Doğu Avrupa'nın Brexit korkusu
22 Haziran 2016Avrupa Birliği'nin Doğu Avrupa'ya genişlemesinden sonra çalışma piyasasını yeni üyelere açan ilk eski üyelerden biri de İngiltere idi. Son yıllarda yüksek sayıda akademisyen ve kalifiye iş gücü Birleşik Krallık'a yerleşti. 2014 yılında İngiltere'ye göç eden yabancı iş gücü sayısı adalardan ayrılanları 330 bin aşıyordu. En çok göçmen Polonya'dan geldi. Birleşik Krallık'ta yaklaşık 1 milyon Polonyalı yaşıyor. Bulgar ve Rumenlerin sayısı da 200 bini buluyor. İngiltere'nin AB'den ayrılması durumunda AB'li yabancıların dolaşım ve yerleşme hakları nasıl etkilenecek? Eski Polonya Dışişleri Bakanı ve Avrupa Parlamentosu milletvekili Dariusz Rosati, "İngiltere ayrılırsa serbest dolaşım hakkının kaybedilmesinden ve Polonyalılardan ülkeyi terk etmelerinin istenmesinden endişe ettiklerini" söyledi. Rosati, Deutsche Welle'ye yaptığı açıklamada, Londra'dan korkulan sinyallerin gelmeye başladığını belirtti.
Referandumdan ayrılma kararı çıktığı takdirde Doğu Avrupalı Birlik vatandaşlarının hukuki statüsünün bundan nasıl etkileneceği henüz tam olarak aydınlatılabilmiş değil. Bulgar Avrupa parlamenteri Andrey Kovaçev, İngiltere'deki yabancı işçi ve öğrenciler açısından endişelenilecek bir durumun söz konusu olmadığını, ancak İngiltere'ye yerleşmek isteyenler için aynı şeyin söylenemeyeceğini dile getirdi. Sol-liberal To Potami Partisi'nin Avrupa Parlamentosu'ndaki üyelerinden Militiadis Kirkos de aynı görüşte. Kirkos, ülkelerindeki kriz nedeniyle artan bir şekilde Birleşik Krallık'ta iş arayan Yunanlar açısından İngiltere'nin ekmek kapısının kapanmasından endişeli. Borç krizinin patlak verdiği 2010 yılından bu yana 41 bin Yunan İngiltere'ye göç etmişti. Zengin Yunan aileleri de çocuklarını genellikle İngiliz üniversitelerinde okutuyor.
Aranan ortak İngiltere
Birleşik Krallık, Doğu Avrupa ülkeleri açısından Brüksel'deki güvenilir bir dost da sayılıyor. Dariusz Rosati, Polonya ile İngiltere arasındaki geleneksel dostluk ilişkilerine dikkat çekti ve Fransa ile Güney Avrupa'nın kriz ülkelerine nazaran İngiliz ekonomisinin canlılığını korumasının Polonyalıların da yararına olduğunu söyledi. Rosati, İngiltere ile ilişkilerin Almanya ile Polonya arasındaki işbirliği ile ilgisi olmadığını ve "Almanya'yı Birleşik Krallık ile ikame etmeyi düşünmenin yanlış olacağını" söyledi. Polonyalı parlamenter, Polonya'nın her iki ülke ile de iyi ilişkilere ihtiyacı olduğunu sözlerine ekledi. İskoç asıllı Alman, Avrupa Parlamentosu üyesi ve eski Aşağı Saksonya Eyalet Başbakanı David McAllister, Deutsche Welle'ye İngiltere'deki liberal ekonomi anlayışının takdirle karşılandığını ve İngiltere'nin mali ve ekonomik aklın kullanılması ile küresel alanda AB'ye rekabet gücü kazandırılmasında değerli ve güvenilir bir ortak olduğunu söyledi.
Ancak mesele ekonomiyle bitmiyor. İngiltere güvenlik politikasında da önemli rol oynuyor. AB'den ayrıldığı takdirde İngiltere'yi en çok Doğu Avrupa ülkeleri arayacak. Almanyasız Euro nasıl düşünülemeyecekse, İngilteresiz Avrupa güvenlik politikası da düşünülemez. İngiltere savunma harcamalarında bütün AB ülkelerini geride bırakıyor. Eski Polonya Dışişleri Bakanı Rosati, "doğudan gelebilecek tehdit ve Rusya'nın sağı solu olmayan bir ülke olması bakımından İngiltere'nin ayrılmasının Birliği zayıflatacağını söyledi. Bulgar parlamenter Kovaçev de referandumdan ‘ayrılma' kararının çıkmasının Avrupa'nın güvenlik riskini arttıracağını kaydetti.
Çorap söküğü gibi
İngilizler ayrılmaya karar verirse AB antlaşmasının 50'inci maddesi uygulanacak. Buna göre ayrılmak isteyen ülkelere işlemlerin tanınması için iki yıl süre tanınıyor. Bunun olumsuz yan etkisi, diğer ülkelerde de ayrılma tartışmalarına yol açması olabilir. Kovaçev, "Avrupa politikasının popülistlere bırakılmaması" gerektiğini belirtti.
Böyle bir durum Yunanistan için söz konusu olabilir mi? Nihayet Yunanlar geçen yaz sol Başbakan Aleksis Tsipras'ın Avrupa politikası yüzünden halkın bölünmesine yol açan bir referandum atlatmışlardı. Avrupa parlamenteri Kirikos paniğe mahal olmadığını, çünkü Tsipras hükümetinin AB'de kalmanın daha hayırlı olacağına kanaat getirdiğini söyledi. Kirikos, Deutsche Welle'ye "Avrupa'nın geleceğiyle ilgili sınavın Yunanistan'da değil, Marine Le Pen'in sürpriz bir şekilde cumhurbaşkanlığını kazanması durumunda Fransa'da verileceğini" ifade etti.
David McAllister, bütün endişelere rağmen soğukkanlılığını koruyor. Avrupa parlamenteri sonunda sağduyunun galebe çalacağını, çünkü AB'de kalmanın İngiliz ekonomisi açısından en iyi formül olduğunu söyledi. McAllister sözlerini, “23 Haziran'da hangi sonuç çıkarsa çıksın AB'nin geleceğinin ciddi bir şekilde tartışılması gerekecektir” diyerek tamamladı.
© Deutsche Welle Türkçe
Yannis Papadimitriou