Dopinge karşı ortak standart arayışı
16 Kasım 2007Alman Ulusal Dopingle Mücadele Dairesi’nin Başkanı Armin Baumert, Madrid’deki konferansın sonunda, dopingle mücadele alanında uluslararası standartların belirlenmesi yönünde bir kararın alınmasını umuyor: „Uyumlaştırma sürecinin, yani Alman ve yabancı sporcuların doping kontrol sistemlerinin eşit şartları içermesinin, ön planda yer almasını umuyoruz.“
Madrid’de yeni bir Uluslararası Doping ile Mücadele Kanunu’nun kabul edilmesi bekleniyor. Böylece, kısaca WADA olarak bilinen Dünya Doping ile Mücadele Ajansı’nın önerdiği kurallar bir bağlayıcılık kazanmış olacak. Yani ileride, doping kullanan sporculara verilen ceza iki yıldan dört yıla kadar çıkabilecek. Ancak bununla birlikte, sporcular eğer yasak olan maddeleri farkında olmadan aldıklarını kanıtlayabilirlerse, suçlamadan kurtulabilecek.
”1 saat kuralı” taraftar bulamadı
Bununla birlikte Dünya Doping ile Mücadele Ajansı’nın diğer bir önerisi de „1 saat kuralı“. Bu kurala göre, sporcular, üç aylık bir süre içerisinde, hangi saatte ve nerede doping testine tabi tutulacaklarına karar verebilecek. Ancak Alman Başkan Baumert bu kural önerisine şüphe ile yaklaşıyor: „Bizi kandırabileceklerinden endişeleniyorum. Saptamanın yapılabileceği önemli olan saatten kaçınabilirler. Yani doping almak isteyenler bunu yapıp, daha sonra etkisinin azaldığı zaman teste gidebilirler.”
Almanya, örnek ülke olmak istiyor
Kısacası, alınan dopingin testlerde görülmesi bunu kullanan sporcu tarafından engellenebilir hale gelebilecek. Uzmanlar her ne kadar genç sporcuların doping konusunda duyarlı hale getirilmesi gerektiğini düşünse de Madrid’deki konferans, önde gelen sporcuları hedef kitlesi olarak belirlemiş bulunuyor. Alman Ulusal Dopingle Mücadele Dairesi’nin Başkanı Baumert ülkesinin örnek teşkil edeceğini umduğunu belirtiyor. Çünkü Olimpiyatlara katılmak isteyen Alman atletler, 1 Ocak tarihinden, olimpiyatların gerçekleşeceği Ağustos ayına kadar sıkı bir doping kontrolü altında tutulacak.
Baumert’e göre, saklayacak birşeyi olmayan sporcu için endişe edilecek bir durum da bulunmuyor. Ancak bu tarz uygulamaların uluslararası boyutta çoğunluk tarafından kabul edilip edilmeyeceğini ise, Madrid’deki konferansdan çıkacak olan sonuçlar gösterecek.