1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

'Devlet dinselleşti'

19 Ocak 2016

Hükümetin cemevlerine yasal statü kazandırmaya dönük planları Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Alevilerle arasındaki uçurumu bir kez daha ortaya çıkardı. DW Türkçe Ankara muhabiri Hilal Köylü'nün haberi:

Fotoğraf: Fotolia/Dmitry Chumichev

Aleviler, “Cemevleri kırmızı çizgimizdir” diyen Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’i Başbakan Ahmet Davutoğlu’na şikayet etmekle kalmadı, bu şikayeti mahkemeye de taşıdı. Aleviler “Türkiye’de devlet dinselleşti. Devlet işleri fetvalarla yürütülüyor” diyor.

Hükümetin “Alevi açılımının” tam olarak neyi kapsadığı konusunda kafası karışık olan Aleviler, Diyanet İşleri Başkanlığı’yla derin bir kriz yaşıyor. Bu krizin arkasında Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in “Cemevleri kırmızı çizgimiz” açıklaması var. Görmez’in bu açıklamasını ‘skandal’ olarak niteleyen Alevi Toplum Kuruluşları Yüksek Danışma Kurulu Ankara’da bir deklarasyon yayınladı. Deklarasyonu okuyan Hüseyin Dedekargınoğlu Diyanet’in Alevileri hedef haline getirmek için her yolu denediğini öne sürerken, Diyanet’in “Alevileri İslamdan uzaklaştırma, ayrıştırma çabasını her durumda boşa çıkaracağız” diye konuştu. Diyanet’in neden Alevileri hedef almaya çalıştığını öne sürdükleri konusunda DW’ye açıklamalar yapan Dedekargınoğlu, “Çünkü Diyanet aslında devletin ne düşündüğünü açıkça söyleyen kurumdur. Devletin gerçek düşüncesini ne yazık ki bugün Diyanet dile getirmektedir” diye konuştu. Hükümetin aslında Alevilerle ilgili hiçbir reformist yanının olmadığını anlatan Dedekargınoğlu, 13 yıllık AKP iktidarı döneminde Aleviler konusunda sürekli yalan söylendiğini iddia etti.

Mehmet GörmezFotoğraf: picture-alliance/dpa

'Devlet dinselleşti'

Türkiye’de Alevi-Sünni ayrımının asla olmadığı iddiasındaki AKP hükümeti; 13 yıldır cemevlerine hukuki statü kazandıramamış olsa da, Alevi toplumunun beklentileri doğrultusunda yeni bir açılım paketinin gündeme geleceği konusunda son dönemde sık sık açıklamalarda bulunuyor. Alevi toplumu bu açıklamaları ‘inandırıcı’ bulmasa da, bu açıklamaların kapsamını öğrenmek için Başbakan Ahmet Davutoğlu’yla biraraya geldi. Ancak bu buluşmaya da Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in açıklamaları damgasını vurdu. Görmez’le buluşmalarına ilişkin gözlemlerini DW ile paylaşan Alevi Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir; “Görmez’in toplumda sürekli ayrıştırıcı bir dil kullandığından şikayetçi olduk ve onu mahkemeye de verdik. Davutoğlu bize Görmez’in yanlış anlaşıldığını söylemiş olsa da; Alevi açılımı konusunda hükümetin tam olarak ne yapmak istediğini de anlatamadı. Yani; henüz ortada hiçbir şey yok” diye konuştu. Hükümetin cemevlerine hukuki statü kazandırmak değil de; bir takım arsa, inşaat işlerinde kolaylık sağlamak gibi işlere giriştiğini anladıklarını anlatan Demir; beklentilerini Davutoğlu’na şöyle anlattıklarını söyledi:

“Biz tam olarak, cemevlerinin ibadethane olmasını istiyoruz. Burada önemli olan niyettir. Ama görüyoruz ki hükümetin böyle bir niyeti yok. Diyanet’in mesajları, açıklamaları aslında hiçbir yenilik olmayacağı anlamına geliyor. Hep söyledik. Diyanet İşleri Başkanlığı ya kaldırılmalı ya da özerk hale getirilmelidir. Ancak böyle bir eğilim hiç yok. Devlet, bütünüyle dinselleşti. Bugün hükümet hemen her konuda Diyanet’ten fetva alıyor. Devlet işleri fetvalarla yürütülüyor. 13 yıllık iktidar döneminde hiçbir açılım yapamayan hükümetin, bu dönem de çok bir açılım yapamayacağı ortadadır. ”

Doğan Demir; “Cemevi caminin alternatifi midir, değil midir” tartışmasının bir türlü bitmediğinden yakınırken, “Evet, Aleviler içinden de bazı çürük elmalar oldu. Alevilerin camiye de gidebileceğini söylediler. Ortalık iyice karıştı. Ama asıl önemli olan Alevilerin; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce de kabul görmüş haklarının Türk hükümeti tarafından da kabullenip, uygulanmasıdır” diye konuştu.

'Bize hakaret edemezler'

Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşen bir başka isim; Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Baki Düzgün de umutsuz. “Hükümetin ne yapacağı belli değil. Net bir çalışma yok ortada. İrfan ocakları ve cemevleri gibi diye bir sistem getirileceğinden bahsediyorlar. İsteyen tercihini yapacakmış. Bu da sadece bir söylenti. Davutoğlu bizimle net konuşamadı” diyen Düzgün, hükümetin Diyanet İşleri başanının yarattığı karışıklığın da sadece ‘yanlış anlaşılmadan kaynaklandığını’ öne sürdüğünü söyledi. Düzgün hükümete tepkisini “Oysa Diyanet, hükümetin kafasının arkasındaki söylüyor aslında. İrfan ocakları diye bir şey olur mu. Aleviler üzerinden diğer tarikatları da meşrulaştırma operasyonu olduğunu düşünüyoruz. Cemevleri hukuki inanç merkezleridir. Diyanet’in de bunu kabul etmesi gerekir. Bizim vergilerimizle bize hakaret edemezler” sözleriyle dile getirdi.

Hükümetin Alevi dedelerine maaş bağlayacağına ilişkin haberleri de Davutoğlu’na teyit ettiremediklerini anlatan Düzgün, “Bu da asla kabul edilmeyecektir. Alevi dedeleri, devletin memuru olamazlar. Devlet, onları elinin altında, kendi adamı gibi göremez. Bizim temel beklentimiz; cemevlerinin ibadethane sayılmasıdır” dedi.

Fotoğraf: AP

'Devletin dini refleksi olmamalı'

Devlet, Alevileri nasıl memnun edebilir? Reform nasıl yapılmalı? Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden, din felsefesi üzerine çalışmaları ile bilinen Şaban Ali Düzgün DW’nin sorularını yanıtlarken “Alevilerin kendilerini ifade etme tarzına devletin sayısı olmalı. Devletin dini refleksi olmamalı. Yani; devlet her vatandaşına eşit yaklaşabilmeli” görüşüne dikkat çekti. Türkiye’de devletin etnik ve dini temelde kendi vatandaşıyla barış yapmaya çalıştığını, bunun de tek yolunun ‘barışçıl müzakere’ olduğunu söyleyen Düzgün, “Kimsenin burnunun dikine gitme lüksü yok. Aleviler için yapılacak reformda ne kadar çok mümkün olunuyorsa devlet Alevilerle görüşebilmeli. Aleviler de, bunu bir fırsat bilmeli ve devletle diyalog kanallarını zorlamalı” dedi. “Türkiye’de cemevi ifadesi kirletildi, üzerinden çok politika yapıldı” diyen Düzgün, bu konuda tarafların çok dikkatli olmalı gerektiğine dikkat çekti.

DW'nin ulaştığı hükümet kaynakları da Alevilerle diyalog sürecinin kesinsitisiz sürdürüleceğini belirtirken, “Başbakan Davutoğlu’nun onlarla reform sürecinde biraraya gelmesi de bu felsefenin somut bir sonucu. Kimse kimseye ne yapacağını, nasıl hareket edeceğini dikte etmiyor. Evet reform yapılacak ama mutlaka diyalogla yapılacak. Bu diyalog sürecinde reform paketinin çerçevesi daha da netleşecek. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da bu diyalogda etkin bir yeri olduğu görülmeli ve yanlış anlaşılmalardan kaçınılmalı” mesajına vurgu yapıyor. Yeni hükümet programında cemevlerine yasal statü kazandırılacağı vaadi yer almıştı. Mevcut durumda cemevleri kültür merkezleri, vakıf, dernek ya da lokal adı altında açılabiliyor. İbadethane olarak kabul edilmedikleri için ibadethanelere tanınan haklardan yararlanamıyorlar. Yasal düzeyde ibadethane olarak cami, mescil, kilise ve sinagog sayılıyor. Hükümet programında ‘irfan merkezleri’ ve ‘cemevleri’ gibi diye bir sistem getirileceğinden, tercihin Alevilere bırakılacağından, isteyenin ‘cemevi’, isteyenin ise ‘ocak’ diyebileceğinden sözedilmişti.


© Deutsche Welle Türkçe

Hilal Köylü

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik