1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Die Welt: Rusya Suriye'de oynadığı oyunu her alanda oynuyor

28 Eylül 2016

Alman basınında Şimon Peres’in ölümü, ABD'nin Ortadoğu'daki tutumu, Malezya uçağının düşürülmesi ile ilgili yorumlar öne çıkıyor.

Syrien Aleppo Menschen zwischen Trümmern
Fotoğraf: Getty Images/AFP/K. Al-Masri

İsrail'in eski Cumhurbaşkanı Şimon Peres önceki akşam 93 yaşında hayata veda etti. Münster kentinde yayımlanan Westfälische Nachrichten gazetesi yorumunda bu ölümü Ortadoğu açısından değerlendiriyor:

"Ortadoğu’da barış süreci için iyi fırsatların doğduğu şeklindeki haberler artık geçmişte kaldı. Dünyanın bu bölgesindeki barış çabalarının başarısızlıkla sonuçlandığı bir gerçek. Şimon Peres’in hayata veda etmesiyle birlikte İsrailliler ile Filistinliler arasında şiddetin olmadığı ortak bir geleceğe olan son umut kıvılcımı da sönmüş oldu.”  

Hamburg’da yayımlanan Die Zeit gazetesi ise yorumunda Başkan Obama’nın Ortadoğu’yu Rusya ve İran gibi güçlere bıraktığı imasında bulunuyor:

"Rusya ile İran Ortadoğu’da önde gelen güçler konumunda. Peki süper güç Amerika bu ikinci sıradaki güçler önünde neden geri durma ihtiyacı hissetti? Çünkü Başkan Obama kendi kendini tüketme  krizleri sonucunda o arenaya geç ve isteksiz girdi. Afganistan ve Irak’taki tecrübelerden sonra haklı olarak sloganı ‘bir daha asla’ oldu. Ve Ortadoğu’da kâbusa dönüşen hoş bir hayâle kapıldı. Moskova ile ‘yeni bir başlangıç’ yaparak Rusya’yı dizginleyeceğini sandı. Tahran’daki devrimcileri de yeniden sosyalleştirip evcilleştirerek, özellikle atom bombasından uzak durmalarının hayalini kurdu. Ama bu rüyâ Halep’teki bombardımanlarla birlikte suya düşmüş oldu.”

Uluslararası uzmanlar, iki yıl önce Ukrayna’nın doğusunda Malezya Havayollarına ait MH17 sefer sayılı uçağı düşüren füzenin Rus yapımı olduğunu teyit etti. Ancak Rusya uzun süredir yöneltilen iddiaları reddediyor. Die Welt gazetesinin konuya ilişkin yorumunda şu satırlar dikkat çekiyor:

"Rusya’nın burada oynadığı oyun Suriye’dekinin bir benzeridir. Gerginliğin tırmanmasının sorumluluğunun kime ait olduğu gayet net olmasına rağmen inkâr ediliyor ve suçun hep başkalarında olduğu öne sürülüyor. Ancak realite farklı. Rusya’nın hibrid savaş tarzı olmasaydı Ukrayna krizi çoktan sona ererdi. Rusya'nın desteği olmasaydı Esad rejimi tarih olmuştu. Rusya'nın dış politikalarının iki hedefi var. Stratejik nüfuz alanlarını genişletmek ve Batı'nın istikrarsız hale getirilmesi. Böyle bir durum varken neden bazıları hâlâ Rusya'ya karşı yaptırımların kaldırılmasını istiyor ve yeniden ‘güven ilişkilerini oluşturma' rüyası görüyor; bunun sırrına eren de yok.”

Nürnberger Nachrichten gazetesi de Malezya uçağının Rus füzesi tarafından düşürüldüğünün doğrulanması yönündeki raporu yorum sütunlarına taşımış:

"Eğer soruşturmayı yürütenler Rus askeri yetkililerinin ya da Rus politikacılarının bu olaya adlarının karıştığını kanıtlayabilseler, bu durum Rusya'nın dış politikaları açısından tamir edilemez bir zarar oluştururdu. Rusya'nın bugüne kadar savunduğu, uçağın düşürülmesinde Ukrayna'nın sorumlu olduğu yönündeki iddiası şu ana kadar kanıtlanmış değil. Ama Rusya'nın elinde gerçekten ‘çürütülmesi mümkün olmayan kanıtlar' varsa, o zaman bunlar neden uluslararası soruşturma timine teslim edilmedi? Kremlin'in bu konuda getirdiği argümanlara inanmak çok güç.” 

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Çelik Akpınar