1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Hekimler: Üzgünüz, öfkeliyiz!

7 Temmuz 2022

Kardiyolog Ekrem Karakaya’nın görevi başında bir hasta yakını tarafından öldürülmesi, Türkiye’nin birçok hastanesinde hekimler ve sağlık çalışanlarınca protesto ediliyor. İstanbul'da eylemcilere polis müdahale etti.

İstanbul-Okmeydanı Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi'nin personeli de, ülke çapında düzenlenen sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti protesto eylemine katıldı - (07.07.2022)
İstanbul-Okmeydanı Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi'nin personeli de, ülke çapında düzenlenen sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti protesto eylemine katıldıFotoğraf: Murat Deliklitas/DHA

Türkiye'nin birçok ilinde sağlık çalışanları, hekimlere yönelik şiddeti protesto etmek için bugün iki günlük greve gitti. Hastane önlerinde toplanan hekimler ve sağlık çalışanları, Konya'da kardiyolog Dr. Ekrem Karakaya'nın bir hasta yakını tarafından öldürülmesini, yürüyüş ve alkışlarla protesto etti.

İstanbul’da Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma, Göztepe Eğitim ve Araştırma, Taksim Eğitim ve Araştırma, Bağcılar Eğitim ve Araştırma, Yedikule Göğüs Hastalıkları, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları, Şişli Etfal, Samatya Devlet, Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma, Beykoz Devlet, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi ile İlhan Varank Sancaktepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi gibi birçok hastanede protesto eylemi düzenlendi.

Ankara'da Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Başkent Üniversitesi Hastanesi, İzmir’de de Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Alsancak Devlet Hastanesi, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi gibi birçok hastanede de sağlık çalışanları protestolara katıldı.

Bu arada İstanbul Çapa Tıp Fakültesi'nde protesto eylemine katılan sağlık personeline polis müdahale etti

Çanakkale'de, Çanakkale Tabip Odası'nın düzenlediği eylemde hekimler ve sağlık çalışanları, "Beyaz önlüğümüz kefenimiz", "İstifa onurlu bir eylemdir", "Sağlıkta dönüşüm olmuş poliklinikler mezar olmuş", "Sağlıkta dönüşüm öldürüyor", "Sağlıkta şiddet politiktir", "Performans öldürüyor" yazılı dövizler taşıdı. Eylemde ayrıca Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın istifası talep edildi. Antalya'daki eylemde "Sağlıkta şiddet sona ersin", Şanlıurfa'da "Artık yeter! Sağlıkta şiddete hayır", Van'da "Öfkeliyiz, sağlıkta şiddet son bulsun" yazılı pankartlar taşındı.

Eskişehir, Adıyaman, Bartın, Bursa, Bolu gibi birçok ildeki hastanelerde de TTB'nin (Türk Tabipleri Birliği) grev kararına uygun olarak hasta bekleme bölümlerinin boş olduğu görüldü. 

Acil servisler açık olmayı sürdürüyor

TTB, Konya Şehir Hastanesi'nde görevli kardiyolog Dr. Ekrem Karakaya'nın dün silahlı saldırıyla öldürülmesi üzerine 7 ve 8 Temmuz tarihlerinde greve gitme kararı almıştı. Grev uyarınca hastanelerde sağlık hizmetleri resmi tatillerdeki gibi sunuluyor. Acil durumlar dışında sağlık kurum ve kuruluşlarına başvurulmaması isteniyor.

TTB eylem süresince, "acil hastalar, diyaliz hastaları, acil ve riskli gebeler, çocuk aciller, kanser hastaları, yoğun bakım hastalarının" bakımının aksamayacağını, "yoğun bakım ve yatan hastaların tıbbi zarar görmemeleri için" özel gayret gösterileceğini duyurdu. Ayrıca COVID-19 veya COVID-19 şüphesi ile başvuranların poliklinik ve klinik tedavilerine devam edilecek.

Sağlık hizmeti sunulan tüm birimlerde, acil tanı ve tedavi endikasyonu olan hastaların bakımı aksatılmayacak. Acil hizmetin verilebilmesi için sağlık kuruluşlarının acillerine ulaşımın istemeyerek de olsa engellenmemesi amacıyla önlemler alınmacak. Servislerde yatarak tedavi görmekte olan hastaların tıbbi işlemlerinin aksatılmadan yürütülmesini sağlayabilecek sayıda sağlık çalışanı servislerde hazır bulundurulacak.

TTB: Grev, anayasal haktır

TTB bugün konuyla ilgili yaptığı açıklamada grevin anayasal bir hak olduğunu vurguladı. "Sağlık çalışanlarının meslek kuruluşunun aldığı karara dayalı yapacağı bu etkinlik, anayasal haklar arasında yer alan örgütlenme, düşünce ve ifade özgürlüğünün kullanımı niteliğindedir" ifadelerine yer veren TTB, "Sağlık çalışanlarının görevlerini yerine getirirken, yetkili mercilere gerekli kararların aldırılmasında kamuoyu oluşturmak için çaba göstermesi, baskı grubu oluşturması ve bunun için hukuka uygun bütün yöntemleri kullanması demokrasinin gereklerindendir. Anayasa'nın 26. maddesi ile herkesin, düşüncelerini söz, yazı, resim ve başka yollarla tek başına veya toplu olarak yayma hakkında sahip olduğu belirtilerek ifade özgürlüğü teminat altına alınmıştır" dedi.

 

DW / EC,ET