‘Dava ciddiyetini kaybetti’
20 Temmuz 2015DW Türkçe: Beate Zschäpe’nin üç avukatı bugün davadan çekilmek istediklerini beyan etti ve davanın görüldüğü Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'ne dilekçe verdi. Fakat mahkeme bu başvuruyu reddetti. Siz bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Mustafa Kaplan: Bugün davanın 219'uncu duruşma günüydü. Bu kadar zaman geçtikten sonra, şahitlerin yüzde 80'i, yüzde 90’ı dinlendikten sonra, böylesine uzun bir süreçten sonra mahkeme üç avukattan vazgeçmezdi. Sonuçta onların dilekçelerini kabul edip, görevlerinden alsaydı, mahkeme ileride en önemli davasında problemlerle karşı karşıya kalırdı. Yeni gelen avukat dosyanın belki en fazla yüzde 3'ünü, yüzde 5'ini okumuştur, şahit ifadelerini gözden geçirmiştir. O yüzden yalnızca onun Zschäpe’yi savunması zor olur.
Peki, bu üç avukat sizce neden böyle bir girişimde bulundu?
Mustafa Kaplan: Bizim için sürpriz olmadı açıkçası, birkaç haftadır beklenen bir adımdı. Hatta ben açıkçası bundan 2-3 hafta önce böyle bir adım beklemiştim. Gayet normal, sonuçta zaten duruşma salonunda oturup izlediğinizde Zschäpe ile avukatları arasında haftalardan beri bir diyalogsuzluk söz konusu olduğunu görüyorsunuz. Yeni gelen dördüncü avukat ile üç eski avukat arasında da diyalog pek yok, sanık sadece yeni avukatıyla konuşuyor. Bu durumda tabii ki iki yıldan beri davayı takip eden, duruşmalara katılan avukatlar bir diyalogsuzluktan yola çıkarak müvekkillerini nasıl savunacaklarını bilemediler herhalde, bunun bir çıkmazını gördüler. Ondan dolayı da bu aşamadan itibaren davadan çekilmek istediklerini açıkladılar mahkeme heyetine. Mahkeme de bununla ilgili olarak kararını verdi.
Avukatların dilekçesi müvekkilleri Beate Zschäpe'ye yönelik bir mesaj niteliği taşıyor muydu?
Mustafa Kaplan: Avukatların dilekçesine iki yönden bakmak gerekir. Birincisi, mahkemeye karşı ‘müvekkilimiz bizimle diyalogunu kesti, kendisini elimizden geldiğince savunma imkânı elimizden alınmıştır, onu istediğimiz gibi savunamayız' mesajı vermişlerdir. İkinci sinyal de müvekkile karşı bir sinyaldir. "Sonuçta sen bizim adımıza görevden alınmamız için dilekçe vermiştin, sen bizi istemiyorsan biz de seni istemiyoruz, müvekkil olarak kabul etmiyoruz" diye bir sinyaldir bu. Bunu gayet normal değerlendiriyorum ben.
Baş sanık Zschäpe, avukatlarının tavsiyesi üzerine mahkemede bir açıklama yapmadığını belirtmişti. Üç avukatı ve dördüncü yeni avukatı ile dava devam edecek, Zschäpe'nin konuşacağına ihtimal veriyor musunuz ilerleyen duruşma günlerinde?
Mustafa Kaplan: Dördüncü avukatı geldiğinde bir şeyler söylemeye razıyım demişti. Bu ‘bir şeyler'in ne olduğunu açık bırakmıştı. İstediği zaman konuşabilir kendisi. Duruşmanın her gününde hâkim bütün sanıklara 'Bir şey söylemek, eklemek, açıklamak ister misiniz?' diye soruyor. Dava tam bir pembe dizi gibi oldu zaten, son haftalarda hiçbir ilerleme kaydedilmedi. Son 4-5 hafta içerisinde hiçbir ilerleme görmüyoruz, Zschäpe'nin dilekçeleri ile uğraşıyoruz. Bu konuda mahkemeyi de eleştirmek gerekir. Mahekeme, Zschäpe'nin dördüncü avukat talebini bence gereksiz yere kabul etti. Kabul ettikten sonra bir nevi Zschäpe'nin statüsünü eski avukatlarına karşı güçlendirdi ve Zschäpe oradan güç alarak yeni yeni dilekçeler sundu mahkemeye. O yüzden mahkemenin bu konuda hatası oldu bence.
2 yıldır devam ediyor dava, bugün 219'uncu duruşma günüydü. Sizce kurbanların yakınları ve kamuoyunun daha ne kadar beklemesi gerekecek, karar ne zaman çıkacak?
Mustafa Kaplan: Bundan birkaç hafta öncesine kadar ben bu yılın sonunda dava sonuçlanır diye düşünüyordum. Çünkü tempomuz o yöndeydi, günde 5-6 şahit bitirebiliyorduk. Ama son 4-5 hafta içerisinde tempo bir hayli yavaşladı. Yeni bir tahminde bulunmam gerekirse önümüzdeki yılın ilkbaharını demem gerekiyor ama hiç belli olmuyor. Bakarsınız sanık Zschäpe'nin aklına başka dilekçeler gelir ve o tahminimiz de suya düşmüş olur. Ama şu aşamada baktığımızda ilkbaharda kararın çıkmasını bekliyoruz.
Peki müvekkiller, kurban yakınları kendilerini nasıl hissediyor? Dava uzadıkça güvensizlik hissine kapılıyorlar mı?
Mustafa Kaplan: Benim kendi müvekkilimden yola çıktığımda bu tür manevralara artık anlam veremiyorlar. Dava salonunda görüşmemiz gereken konular cinayetleri açıklığa kavuşturmak, kim ne zaman kimi vurdu, silahı kim organize etti, Keup Caddesi bomba saldırısında kimin desteği oldu vs. Bunların üzerine gitmemiz gerekirken bizim uğraştığımız konular, Zschäpe dilekçe verdi, avukatları dilekçe verdi, o ona cevap verdi, o cevaba o cevap verdi vs. Yani haftalardan beri bu şekilde gidiyor. Mağdurları bırakın biz hukukçular, profesyonel olarak davaya katılan kişiler bile artık buna anlam veremiyoruz. Son haftalarda davanın ciddiyetini tamamen kaybettiğini gözlemliyorum ben.
Zschäpe'nin davayı uzatmak ve kararı geciktirmek amacıyla taktiksel hareket ettiğini düşünüyor musunuz?
Mustafa Kaplan: Zschäpe'nin davayı uzatmak için taktik uygulamasına bir anlam veremem ben. Sonuçta ne kadar erken sonuçlanırsa kendisi için de o kadar mantıklı olduğunu düşünüyorum. Bu kadar şahit dinlendikten ve şahitler kendisini suçlu durumda bıraktıktan sonra, iddianameyi destekleyen açıklamalar kullandıktan sonra Zschäpe'nin davayı uzatmak istemesinin hiçbir anlamı yok. Bu aşamadan sonra kendisinden propaganda yapmasını beklerim ben. Davalının artık içerik olarak zaten kazanacak durumu yoktur ama taraftarlarına, sempatizanlarına propaganda amaçlı açıklamalar beklerim kendisinden. Fakat iddianameyle ilgili açıklığa kavuşturan açıklamalar yapacağını sanmıyorum.
Muhtemel ceza ne olacak sizce?
Mustafa Kaplan: Zschäpe büyük bir ihtimal müebbet hapis cezasına çarptırılacaktır.
Ceza hukuku uzmanı avukat Mustafa Kaplan NSU davasında Keupstrasse saldırıları mağdurlarını temsil ediyor.
©Deutsche Welle Türkçe
Söyleşi: Başak Özay