1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Doping avcıları arayı kapatıyor

Sarah Faupel / Deutsche Welle26 Ocak 2009

Bilim ve teknoloji ile birlikte doping yöntemleri de gelişiyor. Ancak giderek daha fazla yasa dışı madde tespit edebilen uzmanlar, sporda hileyle mücadeleyle mesafe alıyor.

Dopingle mücadele uzmanları, sporda hileyi artık daha kolay ortaya çıkarıyor
Dopingle mücadele uzmanları, sporda hileyi artık daha kolay ortaya çıkarıyorFotoğraf: AP

Fransa Bisiklet Turu'ndan üç ay sonra, Avusturyalı profesyonel bisikletçi Bernhard Kohl'un doping yaptığı tespit edildi. Bisikletçinin numunelerinde, kullanımı yasaklı olan 'EPO' maddesinin daha gelişmiş bir versiyonu olan ve 'Süper EPO' veya 'CERA' şeklinde adlandırılan maddeye rastlandı. Bu olaydan kısa bir süre önce Alman bisikletçi Stefan Schumacher'in numunelerinde de CERA maddesi bulunmuştu. Bernhard Kohl olayla ilgili şu açıklamayı yapmıştı: "Testler sırasında fark edilemeyen maddeler oldukça, bunların cazibesine kapılma ihtimali de çok yüksek. Ben kapıldım örneğin. Tespit edilemeyeceğini düşünüyordum, ancak artık tespit edilebiliyor."


Yasal süreç yavaş işliyor

Avusturyalı profesyonel bisikletçi Bernhard Kohl'un doping yaptığı tespit edildiFotoğraf: AP

Doping avcıları bu olayla, doping yapan sporculara bir adım daha yaklaştı. Ancak genellikle doping avcıları ve sporcular arasında yaşanan müsabakaya, avcılar bir sıfır mağlup başlıyorlar. Doping maddeleri analizi konusunda dünyaca ünlü bir uzman olan Bengt Saltin, bunun bilimsel olmayan bazı nedenlere dayandığını belirtiyor: "Bu biraz sinir bozucu bir durum, çünkü elimizdeki teknikler yüzünden sonuca çok yakın olduğumuzu düşünüyoruz. Ancak bilim insanlarını desteklemesi gereken yasal süreç bazen çok yavaş işliyor. Bu gerçekten biraz hayal kırıklığı yaratan bir durum, ancak önümüzdeki aylarda bazı vakaların hakim karşısına çıkacağını ümit ediyorum."

Uluslararası Bisiklet Federasyonu UCI'nin Başkanı Patrick McQuaid de konuya iyimser yaklaşanlardan... "Bence 2008 yılında meydana gelen gelişmeler sayesinde, bilim insanları, sporculara bir adım daha yaklaştı. Atletler uygulanan bu biyolojik kimlik sisteminden çok korkuyorlar, çünkü gelecekte bu sistemin yapılan her türlü hileyi ortaya çıkaracağını biliyorlar."

1 Ocak'tan beri tüm profesyonel bisikletçiler böyle bir biyolojik kimlik taşımak zorundalar. Bu kimliklerde her sporcunun kan ve idrar değerleri bulunuyor. Bu sayede değerlerdeki değişiklikler hemen fark edilebiliyor. Biyolojik kimlik yeni bir buluş değil. Hâlihazırda kayak ve yüzme federasyonları tarafından kullanılıyor.

Federal Alman Parlamentosu’nun Spor Komisyonu Başkanı Peter Danckert, her ülkeyi kendi ulusal dopingle mücadele ajanslarını kurmaya çağırıyorFotoğraf: picture-alliance/dpa

Bengt Saltin'e göre, sporcuların müsabakalar sürecinde değil, hazırlık aşamasında kontrol edilmeleri daha önemli. Çünkü Satin'e göre turnuvalarda değil, asıl bu süreçte doping yapılıyor.


Ulusal dopingle mücadele ajansı ihtiyacı

Federal Alman Parlamentosu’nun Spor Komisyonu Başkanı Peter Danckert, işin siyasi boyutunun etraflıca düşünülmesi gerektiği görüşünde: "Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin ve ulusal hükümetlerin, Olimpiyat Oyunları'na katılım ön şartı olarak her ülkeye, Dünya Dopingle Mücadele Ajansı WADA tarafından kontrol edilen kendi ulusal dopingle mücadele ajanslarını kurmaları için baskı yapmaları gerekiyor. Bu gerçekleşmediği ve Olimpiyat Oyunları'na katılan ülkelerin yarısından fazlasında henüz bir ulusal dopingle mücadele ajansı bulunmadığı sürece, bu konuda başarılı olmamız mümkün değil."

Uluslararası Bisiklet Federasyonu Başkanı Patrick McQuaid, bunun zorlu bir süreç olduğu, ancak en azından doğru yolda bulunulduğu yorumunu yapıyor: "En sonunda bizim kazanan taraf olacağımızı düşünüyorum. İnsanların bisiklet sporunda ya da diğer sporlarda hiç doping yapılmayacağını düşünmeleri ütopyadır. Konu spor olduğunda, her zaman dopingi tercih edenler olacaktır. Ancak doping yapmayı seçen aptalların sayısını en aza indirgemeyi başarırsak, gerçekten mutlu olacağız."