu yoluyla iki okula bağlandı ve öğrencilerle söyleşiler yaptı. Bunun yanı sıra UUİ'deki hayatı ve çalışmaları göstermek amacıyla düzenli olarak kısa videolar gönderiyor.
Fotoğraf: ESA/NASA
Herkesin bir görevi var
Bilimsel deneylerin yanı sıra, uzay istasyonunun bakımı da plan dahilinde. Bu bağlamda herkesin bir görevi var. Alexander Gerst, gemide su arıtma sisteminin ve spor aletlerinin bakımının yanı sıra kalacak yerlerin ekipmanı işlerinden sorumlu. Ayrıca, UUİ'nin her pazar günü hep beraber temizlenmesi gerekiyor.
Fotoğraf: ESA/NASA
Yeryüzünün nefes kesen fotoğrafları
Alexander Gerst, gezegenimizin başka bir görüş açısından bakıldığında ne kadar güzel olduğunu hemen hemen her gün Twitter üzerinden gözler önüne seriyor. Örneğin, bu görsel şölende Sahra Çölü Kıyıları (üstteki resim) ya da diğer nefes kesici doğa harikalarının fotoğrafları yer alıyor.
Burada görülense aynı resmin, gözle görülebilen ışık aracılığıyla çekilmiş hali: Daha sisli ama aynı zamanda daha renkli. Kolonlardaki toz ve gaz, genç yıldızlardan çıkan radyasyon tarafından kesiliyor. Bu yeni Hubble Teleskopu resimleri araştırmacıların uzun bir zaman dilimi boyunca gerçekleşen oluşumları gözlemlemesine olanak tanıyor.
NGC 4102 bir LINER galaksisi yani Düşük İyonizasyon Nükleer Emisyon Bölgesi. Bu, galaksinin tüm galaksilerin aşağı yukarı üçte birindeki iyonlaşmış radyasyonu emdiği anlamına geliyor. Merkezinde genç yıldızların doğduğu sanılan kuvvetli güneş patlamalarının yaşandığı bir bölge yer alıyor. Bilim insanları, merkezdeki süreci henüz kesin olarak çözebilmiş değil.
Herkül gökada kümesinin kuzey kısmında yer alan bu yıldız kümesinin adı Messier 92. Bu küme, açık gökyüzüne sahip karanlık gecelerde Dünya’da çıplak gözle görülebiliyor. Bulut, çoğunluğu hidrojen ve helyumdan oluşan 330 bin kadar yıldıza sahip. Metal gibi daha ağır elementlere ise burada oldukça nadir rastlandığı düşünülüyor.
New Horizons hedefine ulaştı
Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi'nin (NASA) New Horizons (Yeni Ufuklar) isimli aracı, 9 yıllık bir yolculuğun ardından hedefine ulaştı.
Fotoğraf: JHUAPL/SwRI
Buzla kaplı dağlar
NASA, New Horizons'ın geçtiği en net görüntüleri yayınladı. Plüton'da buzla kaplı dağlar olduğu keşfedildi.
Fotoğraf: Reuters/NASA New Horizons
Charon daha net
Plüton'un en büyük uydusu Charon'un en net görüntüleri de Dünya'ya ulaştı. Uydudaki karanlık bölgeye Mordor adı verildi.
Fotoğraf: Reuters/NASA New Horizons
"Kalp" büyük yankı uyandırdı
Plüton'un daha net görüntülerinin yayınlanması sonrasında cüce gezegen üzerindeki kalp şekilli bölge büyük ilgi çekti. Bölgeye Plüton'u keşfeden Clyde Tombaugh'tan esinlenerek Tombaugh Regio adı verildi.
Fotoğraf: Reuters/NASA/APL/SwRI
Karşınızda Plüton
Bu kare Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi'nin (NASA) New Horizons (Yeni Ufuklar) isimli aracının Plüton'a ait gönderdiği fotoğraflardan biri. Bu fotoğraflar 14 Temmuz'da uzay aracı en yakın mesafeye ulaşınca daha da netlik kazandı.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/NASA/JHUAPL
En yakın mesafe
New Horizons 14 Temmuz'da Plüton'a 12 bin kilometreyle en yakın mesafeye ulaştı. Bir karşılaştırma için, Dünya'nın Ay'a uzaklığı bu mesafenin yaklaşık 30 katı. Uluslararası Uzay İstasyonu ise gezegenimizin yaklaşık 350 kilometre üstünde yörüngede bulunuyor. Görüntü yaklaşık olarak resimdeki gibi olacak. Fonda Plüton'un en büyük uydusu Charon görülüyor.
Fotoğraf: JHUAPL/SwRI
Gezegen statüsünü kaybetmişti
New Horizons yola çıkmadan yaklaşık 3 yıl önce Uluslararası Astronomi Birliği (IAU) Plüton'u gezegen statüsünden çıkartmıştı. 'Cüce gezegen' kabul edilen Plüton'un yörüngesi bir gezegen için fazla elips formda bulunuyor. Son yıllarda Güneş Sistemi'nin kıyısında birçok yeni obje tespit edildiği için bir gezegen tanımlamasına gidilmesi kaçınılmaz hale gelmişti.
Güneşten uzaklıklarına göre gezegenler şöyle sıralanıyor: Merkür, Venüs, Dünya, Mars, cüce gezegen Ceres, dev gezegen Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün... En sağda neredeyse gözle görülemeyecek kadar küçük olan iki noktadan ilki 2310 kilometrelik çapıyla Plüton, diğeri ise Plüton'un uydusu Charon.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Tüm uyduları küre şeklinde değil
New Horizon'un hedeflerinden biri de Plüton’un uydularının üzerindeki gizem bulutunu aralamak. Örneğin Styx ne kadar büyük? Uydunun 8 ila 28 kilometre çapında olduğu tahmin ediliyor. New Horizon ocak ayında Charon, Nix ve Hydra'nın net olmayan fotoğraflarını çekmişti. Nisan ayında ise Kerberos'un.
Fotoğraf: NASA/ESA/A. Feild (STScI)
İki çekim alanı arasında
Nix yörüngesinde yalpalayarak ilerliyor. Bu resimler New Horizons'tan değil. Bunlar NASA araştırmacılarının eldeki verilerle oluşturdukları birer bilgisayar simülasyonu. Nix sadece Plüton'un yörüngesinde dönmüyor, Charon da zaman zaman Nix'i kendi yörüngesine çekiyor. Yani Nix diğer bir deyişle bir uydunun da uydusu.
New Horizons farklı dalga boylarında kayıt yapabilen 3 optik cihaz, partikülleri analiz eden iki plazma spektrometre, toz analizi ve radyasyon ölçüm cihazları taşıyor.
Fotoğraf: JHUAPL/SwRI
Optik teleskop
Bu fotoğrafta teknisyenler Uzak Mesafe Keşif Görüntüleyicisi'ni (LORRI) sondaya yerleştirirken görülüyor. Teleskopun dijital kamerası görülebilir dalga boyundaki ışınımları algılayabiliyor. 8,6 kilogram ağırlığındaki kameranın en ağır parçası ise 5,6 kilogramla teleskobu.
Fotoğraf: NASA
2006'dan beri yolda
New Horizons 9 Ocak 2006'da Florida’daki Cape Canaveral uzay üssünden bir Atlas V roketi ile fırlatıldı. Sondanın Dünya ve Güneş'in çekim gücünden kurtulabilmesi için saniyede 16,26 kilometrelik bir hıza ulaşması gerekiyordu. Bu saatte 58 bin kilometre anlamına geliyor ve uzay araçları için bir rekor düzeyinde.
Fotoğraf: NASA
Güneşten giderek uzaklaşıyor
Uçuş rotası merkezden Güneş Sistemi'nin dışına doğru olan New Horizons 132524 APL asteroitinin ve Jüpiter’in yaklaşık 2 milyon 300 bin kilometre yakınından geçti. Sonda burada da atmosfer, uydular ve gezegenlerin manyetosferi hakkında veri topladı.
Fotoğraf: NASA
Veri akışı devam edecek
Sonda geçen hafta bir dizi teknik aksaklık yaşamıştı. Ancak şu anda her şey yolunda gözüküyor. Araç 16 ay boyunca veri ve fotoğraf geçecek.
Fotoğraf: JHUAPL/SwRI
14 fotoğraf1 | 14
Andromeda Galaksisi’nin bu fotoğrafının orijinali 1.5 milyon piksel büyüklüğünde yani bu galaksinin şimdiye kadar çekilmiş en ayrıntılı fotoğrafı. Andromeda, 100 milyon yıldıza ve binlerce yıldız kümesine sahip. Galaksiyi olanca ihtişamıyla seyredebilmek için 600 HD’lik televizyon ekranları gerekiyor.