“Herkes Mahmud Abbas’ın yanında: Amerika Birleşik Devletleri, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği. Ayrıca İsrail de Hamas’ın Gazze Şeridi’ndeki askeri zaferinden sonra umutlarını Filistin lideri Mahmud Abbas’a bağlamış durumda.

Mahmud Abbas, bu geniş desteği haketti. Zira Hamas’ın Gazze Şeridi’nde yarattığı şiddet, yolsuzluk ve haksızlıklara yönelik protestolara rağmen mazur gösterilemez. Bu, siyasi kurumlara yönelik bir darbeydi. Hamas, Filistinliler arasındaki bölünmenin daha da derinleşmesini neden oldu. Ve Hamas, Gazze’de yaşayan halkı, siyasi rehineye dönüştürdü. Gazzeliler, umutsuzca her geçen gün daha fazla izolasyon ve yoksulluğa sürüklenebilir.

Öte yandan uluslararası toplumun Filistinlileri tamamen kaderine terk etmek istememesi, umutları biraz olsun arttırıyor. Hamas’ın 1,5 yıl önce iktidara gelmesinin ardından uygulanan ambargolar, şimdilik, en azından Batı Şeria için kaldırıldı. Bu, Abbas’ın ve İsrail’e yönelik yaklaşımının güçlendirilmesi için açık bir destek. Aynı zamanda Salam Feyyad başbakanlığındaki geçici hükümete duyulan güvenin bir karşılığı.

İsrail Başbakanı Ehud Olmert de artık Hamassız bir barışı hayal edebilir. Aynı tutumu, ABD ve AB’de de görmek mümkün. Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken bir husus var. Hamas hala önemli bir güç olarak bölgede varlığını sürdürüyor ve popülaritesi sadece Gazze Şeridi’nde geçerli değil. Ne de olsa İslamistler, mutlak bir çoğunlukla seçimleri kazanmışlardı ve iktidar hakkına sahip olmaya istekliler.

Bununla birlikte uluslararası toplumun önünde, üstesinden gelinmesi gereken zorluklar duruyor. Uluslararası toplum, terörün ve Hamas’ın asıl amacı olan İsrail’in yok edilmesi hedefinin kabul edilmesine asla izin vermiyor. Ama diğer yandan Filistinliler arasındaki iktidar mücadelesinin de sonuçsuz kalmasını önlemesi gerekiyor.“