Alman pasaportuna sahip olanlara birçok ülkenin kapıları sonuna kadar açılıyor. 2006 yılından bu yana Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği IATA için indeksler hazırlayan Londra merkezli danışmanlık firması Henley& Partners’ın son araştırmasının sonucuna göre, Almanlar dünyanın tam 177 ülkesine vizesiz seyahat edebilme özgürlüğüne sahip.

Listede Almanya’yı güçlü bir İskandinav ülkesi olan İsveç’in pasaportu izliyor. Ülkenin tablo güzelliğindeki köyleri ve bakir doğası yerli tatilcilerin favorilerinden olsa da istatistikler İsveçlilerin yalnızca yüzde 46’sının 2014 yazını kendi ülkesinde geçirdiğini gösteriyor. İsveçliler dünyanın farklı yerlerine seyahat etmeyi oldukça seviyor. İsveçlilerin vizesiz gidebileceği 176 ülke var.

Asya’da Singapur ve Japonya pasaportları seyahat özgürlüğünde büyük kolaylık sağlıyor. Bu ülkelerin vatandaşları 173 ülkeye vizesiz seyahat edebiliyor. Listede 3. sıradan 9. sıraya kadar olan basamaklarda ise Avustralya, Kanada, Güney Kore ve Yeni Zelanda pasaportları göze çarpıyor. Bir önceki araştırma sonuçlarına göre, prestij kaybeden ABD pasaportu ise kendine dördüncü sırada yer bulabildi.

‘‘Demir Perde‘‘ döneminin sona ermesinden sonra birçok Doğu Avrupa ülkesinin sınırları açılmıştı. O zamandan bu yana da bu ülkelerin vatandaşları seyahat özgürlüğünün tadını çıkarıyorlar. 2008 yılında Çek Cumhuriyeti ve Macaristan da Schengen üyeliği elde etti. Vatandaşlarının 167 ülkeye vizesiz giriş yapabildiği bu iki ülke listede İzlanda’yla birlikte onuncu sırayı paylaşıyor.

Kolombiya pasaportu sıralamada en çok ilerleme kaydeden pasaport oldu. Turistlerin gözbebeği olan Latin Amerika ülkesi bir önceki araştırmaya göre, 25 basamak birden atlayarak 50. sıraya yükseldi. Bir başka yükselen pasaport ise 33 basamak yükselerek 57. sıraya yerleşen Güneydoğu Asya ülkesi Doğu Timor pasaportu oldu. Bu yükselişin sebebi ise ülkenin AB’yle imzaladığı vize muafiyeti anlaşması.

Japonya, Güney Kore ve ABD ile arasındaki vize uygulamasında kolaylıklar elde eden Çin de artık vatandaşlarına daha fazla seyahat özgürlüğü sunuyor. Çin vatandaşlarının büyük çoğunluğu yurt dışında tatil yapabilmelerine olanak tanıyacak miktarda gelire sahip. Basında yer alan haberlere göre, Avustralya ve İngiltere de ülkeye uyguladığı vize uygulamasında kolaylıklar sağlamayı düşünüyor.

Suriye vatandaşları yalnızca 32 ülkeye vizesiz giriş yapabiliyor. Bu da ülkeyi uluslararası pasaportlar karşılaştırmasında en alt basamağa mahkûm ediyor. Ne var ki, Suriye pasaportuna sahip olan sığınmacıların en azından Avrupa’da mülteci olarak tanınmak için bir şansları bulunuyor. Irak ya da Afganistan’dan gelen sığınmacıların şansı ise çok daha düşük.

Afganistan pasaportu da listenin en alt sırasında yer alanlardan. Bu pasaport böylece Suriye, Somali, Pakistan ve Irak pasaportlarıyla aynı kaderi paylaşıyor. Bu beş ülkenin vatandaşına diğer ülkeleri ziyaret etmenin yasal yolları neredeyse tamamen kapalı. Gerekçe ise bu ülkelerde süregelen siyasi istikrarsızlık. © Deutsche Welle Türkçe

Alman pasaportuna sahip olanlara birçok ülkenin kapıları sonuna kadar açılıyor. 2006 yılından bu yana Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği IATA için indeksler hazırlayan Londra merkezli danışmanlık firması Henley& Partners’ın son araştırmasının sonucuna göre, Almanlar dünyanın tam 177 ülkesine vizesiz seyahat edebilme özgürlüğüne sahip.

Listede Almanya’yı güçlü bir İskandinav ülkesi olan İsveç’in pasaportu izliyor. Ülkenin tablo güzelliğindeki köyleri ve bakir doğası yerli tatilcilerin favorilerinden olsa da istatistikler İsveçlilerin yalnızca yüzde 46’sının 2014 yazını kendi ülkesinde geçirdiğini gösteriyor. İsveçliler dünyanın farklı yerlerine seyahat etmeyi oldukça seviyor. İsveçlilerin vizesiz gidebileceği 176 ülke var.

Asya’da Singapur ve Japonya pasaportları seyahat özgürlüğünde büyük kolaylık sağlıyor. Bu ülkelerin vatandaşları 173 ülkeye vizesiz seyahat edebiliyor. Listede 3. sıradan 9. sıraya kadar olan basamaklarda ise Avustralya, Kanada, Güney Kore ve Yeni Zelanda pasaportları göze çarpıyor. Bir önceki araştırma sonuçlarına göre, prestij kaybeden ABD pasaportu ise kendine dördüncü sırada yer bulabildi.

‘‘Demir Perde‘‘ döneminin sona ermesinden sonra birçok Doğu Avrupa ülkesinin sınırları açılmıştı. O zamandan bu yana da bu ülkelerin vatandaşları seyahat özgürlüğünün tadını çıkarıyorlar. 2008 yılında Çek Cumhuriyeti ve Macaristan da Schengen üyeliği elde etti. Vatandaşlarının 167 ülkeye vizesiz giriş yapabildiği bu iki ülke listede İzlanda’yla birlikte onuncu sırayı paylaşıyor.

Kolombiya pasaportu sıralamada en çok ilerleme kaydeden pasaport oldu. Turistlerin gözbebeği olan Latin Amerika ülkesi bir önceki araştırmaya göre, 25 basamak birden atlayarak 50. sıraya yükseldi. Bir başka yükselen pasaport ise 33 basamak yükselerek 57. sıraya yerleşen Güneydoğu Asya ülkesi Doğu Timor pasaportu oldu. Bu yükselişin sebebi ise ülkenin AB’yle imzaladığı vize muafiyeti anlaşması.

Japonya, Güney Kore ve ABD ile arasındaki vize uygulamasında kolaylıklar elde eden Çin de artık vatandaşlarına daha fazla seyahat özgürlüğü sunuyor. Çin vatandaşlarının büyük çoğunluğu yurt dışında tatil yapabilmelerine olanak tanıyacak miktarda gelire sahip. Basında yer alan haberlere göre, Avustralya ve İngiltere de ülkeye uyguladığı vize uygulamasında kolaylıklar sağlamayı düşünüyor.

Suriye vatandaşları yalnızca 32 ülkeye vizesiz giriş yapabiliyor. Bu da ülkeyi uluslararası pasaportlar karşılaştırmasında en alt basamağa mahkûm ediyor. Ne var ki, Suriye pasaportuna sahip olan sığınmacıların en azından Avrupa’da mülteci olarak tanınmak için bir şansları bulunuyor. Irak ya da Afganistan’dan gelen sığınmacıların şansı ise çok daha düşük.

Afganistan pasaportu da listenin en alt sırasında yer alanlardan. Bu pasaport böylece Suriye, Somali, Pakistan ve Irak pasaportlarıyla aynı kaderi paylaşıyor. Bu beş ülkenin vatandaşına diğer ülkeleri ziyaret etmenin yasal yolları neredeyse tamamen kapalı. Gerekçe ise bu ülkelerde süregelen siyasi istikrarsızlık. © Deutsche Welle Türkçe

Avustralya'nın ikinci büyük kenti, geniş liman havzaları ve kilometrelerce uzunluğundaki plajlarıyla doğal bir ayrıcalık sunuyor. Opera Binası kentin sembolü.

Sıralama oluşturulurken ulaşım, eğitim, sağlık ve güvenlik dahil 39 kriter göz önünde bulunduruldu. Listenin 9. sırasında Danimarka başkenti Kopenhag yer aldı.

İsviçre ilk 10’da iki şehirle yer aldı. Cenevre sekizincilikte yer buldu. Adını kıyısında bulunduğu Cenevre Gölü’nden alan kent Zürih’ten sonra ülkenin en kalabalığı.

Almanya 3 kentle ilk 10’da en fazla şehirle yer alan ülke oldu. Almanya’nın finans merkezi Frankfurt yaşam kalitesiyle listede kendine 7’ncilikte yer buldu.

İlk ondaki ikinci Almanya kenti Düsseldorf. Ren Nehri'nin geçtiği kent Kuzey Ren Vestfalya eyaletinin başkenti. Kentin eski şehir bölgesi turistlerin gözdesi.

Kanada’nın üçüncü büyük kenti kozmopolit bir yapıya sahip. Büyük parkları, ormanları ve bahçeli evleriyle ünlü. Vancouver beşinci sırada yer aldı.

Bu yılki değerlendirmede “kişisel güvenlik” kriteri ilk kez yer aldı. Alman kentlerinin nispeten daha düşük suç oranına sahip olması, sosyal ve siyasal yapının stabil olması nedeniyle üst sıralarda yer aldı. Listenin 4’üncü sırasındaki kent Münih

Dünyanın en yaşabilir şehirleri sıralamasında kendine hep üst sıralarda yer bulan Auckland, Yeni Zelanda’nın kuzey adasında yer alıyor.

Mercer’in araştırmasında geçen yılki ilk üç değişmedi. İsviçre’nin Zürih kenti listenin ikinci sırasında.

Avusturya başkenti Viyana son yedi yıl olduğu gibi bu yıl da listenin zirvesinde yer aldı.

230 büyük kentin değerlendirmeye alındığı listede İstanbul 122'incilikte, yaşam kalitesi en kötü kent olarak ise Irak’ın başkenti Bağdat listenin son sırasında yer aldı. © Deutsche Welle Türkçe

İngiliz analiz şirketi EIU, 160 ayrı ürün ve hizmetten oluşan listenin fiyat karşılaştırmasıyla oluşturduğu sıralamanın 10 numarasında ABD'nin batı kenti Los Angeles yer aldı.

Gıda maddesi ve akaryakıt fiyatlarının yanı sıra konut kirası, özel okul, giyim gibi giderler de listenin oluşmasında dikkate alındı. Güney Kore başkenti Seul listenin 9’uncu sırasında bulunuyor.

İlk 10’da Alman kentleri yer almadı. Beş Avrupa metropolünün girdiği 'Top 10’in 8 numarasında Danimarka başkenti Kopenhag var.

Böyle bir liste yeni bir kente taşınacak olanların yerleşecekleri şehirde ne kadar masraf yapacaklarını hesaplamalarına da yardımcı oluyor. Listedeki iki ABD kentinden biri olan New York pahallılık sıralamasında 7’nci. Kent geçen yıl 22'nci sıradaydı. Artan gıda fiyatları ve güçlü dolar bunda etkili oldu.

Londra düzenli yapısı, geniş metro ağları, birbirinden güzel parklarıyla Avrupa’nın önde gelen metropollerinden. Ancak bu gözde şehirde yaşamanın da bir bedeli var. İngiltere başkenti listenin 6. sırasında yer aldı. Bu yıl ilk 10'dan düşen şehirler Melbourne, Sydney ve Oslo oldu.

Avrupa’dan bir başka başkent Paris ilk beşte yer aldı. Turistlerin gözdesi kent, burada yaşamak isteyenler için de hiç ucuz değil.

İsviçre Frangı’nın Euro karşısında serbest bırakılması ve gelir ve fiyat düzeyinin yüksek olması iki İsviçre kentini üst sıralara taşıdı. Bunlardan ilki 4 numarada yer alan Cenevre. Cenevre 2015’te 7’nci sıradaydı.

Listede üçüncü yok. İkinci sırayı iki kent paylaşıyor. Asya’nın en büyük serbest pazarı ve limanı, turizm ve ticaret merkezi Hong Kong En Pahalı Şehirler sıralasında iki numarada. Burada benzin nispeten pahalı buna karşılık gıda ucuz. Ancak Hong Kong ikinciliği bir İsviçre kentiyle paylaşıyor.

Zürih ve Cenevre pek de gıpta edilmeyecek bir kategoride birbiriyle yarışıyor. 2015’in dördüncü sırasındaki İsviçre kenti, bu kez zirveyi zorluyor. Zürih, listenin ikinci sırasına yerleşerek aynı zamanda Avrupa’nın en pahalı şehri oldu.

Güneydoğu Asya’nın şehir devleti Singapur bir kez daha dünyanın en pahalı şehri olarak belirlendi. Burada 100 metrekare bir dairenin aylık kirası 4 bin 500 euroya kadar çıkabiliyor. Singapur’u en pahalı şehir yapan etkenler arasında dışa bağımlılık önemli rol oynuyor. © Deutsche Welle Türkçe