Denizdeki cephanelik
22 Ağustos 2013Açık denizlerde rüzgâr türbinlerinin temelini atarken ve üretilen elektriği karaya taşıyacak kablolar döşenirken tatsız sürprizlerle karşılaşmak mümkün. Deniz diplerinde 1 milyon 600 bin ton konvansiyonel patlayıcı madde bulunuyor.
Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında denize bırakılan tehlikeli maddenin 1 milyon 300 bin tonu Kuzey Denizi'nin Almanya'ya yakın sularında yatıyor. Elektrik kablosu döşenmeden önce deniz dibindeki güzergâhının patlayıcı maddelerden temizlenmesi gerekiyor.
Borkum adası açıklarındaki Riffgat rüzgâr parkını elektrik şebekesine bağlama çalışmaları sürüyor. Kablonun döşeneceği 20 metre genişliğinde ve 50 kilometre uzunluğundaki şerit MPR3 adlı römorkör tarafından taranıyor. Riffgat kablosunun patlayıcı madde tehlikesinden kurtarılmasının maliyeti çift haneli milyonları buluyor.
Norddeich limanında rıhtıma bağlı ‘Elegant Tern' adlı özel römorkörün motorları çalışıyor. Deniz sakin. Denizci bir milletin mensubu olan Hollandalı proje müdürü Chris Meijer yüksek dalgalardan bile çekinmeyecek kadar tecrübeli. Deniz dibinde bekleyen tehlikeyi savuşturmanın neden zor olduğunu şöyle anlatıyor:
“Cephanenin nereye döküldüğü hakkında defter tutulmuş. Ancak gemiler rıhtımdan ayrılır ayrılmaz cephaneyi batırmaya başlamış. Haritada gösterilen alanın dışına da taşmış olması normal. Çünkü aradan 70 yıl geçmiş, akıntıyla yer değiştiren deniz dibindeki kumluklar cephaneyi de sürükleyip çevreye dağıtmış.”
Görevleri tehlike
Özel gemi bir saat sonra çalışacağı sulara varıyor. Yüzer vinç aynı zamanda ikmal merkezi ve lojman olarak da kullanılıyor. Chris Meijer'in emrindeki 70 kişilik ekip dünya savaşlarında düşüncesizce denize dökülen cephaneyi arıyor. Yüzer vincin güvertesindeki Hartmut Löber özel eğitimli bomba imha uzmanlarına çalışma planı hakkında bilgi verirken Deutsche Welle mikrofonlarına da şunları söylüyor:
“Ateşlenmiş olup olmadığı önemli. Ateşlenmişse, başlığın rotasyonuyla fünye hassaslaşıp patlamaya hazır hale gelmiş demektir. Çıkardığımız cephanenin büyük bölümü ateşlenmemiş, yani kullanılmadan denize boşaltılmış.”
Hartmut Löber çoğunlukla patlayıcı maddenin taşınabilir olduğuna kanaat getiriyor. Bu cephane artıkları savaştan sonra Kuzey Denizi'ne bırakılmış. Löber yine de dikkati elden bırakmamak gerektiğine işaret ediyor:
“Taşınması sırasında patlamasın diye cephaneye bir miktar kimyevi yakıt karıştırılır. Normal olarak bomba 40 yıl, barut 60 yıl dayanır. Stabilizatör yakıt tükendikçe top mermisi hassaslaşır ve fünyesiz de patlayabilir. Savaştan kalma cephanenin dayanma süresi artık doldu.”
Çıkarmakla bitmiyor
Ufukta nokta gibi görünen iki tarama gemisi mini denizaltıların yardımıyla elektrik kablosunun geçeceği deniz dibinde cephane arıyor. Kontrol odasındaki dokuz ekrandan gözünü ayırmayan dört görevliden biri de silah tarama ve imha uzmanı Eike Ehrentraut. Uzman teknisyen en büyük problemin, dipteki cephanenin ne kadar tehlike arz ettiğini bilememeleri olduğunu anlatıyor:
“Ateşleme mekanizmasının nerede kesintiye uğradığını kestiremeyiz. En küçük sarsıntıda bile cephane havaya uçabilir. Patlamayıp savaştan sonra bölgenin temizlenmesi sırasında karada bulunup denize atılmış mermi de olabilir. Ateşlendikten sonra tam bulunduğumuz noktada suya düşmüş olması da mümkün. Ama ne olduğunu bilemeyiz. Sadece göz kararıyla, fırlatılıp ateşlendiğini ve patlamaya hazır durumda olduğunu söyleyebiliriz.”
Chris Meijer ve ekibi şimdiye kadar denizden 23 ton cephane çıkarmış. Son keşfedilen top mermisinin çıkarılması birkaç saat alabilir. Bu mermi piramit şeklinde dibe oturan çok sayıdaki merminin üzerinde yatıyor da olabilir. Haritada yeri belirtilen cephane boşaltma bölgesinin yakınından geçmemesi için ana kablonun güzergâhı değiştirilmiş. Ama savaş artıkları her zaman önceden belirlenen yerlere dökülmemiş. Dip akıntısı ve aradan geçen on yıllar da yüz binlerce tonluk patlayıcı maddeyi Kuzey Denizi'nin dibine yaymış.
© Deutsche Welle Türkçe
Godehard Weyerer/A: Günaltay
Editör: Başak Özay