1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İnternet konferansı "re:publica" dijital toplumu ele alıyor

15 Nisan 2011

Berlin'de düzenlenen "re:publica" adlı konferans, yaklaşık 3 bin katılımcıyla internet ve dijital toplum konusunda Avrupa’daki en önemli organizasyonlarından biri. Konferans çerçevesinde 160'tan fazla etkinlik yapılıyor.

Fotoğraf: DW/Arahan, Dev - Fotolia.com

Frierichstadtpalast binası aslında başkentin en ünlü revüsünün adresi ve sabah 11'de normalde kapıları kapalı olur. Fakat bugün sabahın erken saatleri olmasına rağmen, binanın içi bir arı kovanına benziyor. Herkesin yakasında bir isimlik ve herkesin elinde, kolunun altında ya da çantasında dizüstü bilgisayardan tablet bilgisayarlara kadar en az bir tane taşınabilir dijital alet var. Üzerinde kot pantolon, tişört ve ceket, binanın asma katından katılımcıları seyreden Markus Beckedahl, Almanya'nın en önemli bloglarından “Netzpolitik.org"un arkasındaki isim ve aynı zamanda bloglar, sosyal medya ve dijital toplum konularını işleyen re:publica konferansının organizatörlerinden. "Konferansın en öne çıkan konusu tabii ki, internetin Kuzey Afrika'daki ve Arap dünyasındaki çalkantılarda oynadığı rol." diyen Markus Beckedahl ayrıca toplum olarak, Facebook gibi merkezci ve tekelci altyapılara nasıl bağımlı olunduğunu konu ederek, buna karşı ne gibi stratejilerin geliştirilebileceğini de ele almak istediklerini de belirtiyor.

Siyasi çalkantılar dakikası dakikasına

Fotoğraf: DW


Beckedahl'in yanında Emire El Hüseyni oturuyor. Bahreynli blogcu, az sonra sahneye çıkarak Kuzey Afrika'da internetin önemini irdeleyecek. 2004 yılında bloğunu yazmaya başladığından bu yana konuya özel ilgi gösteren El Hüseyni, "Global Voices Online" adlı küresel blog ağının editörü ve Deutsche Welle'nin En İyi Blog Ödülü'nün de jüri üyesi. El Hüseyni, Tunus, Mısır ve Libya'daki gelişmeleri internetten anı anına takip ettiğini anlatıyor: "Gelişmelere ilişkin görüntüler, bilgiler, üzerinde oynanmadan, canlı olarak, sansürsüzce bize ulaşıyordu. Vurulan insanların görüntülerini içeren videolar, olaydan birkaç dakika sonra YouTube'a yükleniyordu. Ürkütücü haberler okuyorduk ve ilk kez milyonlarca insanı sokaklara dökülmüş olarak gördük. Hepsinin ruh halini ‘ya yaparsın, ya da ölürsün' olarak özetlemek mümkün.”

Esrarengiz hacker grubundan muhaliflere destek

New York Üniversitesi'nde hacker kültürü konusunda araştırma yapan ve ders veren Gabriella Coleman, Kuzey Afrika'daki eylemcilerin hiç beklemedikleri bir kaynaktan destek gördüklerini belirtiyor. Coleman, konferansın en büyük salonunda yaptığı konuşmada, daha önce Scientology tarikatı hakkındaki eylemleriyle adını duyuran ve Wikileaks platformuna da destek veren "Anonymous" adlı esrarengiz hacker grubunun Kuzey Afrika'daki muhalif güçleri de desteklediğini söylüyor. Coleman, Tunus'ta protestolar iyice alevlenirken, gruba üye hackerlerin, devlete ait internet sitelerini bir süreliğine bloke etmeyi başardıklarını, benzeri sanal saldırıları Libya, Mısır ve diğer Ortadoğu ülkelerinde de düzenlediklarını anlatıyor.

Dijital protestonun yeni şekli

Fotoğraf: picture alliance/dpa



Belli sayfaları çok yoğun bir şekilde tıklayarak, bu sayfaların bir süreliğine çevrim dışı kalmasını sağlayan hackerler, aynı yöntemle kredi kartı şirketi Mastercard veya internet üzerinden ödeme hizmeti sunan PayPal şirketinin sayfalarını da bloke etmişlerdi. Bu eylemlerin arkasında ise, söz konusu şirketlerin tartışmalı Wikileaks platformuna destek için yapılan ödemelere aracı olmayı reddetmeleri vardı. Dijital protestonun bu yeni şeklinin, sokaklarda yapılan klasik gösterilerin internet versiyonu olup olmadığını zaman gösterecek. Berlin'deki konferansa iştirak eden 3 bine yakın katılımcı, bu ve benzeri konulara ışık tutmaya çalışıyor.

Sorunlar sadece Kuzey Afrika'ya özgü değil

Markus Beckedahl, konferansta yeni bir örgütün kurulduğunu açıkladı. “Dijital Toplum” adını taşıyan bu yapılanma, internet kullanıcılarının çıkarlarını siyasetçilere karşı korumayı hedefliyor. Beckedahl, internette kritik tablonun sadece Kuzey Afrika'ya özgü olmadığını söylüyor:

"Burada da Arap dünyasındakine benzer tehditlerle karşı karşıyayız. Yürürlükte olan yasalar, kullanılan teknolojiler aracılığıyla devlet örneğin, kiminle, ne zaman telefonlaştığımızı kaydedip bu bilgileri saklayabiliyor. İnternette sansür, burada da gündemde. Denetim amaçlı yasaların listesi ise çok uzun.”


© Deutsche Welle Türkçe


Marcus Bösch / Çeviren: Aydın Üstünel


Editör: Murat Çelikkafa


Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik

Bu konuda daha fazla içerik

Daha fazla içerik göster